top of page
  • BAT Telegram
  • BAT LinkedIn
  • BAT Youtube
  • BAT Twitter
  • BAT Facebook
  • BAT Instagram

Ahvalimiz




"Kıyamet'e yakın Müslümanlar içinde en az bulunacak şey; helal para ile kendisine güvenilecek arkadaştır". Hz.Muhammed Ahmet Mustafa (ASM)


"İnsanların çoğunun dünyada gerçekte neler olup bittiğinden haberi yoktur ve hatta haberleri olmadığından bile habersizdirler" Noah Chomsky


Kendini geliştirmemiş, algıları kapalı, Küreselciler için kendini feda etmiş, gerçek bilimden ve dinden bihaber olan, rahatı kaçmasa kımıldamayan, akıldan ve ilericilikten bahsetmesine karşın en geride kendisi duran, diplomalı cahil, zeka seviyesi düşük, dünyada neler olup bittiğini idrak edemeyen insanlara anlatmıyorum. Ayrıca, hitap ettiğim kitle % 2'dir. Dünya'ya dalıp gidenlerden iseniz kendi hayal aleminizden çıkmayın. 18 yıllık eğitim hayatında 1000 kavramı zor öğrenmiş kişi bizi anlayamaz, aklı yetmez. Bizi zaten anlamınızı beklemiyoruz. Ömründe aklı başında, kültür ve irfan sahibi olan bir insan görmemiş insanlar için biz fazla geliriz. Bu, kendini beğenmek değil, gerçeğin ta kendisidir. Ruhen ölüp gitmiş insanlarla boşa vakit harcamıyoruz. Siz de bizimle vaktinizi boşa harcamayın. Kimseye zorla bir şey anlatmıyoruz ve başkasını da dinlemiyoruz. Edep sınırını aşmayın, bize yeter.


ABD'de yüksek lisans bitesiye kadar öğrenilen kavram sayısı 850000 civarı. Türkiye'de aynı sürede öğrenilen kavram sayısı 12000 civarı. Onların da 3 yıl içinde % 90'ından fazlası unutuluyor. ABD'de kelime dağarcığı 1,2 milyon ve insanlar gün içinde ortalama 100-150 kelime kullanıyorlar. Türkiye'de kelime dağarcığı 800000 civarı ve insanlar gün içinde ortalama 20-30 kelime kullanıyorlar. Türkiye eğitim sistemi zaten ABD'lilerin yani Küreselcilerin elinde. Onlar da bizim iyiliğimizi istemiyor. Yabancı ülkelere gidenler iyi eğitim alıyor gibi görünse de bu sefer değerlerini yitiriyor.

Norveç'te yapılan bir araştırmada; I. Dünya Savaşı zamanından itibaren her nesilde (genelde 30 yıl) zeka puanı sayısı 7,4 puan düştüğü tespit edilmiştir. İlk tespitlerde Türkiye insanının zekası 90 puan imiş. I. Dünya Savaşı 1918'de bitti. Yaklaşık 120 yıl yapıyor. Yani 29,6 puan düşüş öngörüyorlar. Zeka seviyesi, iyi eğitim ve kişinin kültürel altyapınıı geliştirmesi ile birlikte gelişir. Ancak ülkemizde kitap satın alma oranı binde 2, kitap okuma oranın ellibinde 1. Yazılan kitapların % 90'ı ders kitabı ve % 9'undan fazlası "tekrar" veya "niteliksiz" türden.. Ülkemizde akademik makale yazma oranı kişi başına yıllık 0,2 adet ve onların da % 0'ı işe yarar türden. Yüksek lisans dahil, 18 yıllık eğitim hayatında ABD'de 3000'den fazla kültürel kitap okunuyor, Türkiye'de ise 300-350 adet kitap okunuyor.


İslamilik endeksinde ise Türkiye insanı 200 ülke içinde 165. sıranın gerilerine düşmüş durumda. Müslümanlık konusunda da maalesef geri kalmış durumdayız. İlk 40'ta hiçbir Müslüman ülke yok, yabancı ülkeler İslami kurallara uygun yaşamada daha ön sıralarda yer alıyor.

 

Trollükte, birilerine yalakalıkta, hakkı ve hakikati savunanı susturmaya çalışmada, Küreselci hizmetkarlığığında, cahilane yorumlar yapmada, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmada, kitap okumadan kendini bilgili zannetmede, ömrünü boşa tüketmede, gösteriş dindarlığında, bilge insanlara önyargı ile yaklaşıp edep sınırlarını aşmada birinci sıradayız. Bunları bizden kimse alamıyor.

Meşhur bir kişi şöyle demiş: "Bir lafa bakarım laf mı diye, bir de adama bakarım adam mı diye.." Bize laf yetiştirmeye çalışacaklarına gidip biraz faydalı kitap okusalar bari kandırılmaktan, kullanılmaktan, farkında olmadan heder olmaktan kendilerini kurtarırlar. İnternette gayrı ahlaki insanları, göbek atan adamları, kedi-köpek videolarını seyretmekten daha iyi bir şeyler yapmaya başlamadan bizi anlamanız mümkün değildir. Biz size 10 beden büyük geliriz.


Gelişim çizgisinde olan bir insanda ortalama varlıklar:


- Zekâ seviyesi en az 130 ve her yıl en az 2-3 puan artmalı.

- Eğitim hayatı boyunca en az 5000 kitap okunmalı, eğitim bittikten sonra her yıl en az 100 kitap okumayla devam etmeli. Bunlar, okul eğitim kitabı olmamalı.

- 25 yaşına gelmiş bir insan, 10 bilim dalında en az 5 milyon kavramı bilmeli.

- Olgunlaşmaya başlayan bir insan, asla cemaatlerin veya siyasetin gölgesinde kalmamalı. İnsanı yel alır, üşütür maazallah! Siyaset ve/veya cemaat konularıile olgunlaşmadan sonra ve çıkar için olmamak kaydıyla ilgilenilebilir.

- En az 3 yabancı dil bilmeli. Tarzan İngilizcesi buna dahil değildir.

- Dinini ve kültürel değerlerini "doğru kişilerden" öğrenmeli ve yaşamına yerleştirmeli.

- Günlük ortalama 200 kelime ile konuşmalı.

- Her hafta en az 1 tane makale yazmalı.


İnsan, kendi değerini kendisi belirler. Sağdaki sıfırları mı yoksa soldaki sıfırları mı artıracağını kendi yönelimleri, düşünce tarzı ve tutumları belirler.


İnsan kalitesi nasıl yükselir:


Standart bir insan: 1

İyi bir eğitim almış insan: 10

İyi bir eğitim almış ve kültürel olarak kendini geliştirmiş insan: 1000

İyi bir eğitim almış, kültürel olarak kendini geliştirmiş ve değerlerine sahip çıkan insan: 10000

İyi bir eğitim almış, kültürel olarak kendini geliştirmiş, değerlerine sahip çıkan insan ve onuruyla dik duran insan: 1000000

İyi bir eğitim almış, kültürel olarak kendini geliştirmiş, değerlerine sahip çıkan insan, onuruyla dik duran ve akıllı insanları takip edip destekleyen insan: 10000000


İnsan kalitesi nasıl düşer:


Standart bir insan: 1

İyi bir eğitim almamış insan: 0,1

İyi bir eğitim almamış ve kültürel olarak kendini geliştirmemiş insan: 0,001

İyi bir eğitim almamış, kültürel olarak kendini geliştirmemiş ve değerlerine sahip çıkmayan insan: 0,0001

İyi bir eğitim almamış, kültürel olarak kendini geliştirmemiş ve değerlerine sahip çıkmayan ve Küreselcilere yalakalık yapan insan: 0,000001

İyi bir eğitim almamış, kültürel olarak kendini geliştirmemiş ve değerlerine sahip çıkmayan, Küreselcilere yalakalık yapan ve akılsız insanları takip edip destekleyen insan: 0,00000001


Bir insan cahil ise ve cehaletini bilip onu gidermek istiyorsa; ruhu halen yaşıyor ama can çekişiyor demektir. Bilgiye talip olması halinde gerçek bir alim / bilge kişi onu adam edebilir. Tabi ki vaktini onun için harcamaya değer buluyorsa.


Bir insan cahil ise ve cehaletini bilmeyip rastgele yaşıyorsa; ruhu ölmüş ve o mankurtlaşmış demektir. Böyle kişiler her şeyi bildiklerini zannederler ama sağdan soldan duydukları bilgilerle amel ederler ki böyleleri için uğraşmaya değmez. Böyle kişiler; ilk fırsatta milli, manevi ve dini değerlerini satarlar.


30 yılda benim katkılarım neler oldu?


- Kun-Bil Toplumu'nda 44 milyon insana istikamet, disiplin ve iyi bir eğitim. - Hariçte 40000'den fazla insana belirli bir bilinç, kültür, zihniyet ve gelecek anlayışı. - Talebe olan 50'den fazla insana bire bir eğitim ve disiplin. - Milli, manevi ve dini değerlerin insanımıza hatırlatılması. - Gerçek Türk Tarihinin ve Dünya Tarihinin birinci ağızdan açıklanması. - Vatan, millet, devlet, din, kültür, medeniyet, dil bilincinin ve sevgisinin aşılanması. - "Gerçek anlamda" Küreselcilerle akli mücadele ve ciddi Komplo Teorileri üzerinde durma. - Sadece sorunları anlatma değil, çözüm üretmenin de ne olduğunu gösterme. - 25 ana bilim dalında 1 milyondan fazla kavramın açıklanması ve öğretilmesi.


Şu durumda; beni takip eden insanlar mı daha akıllı yoksa gelişigüzel insanları takip edenler mi? Kendisine hiçbir şey katmayan, anlık eğlence ve gülme peşinde olan, aklını kullanmayan, doğru ile yanlışı ayırt edemeyen, dostunu ve düşmanını tanımayan, yüksek ego sahibi, bencil yaşayan, sadece çıkarları peşinde koşan insanın ne kendisine ve ne de dünyaya bir katkısı yoktur. Öyleleri sürü psikolojisi ile hareket eder ve bulduğu en yağlı sürünün peşine takılıp gider. Kendi yaptıklarının doğruluğunu veya yanlışlığını sorgulamaz bile. Bizim gibi insanlar, onlara göre okyanus gibiyiz. Bizim etki alanımıza girdiklerinde okyanusa düşmüş gibi kalırlar ve bir şey anlayamazlar. İçi boş teneke, anca içine su dolup batasıya kadar su üstünde kalır. Zaten okyanusun ahalisi olan için okyanus büyük fırsatları barındırır. Onu da görmesini bile göz bilir.


Şu konuyu da yerli ve yabancı kişilere aktaralım:


Bir toplumdaki % 16 kesim bir kişiyi seviyor ve onu destekliyor, o kişi de insanları kandırıyor ve kullanıyor, türlü hilelerle kendini güçlü kılıyorsa; bunda bütün toplum insanlarının suçu yoktur. "Sizin eseriniz" deyip çıkmak kolaydır. Ancak Küreselciler son 70 yıldır bizim isteklerimize bakmaksızın türlü hileli yöntemlerle işlerini görüyorlar. Onlara mukavemet gösteren pek çok insan olmasına karşın para ile nicelerini zorluyorlar. Yani, bir tablo görüyorsunuz diye o tabloyu bütün bir milletin yaptığını düşünmeyin. Çoğu zaman fırçayı tutan başka, fırçayı milletin elinden başka, fırçanın sahibi olduğunu zanneden halka başka, neyin ne olduğunu gören ama bir şey yapamayan başkadır.


Milli, manevi ve dini değerleri ayaklar altına atan bir güruh bir toplumu esir almışsa, bunda sadece toplumun gafleti değil; içeriden ve dışarıdan toplumun ayağını kaydırmaya çalışan art niyetli başka toplumların da gayreti söz konusudur. "Sizin eseriniz" deyip suçu mazlum toplumun üstüne atanlar aslında o günahı ve eziyeti meydana getirendir. Pişkin pişkin konuşup üste çıkmaya ve kendini pürüpak göstermeye çalışmaktadırlar.


Bir toplumun elinden her türlü maddi ve manevi imkânı alırsanız ve insanları çaresiz bırakırsanız elbette ki çözülmeler olacaktır. Baktığınızda; 50 yıl siyaset yapmış oluşumun adamlarının bile "Türk" ve "Türklük" demekten uzak durduğunu görüyorsunuz. Bunlar çıkıp sahte kahramanlar olarak insanlara kendilerini iyi gibi gösteriyorlar. Bunlara destek vermediğinde yine sen suçlu oluyorsun. Sen benden değilsin ve bana ait olana düşmansın. Kendini öne çıkartmak ve sahte kahraman pozları ile kontrollü muhalafet yapmak için ortada dolanıyorsun. Aksi olsa ciddi bir eylem planı yaparsın ve toplumun genelini birleştirici tutum izlersin. 3-5 kişiyi yanına alıp resim çektirmeye uğraşmazsın. "Hani değerlerimiz? Neden onlardan bahsetmiyorsun?" diye sorduklarında öylece kalırsın. Değerleri olmayan kişiden kimseye fayda gelmez.


Gençler bizim gibi insanlara kızıyor. “Neden kendinizi yetiştirmek yerine vaktinizi boşa harcıyorsunuz?” dediğimiz için. “Siz ne oldunuz ki, bize ne diyorsunuz?” diyorlar.


1. Toplumun geneline baktıklarında söyledikleri doğrudur. Ancak toplum içinde doğru ve düzgün, tarihini bilen ve anlatan, görgülü, nitelikli, bilgili, kültürlü insanlar da var. Gereksiz tipleri takip edeceğininize doğru ve düzgün insanları takip edin.


2. Vaktinizi eğlenceye ve keyfe harcayacağınıza, faydalı kitaplar alıp okuyun. Kendinizi geliştirin ve kültürel altyapınızı sağlamlaştırın.


3. Pahalı oyuncaklar (telefon, oyun konsolu, araba, motor, vs.) peşinde koşacağınıza, bir araya gelip toplumu iyileştirecek faydalı çalışmalar yapın.


4. Siz kendinizi geliştirin ve büyüklerinizin yapmadığını ve yapamadığını yapmaya çalışın. İlla ki babalarınızın bıraktığı noktada kalmak zorunda değilsiniz. Laf yetiştireceğinize bir şeyler yapmak için gayret gösterin.


Yaşını almış kişiler gençleri, gençler de yaşını almış kişileri suçlayıp duruyor. Toplumsal uzlaşı bir türlü olmuyor. Eskiden beri biz de sürekli söylüyoruz: “Ebeveynler kendilerini doğru düzgün geliştirememişler ki çocuklarına ne versinler?” Hangi taraf kabahatsiz ki? İki tarafın da kabahatleri büyük. Doğruları anlatan ve insanların hallerini düzeltmeye uğraşan insanlar beğenilmiyor ve sevilmiyor. Bu da bir gerçek. Tek bir tarafa kabahati yüklemek doğru değil. Meşhur, popüler, güçlü kim varsa insanlar ona yanaşıyor. “Bu kişinin ahlakı, bilinci, kültürü, imanı, itikadı, onuru, edebi yerinde mi?” diye bakan yok. Bir kadın başkalarını dolandırıyor ve bir bakıyorsunuz ki takipçisi 2 milyon artmış. Medya ve sosyal medya Küreselcilerin kontrolünde. Büyükler istese de istemese de Küreselciler 70 yıldır ülkenin altını oyuyorlar ve türlü rezil projeleri uyguluyorlar. Ben epey bir zamandır tv seyretmiyorum. Tarih dizileri tam birer rezalet. Ülkedeki tarihçilerde bile iş yok ki.. Anlattıkları şeyin Türk Tarihi ile alakası yok.


Bey sülalelerine mensup ama zengin olmayan bir ailede doğdum. Çok sıkıntılar çektik. Ailem dağıldı. Bir başıma çok mücadele ettim. Annem de benim için çok mücadeleler verdi. Paramız yoktu, geleceğimiz yoktu, umudumuz yoktu. Ama kendimi okumaya verdim. Elime 3 kuruş para geçse ya kitaba ya da dergiye verirdim. 50+ yıldır tatil yüzü görmedim, lüks eşya almadım, 20 yıldan fazla süreyi günde 2 saat uyku ile geçirdim. 45 yıldır okuyorum, öğreniyorum ve yazıyorum. Yani yaşam bize de altın tepside sunulmadı. Dedem vardı, her şeye kızardı. Kafamızı bile kaldıramazdık. Şimdiki kadar çok ürün ve hizmet te yoktu. Takdirname alıp sanayiye "hayatı öğrenmeye" gönderilirdik. 150-200 kg ağırlığındaki şeyleri indirip kaldırırdım krikoyla.. Biri devrilse altında kalıp ölmek işten bile değildi. Yazdığım pek çok yazıyı başkaları çaldı ve kullandı. Hak nasıl yenilir, insana kötü muamele nasıl yapılır, öğrenci nasıl umursanmaz, insan nasıl ezilir bu ülkede öğrendim. Hele dindarların yanında gördüklerimle din düşmanı olmam işten bile değildi. Ama çok şükür kendimi geliştirdim. Okulda alına eğitim, insanın "kaba cahilliğinin" % 1-2 civarında bir kısmını alıyor. Geriye kalanı sen kendini geliştirerek gideriyorsun. Bir de "ince cahillik" var ki o, toplumun altını oyan konudur. Onu ise anca bilge bir insanın yanında kendini disipline edersen giderebiliyorsun. "Bize zaten kötü yaşam koşulları bıraktınız, siz bizden betersiniz" demesi kolay. Ben, okuduğum okulların en zeki öğrencileri arasında yer alırdım. Matematikçi olduğum halde ve üniversitede mühendislik okumam gerektiği halde Biyoloji kazanabildim. Çünkü üniversiteye sadece 2 ay hazırlanabildim. Annemin maddi durumu olmadığı için "kazansan bile gönderemeyiz" demişti. 18 tercih olduğu halde ben sonuncusunu kazandım. Bu da Allah'ın takdiri imiş. İlahi planı biz anlayamıyoruz. Öyle zamanlar geldi ki; hocalarımdan daha fazla şey bildiğim halde sıkıntılar çektim. Okulu bile zar zor bitirebildim. Hem de 2-3 seferde.. Hayat bize karşı adil olmadı. 1000 çalışıp 1 alabildim. Çektiğim sıkıntıların haddi hududu yok. Ona rağmen gayret gösterdim. En azından kendimi geliştirdim. Olduğum yerde saymadım. Bir sürü bilgi ve bir sürü beceri edindim. Bilgisayarım yokken bilgisayar kullanmayı, bilgisayar programcılığını ve website tasarımını öğrendim. Asıl zorlukları biz çektik. Şimdi; okul zamanı geliyor ve aileler varını yoğunu döküyor, çocuk telefon istiyor ve aileler en iyisini alıyor, çocuk araba kullanmayı istiyor ve aileler çocuklarını ehliyet kursuna gönderiyor, çocuklar gezmek istiyor ve aileler çocuklarını gezmeye gönderiyor, askerlik zamanı geliyor ve aileler paralı askerlik için varını yoğunu döküyor.. Ben 18 ay askerlik yaptım. 8 ayrı görevi aynı gün içinde ifa ettim. Hiçbir zaman sıkılmadım ve dert yanmadım. Günde 2 saat yatak yüzü görürdüm ki günlerce uyumadığım da olmuştur. İş yaptırmak için kimseyi bulamadığımda kazmayı küreği elime alıp kendim didindim. Yan gelip yatmadım. Ama askerlikte de çok şey öğrendim. İnsan, her anı bir şeyler öğrenmek için fırsat bilmelidir. Vaktini iyi değerlendirirsen yaşamın anlamını çözersin. Yoksa boşa ömür tüketirsin. Zeki görünmek için "büyüklere laf çakayım" diye uğraşan genç, kendi boşverciliğine kılıf uydurmanın peşindedir. Kusura bakmasın! Madem ki olgunlaşma yolunda, o zaman aklının gereğini yapsın. Kimse onu engellemiyor.. Popülist yaklaşımlarla "laf çakma" üzerine bir anlayış sizi hiçbir şey vermez. Toplumsal çatışmaları körükler. Büyükler de mükemmel değil ama sen neden daha iyisini yapmak için gayret sarf etmeyesin? Senin imkanların çok daha geniş..


Beğensek te beğenmesek te gençliğimiz bizim geleceğimiz. Onları iyi yetiştirmek için elimizden geleni yapmak bizim boynumuzun borcudur. Bunu yaparken de onların istekli, sabırlı ve gayretli olmaları gerekmektedir. Her canı sıkıldığında çekip gidenle hiçbir şey yapılamaz. Bunun yaşla da bir alakası yok. Büyükler daha da kötü bu konularda..


"Zamanın ters, sohbetin faydasız, herkesin bezgin ve her başın bir ağrı taşıdığını görünce, evime kapanıp haysiyetimi korudum" Farabi


"Sen öğüt verip hatırlat. Çünkü, hatırlatmak müminlere fayda verir" Zâriyât Suresi 55. Ayet

 
 
 

Comentarios


BAT

Herhangi bir medya sorgusu veya işbirliği için lütfen Yardımcı Ertuğrul Yılmaz ile iletişime geçin:

Türkiye ve Uluslararası İletişim

© 2023 Bülent Abdullah Turgut (BAT) tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page