top of page
  • BAT Telegram
  • BAT LinkedIn
  • BAT Youtube
  • BAT Twitter
  • BAT Facebook
  • BAT Instagram

Milletin alimlere bakışı




Eğer Küreselcilerin ezberletilmiş ve beyin yıkama ile kafaya yerleştirilmiş yalan yanlış bilgilerini tekrar etmiyorsanız işiniz çok zor. Şeytan insana vesvese verir. Ancak ne yapıp ne yapmayacağına insan karar verir. Kararmış kalplerin ve beyinlerin içine doğru bilgiyi yerleştirmek zordur. Onu kabul etmek istemez. Tıpkı vücuduna güçlü bir mantar ya da parazit yerleşmiş insan gibi.. O varlık insan beynine tesir eder ve beyni sislendirir. Eğer ki kişinin hiçbir dirayeti yoksa onu kontrolü altına alır. Belirtileri ile meydana çıkmamış bir çok mantar ve parazit hastalığında bu böyledir. Kişi sağlıklı görünür ancak berbat durumdadır. Cehaletin ve ahmaklığın sürdüğü bir zamanda gerçek alimlerin işi çok daha zordur. En başta kendi ailesi ve çevresi ona layık olduğu saygıyı göstermezler. Samimiyetin ve yakınlığın getirdiği körlük içinde bencilce tutumlarına yenilerini eklerler. Diğer insanların ne düşündüğü ve nasıl tutum izlediği o kadar insanı etkilemez ama yakınlarının kötü tutumları insanı bölük pörçük eder. Gerçek alim, hakikatleri anlatır ve sözleri de acıdır. İnsanlar gerçeklere kapalıdır, tatlı yalanları severler. Dünya'nın şu günkü hali zaten her şeyi anlatıyor. 5 tane diploma almış ve cehaletten yıkılan insanlar dolaşıyor. Dünya'da gerçekte neler olup bittiği hakkında hiçbir fikri yok insanların. Ahir Zaman'ı bilmiyorlar, dini doğru düzgün bilmiyorlar, Türklüğün ne demek olduğunu bilmiyorlar.. Bilmedikleri gibi, umursamıyorlar da.. Küreselcilerin dışı tatlı ama içi zehir olan yalanlarına itibar etmek hoşlarına gidiyor. Yakınlarındaki alimi dinlememek, onu küçümsemek ve aşağılamak, onu ezmeye çalışmak ve kendi kör duygularını tatmin etmeye çalışmak, karanlıktan beslenmeyi adet haline getirmek kolaylarına geliyor. İnsanlar Şeytan'dan beter bir hale geliyorlar ama kendilerine toz kondurmuyorlar. Bazen de "seninle konuşmak beni geriyor" diyorlar. Bunun kabir sorgusu ve Hesap Günü var. Benim anlattıklarım "bilgi" ama orada "neden öğrenmedin? neden dinlemedin?" diye sorguya çekileceksin. Üstelik yanı başında bir alim / bilge varken onu beğenmeyip, aşağılayıp, kötüleyip, küçük düşürüp dinlememek daha da kötü. Bunun cezası daha ağır. Ama umursayan yok tabi ki.. Yeter ki keyfi kaçmasın, yeter ki çıkarı zarar görmesin, yeter ki kendini üstün görsün. Bir kadının bir alim doğurması kadını alim yapmaz. Bir kişinin alim kardeşi olması da o kişiyi alim yapmaz. Sen, elindekinin kıymetini bilmeyip Allah'ın sana gönderdiği bilgi hazinesini reddediyorsun ve üstelik Allah'ın alim bir kulunu da rezil etmeye çalışıyorsun. Hem bu dünya için kendine ve topluma kötülük ediyorsun, hem de Hesap Günü cezanı binlerce kat büyütüyorsun. Alim, sana kendini beğendirmek için uğraşmaz. Gerçek alim olmanın en önemli özelliği zaten budur. Doğruları anlattığı halde alimi dinlemeyen kişi, Cehennem'e odun olmayı da hak ediyordur. Bu dünyada başına türlü belalar, musibetler, kötü haller geldiğinde "neden benim başıma bu geldi?" diye sormana bile gerek yok. Cahillerin en kötüsü kendini haklı görenidir. Bıraksanız, şeytanlık peşinde olan insanların arkasına takılıp hem kendilerini ve hem de toplumu büyük zarara uğratacak ve aynı zamanda ahiretlerini de berbat edecek insanlar, alimlere bin türlü bahane buluyorlar. Senin neyi ne kadar bildiğin zaten birazcık kafa karıştırıcı durum meydana geldiğinde gösterdiğin tavır ile meydana çıkıyor. Hemen her şeye inanıyorsun, kandırılıyorsun, kullanılıyorsun, uçuruma sürükleniyorsun. Alimler olmasa ve gerçekleri meydana çıkartmasalar, ne kendine Komplo Teorisyeni diyenler, ne kendine araştırmacı gazeteci diyenler, ne insanların faydasına iş yaptığını iddia edenler hiçbir şey anlamadan akıntıya kapılıp giderlerdi. Bizim 30 senedir anlattığımız ve delillerini de ortaya koyduğumuz konuları internet fenomeni, araştırmacı gazeteci, komplo teorisyeni, vs. diye ortadan gezenlerin hiçbiri anlatamıyor. Bizim 4-5 yıl önce türlü çeviri yazılarla izah ettiğimiz konuların yanına bile yaklaşamıyorlar. Bizim eski yazılarımızı buluyorlar ve birkaç yazımız üzerine az bir şey öğrenip başkalarına satıyorlar. Biz kıymetli olmuyoruz ama yarım yamalak anlatanlar kıymetli oluyor. Gösterişçilik her zaman kazanıyor. Kaybeden her zaman milletimiz ve ülkemiz oluyor.


Yabancı hayranlığı sınırsız. Yabancılar sizin hayrınıza mı çalışıyor? Son 100 yıl içerisinde modern bilim ve modern teknoloji insan sağlığını bozmaktan ve insanların cebini boşaltmaktan öteye gidemedi. Sağlık getirdiler mi? Refah getirdiler mi? Huzurlu bir yaşam getirdiler mi? Dini, ahlakı, bilinci, onuru, şerefi olmayanlar için nereden ve nasıl para kazandığı önemli değil, nasıl yaşadığı da hiç önemli değil. Onlara göre her şey güzel. 1000 yıl atalarımızın mücadele ettiği kafirler ve onların yardakçısı iç düşman münafıklar sizin iyiliğinizi mi düşünüyorlar zannediyorsunuz? Yeni Dünya (Şeytani Düzeni), Tek Dünya Devleti, Tek Dünya Dini, Büyük Sıfırlama (Great Reset), Dijital Para, Sosyal Kredi Sistemi, 15 Dakikalık Mahalle gibi şeyler nedir o zaman? Başkalarını kötüleyip duran ve insanların gereksiz olduğunu söyleyenler kendilerine neden bakmaz? O zaman kendilerini imha ederek dünyaya katkı yapsınlar.. Onlara dokunulmasın ama bütün cezayı, sıkıntıyı, belayı başkaları çeksin. Düne kadar ajanlarla, Haşhaşilerle, Batınilerle, savaşçılarla bize karşı mücadele edenler bugün takım elbiseli halde her yerde karşımıza çıkıyorlar. Kullandıkları silahlar farklı. Ateşli silahları kullanmıyorlar hileli yöntemlerle zihniyetleri teslim alıp insanlar üzerinde türlü yok etme stratejilerini uyguluyorlar.


Yabancı ülkelere gidip oralarda okuyan ve çalışan kişilere hayranlık ta sınırsız. Yabancı ülkelere giden insanlar manevi ve milli olarak kayıp insanlardır. Yabancılar Türklerin ve Müslümanların kötülüğünü düşünürler. Yabancı ülkelere gidip eğitim alan ve oralarda çalışanlar da yabancıların emellerine hizmet ederler. Kendisi kötü bir insan olmasa bile kötü emeller için vaktini harcamış olur. Bilerek ya da bilmeyerek.. Ülkede kalsalardı onların kıymetini bilen olacak mıydı? Elbette ki olmayacaktı. Konu sadece kişisel çıkarlar penceresinden bakmak ise gidenler haklıdır ancak milli, manevi, dini değerler çerçevesinde yaşamak ise gittikleri yerlerde kendilerini korumaları bile imkansızdır.


Yakınında bir alim varken ona değer göstermeyen ve onu türlü şekillerde zorlayan insan; elindeki elması parçalayan kişi gibidir. Başında ve sonunda başına neler geleceğini bilmeden rastgele hareket etmiş olur.


İnsanlar "alim" deyince ne anlıyor ve ne görmek istiyor?


1. Mason locaları tarafından onurlandırılmış ve öne çıkartılmış kişiler..

2. Küreselciler tarafından ödüller verilmiş ve imajı parlatılmış kişiler..

3. Bir şey yapıyormuş gibi gösterilip milli, manevi ve dini değerlerin altını oyan kişiler..

4. Batılı anlayışta (ister dindar veya ister sosyal görünümlü), modern, gösterişçi, ilerici olduğunu iddia eden kişiler..

5. Belirli bir makamı işgal etmiş ve birileri tarafından unvan verilip parlatılmış kişiler..


İbn-i Sina, Biruni, Ali Kuşçu, Cezeri, Piri Reis gibi beşeri ilimlere vakıf olmuş insanları duymuşsunuzdur.. İmam-ı Gazali, İmam-ı Maturidi, İmam-ı Azam Ebu Hanife gibi dini ilimlere vakıf olmuş insanları duymuşsunuzdur.. Hoca Ahmet Yesevi, Ahi Evran Hoca Nasreddin, Yunus Emre gibi manevi dünyamıza rehber olmuş insanları duymuşsunuzdur.. Oğuz Kağan, Emir Timur, Karamanoğlu Mehmet Bey gibi bilge liderlerimizi duymuşsunuzdur.. Bunların hangi birisi Masonik örgütlere veya Batınilere (kendi zamanlarının Küreselcileri) biat ederek ilim, irfan, akıl, ahlak, bilinç sahibi olmuştur? Hangisi Türk ve İslam düşmanlarının okullarına giderek kendi milletine, maneviyatına ve dinine düşman olmuştur? Hangisi şatafatlı diplomalar ve hayat sahibi olmuştur? Hiçbirisi.. Onlar "kemalat yolunda" birer yolcu idiler. Her biri kendi alanında "alim" yani "bilge" insanlardı. Kendi zamanlarında hangi birisi el üstünde tutuldu? Hiçbirisi.. Hepsi türlü zorluklarla ve fakr-u zaruret içinde yaşadı. İmam-ı Azam'ı öldürdüler. Gazali'ye etmedik hakaret bırakmadılar. Ahi Evran'ı Mevlana defalarca kere öldürtmeye çalıştı. Birçoğu da yokluk içerisinde öldü gitti. Milletimizin o zamanki insanları içinde bile bu insanlara saygı, ilgi ve destek gösteren çok azdı. O zamanın insanlarına ne oldu? Düşmanların mücadelesine belirli bir süre karşılık verilebildi ama sonunda devletler yıkıldı. Harzemşahlar, Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular ve nihayetinde Osmanlı yıkıldı. İlme ve alime gereken ilgi ve destek verilmediği için bu devletler yıkıldı. Halbuki Türk Ödüslerinin 5-6 tanesi en az 10000 yıl sürmüş yapıdan oluşmaktaydı. O zamanlar bilime, ilme ve alime destek büyüktü.


El üstünde tutacağınızı ayaklar altına atar, ayaklar altında tutacağınızı el üstünde tutarsanız çekmediğiniz rezillik kalmaz. Hadiste de öyle denilmiyor mu? "Ahir Zaman'da ayaklar baş, başlar ayak olacak". Ama hiçbir şeyden ders alınmıyor. Nerede kötü bir karakter var, o destekleniyor ve güçlendiriliyor. Birçok kişi "yakın körlüğü" içinde yaşıyor. Alimler milletlerine küsüyor ve anlatmayı bırakıyor. Milletin asıl kıyameti de ondan sonra başlıyor. Alimleri ayaklar altına atan bir millet, nerede kötü ruhlu biri varsa onu bulup yapışıyor. Alimlerin birkaç bin takipçisi zor olurken saçma sapan tiplerin 10-15 milyon takipçisi oluyor. Bir saçma gönderiye milyon tane beğeni konuluyor ve onbinlerce destek yorumu yazılıyor. Hesap Günü bütün bu yaptıklarınızdan hesap vereceksiniz. Bunu unutmayın. "Bu dünyada olan bu dünyada kalmayacak ya da sanal alemde yaptıklarından sorgu olmayacak" gibi bir fikir de doğru değil. Dizi filmlerde ve filmlerde oynayanlar dahi her türlü ahlaki ve vicdanı konudan sorguya çekilecekler. Onların kurgusal bir karakteri canlandırmaları bir şeyi değiştirmiyor. İnsanlara kötü bir yol göstermiş oluyorlar. Böylelerini sevip te destekleyen insanlar dahi aynı ahlaki ve vicdani konulardan sorguya çekilecekler. Hesap Günü hiçbir şeyden kaçış yoktur. Kimse kendini kandırmasın. Kim kimi beğenip destekliyorsa da Hesap Günü onun arkasında sıralanacaktır. Allah'ın alimlerini bırakıp adeta Allah'a düşman kesilmişlere (ekran karakteri veya sanal karakter olsa dahi) destek verirseniz başınıza geleni çekersiniz. Kişilerin iyi olup olmaması ayrıca değerlendirilir ancak sanal alemde ve ekranlarda canlandırılan her şey sizin hesabınızı gerçek yaşammış gibi etkiler.


Yaptığınız ve yapmadığınız her şeye dikkat edin. Günü geldiğinde "ben bunu bilmiyordum" deme lüksünüz yoktur. "Neden öğrenmedin, seni tutan mı vardı?" denildiğinde öylece kalırsınız. Şu zamanda "bilmeme" gibi bir lüksünü yoktur. Zira bilgiye erişmek için her türlü imkan vardır. Bilmem ne ülkesindeki bilmem ne toplumundaki bir insana ulaşabiliyorsanız kendi ülkenizdeki bir alime ulaşmanız zor olmasa gerektir. Mazeretler ve bahaneler ölene kadar sizi tutar ama sonrası.. Hele hele öğrenmemek için yüz çevirenlerin ahiretteki azabı bin katına çıkacaktır.


İnsanları kötü bir yola sevk eden kötülük yapanla aynı değerdedir. Kötü niyetli, ahlaksız, bilinçsiz, kıymetsiz insanları el üstünde tutup onların imajını parlatanlar milletin altına dinamiti yerleştiriyor demektir. İsteyen istediğine inansın ve güvensin. Yaptığınız ve yapmadığınız her şeyden sorguya çekileceğiniz günü hatırlayın. Her sorgu 1000 ahiret yılı sürecek ve 70 sorgu kapısından geçilecek. Allah katından 1 gün dünya katında 1000 yıldır. Yani 1000 ahiret yılı; 365,000,000 dünya yılı eder. Bu da en basit sorgunun süreceği zamanı ifade eder. Azgın Kafirlere ve Münafıklara müjdeyi vereyim.. Onlara sorgu bile yok. Ama kötü haberi de vereyim.. Onlar ebedi olarak Gayya Kuyularına atılırlar. Cehennem'in en dibine kadar yolculukları devam eder. Tabi ki akla gelmeyecek azap eşliğinde.. Hiç canları sıkılmayacak ve bir an olsun dinlenmeye bile vakitleri kalmayacak. Hep "huri" ve "şarap" hesabı yapıyorlar ya.. İşin asıl önemli tarafı budur. Lucifer, Baal, Baphomet, İfrit ile dost olana eşsiz Cehennem tatili.. Yanma ve sonsuz azap garantili..


Bir kişi bir alime diyor ki "seni dinlerken sıkılıyorum, seninle sohbet etmek canımı sıkıyor". Bir de o alimi düşün.. Senin gibi cahil ve ahmak bir insana laf anlatayım diye uğraşıyor. Netice alamayacağını bildiği halde "son anda belki aklı başına gelir" diye gayret gösteriyor. Bir de onun canı ne kadar çok sıkılıyor ve üstelik onun zamanını da boşa harcıyorsun.


Müslüman ve Türkçü bir alim isen, diğerlerine göre bin kat daha fazla sorumluluğun vardır çünkü:


1. En az 65000 yıllık bir tarihi temsil ediyorsun demektir..

2. İnsanların karışmış akıllarını düzeltmeye uğraşıyorsun demektir..

3. Bin yıldır cahil bırakılmış ve şimdi de "diplomalı cahil" haline dönüştürülmüş olanlara laf anlatmaya çalışıyorsun demektir..

4. Hem dini ve hem de milli kavramları doğru ve düzgün şekilde aktarman gerekiyordur..

5. Küreselcilere ve kriptolara karşı


Alimin olmadığı ya da sustuğu yerde zalimler vardır. Zalimler de insanları kandırmayı ve kullanmayı severler.


Neden ben 30 yıldır birçok bilinmeyen şeyi anlatmama karşın beni çok fazla insan takibe almadı? Neden Küreselciler onca yıl boyunca beni her alanda engellemeye çalıştı? Neden kaynakları ve referansları ile anlattığım halde insanlar doğruları dinlemedi? Çünkü insanlar "tatlı yalanları", "işine gelenleri" ve "çıkarına uygun düşenleri" sever. İnternetten para kazanmaya çalıştım. Ona bile engel oldular. Ama birçokları tv kanallarına da çıkıyor, sohbet programlarına da davet ediliyor, internetten para da kazanıyor. Üstelik bu tür kişiler bizim adımızı bilmelerine karşın bize karşı tepkili duruyorlar, arkamızdan dedikodumuzu yapıyorlar, hakkımızda fitne üretiyorlar. Çoğu da bizi tanıma zahmetine bile girmedi. Bizi kötüleyip kendisine takipçi katacak.. İstediği tam olarak bu! Sonra onlar kendine "Küreselci Karşıtı" diyorlar. Bizim 30 yıldır yaptığımız çalışmaların ve verdiğimiz mücadelelerin binde birini bile vermediler. Üstelik Küreselciler onlara engel de olmuyor. Bu nasıl bir tezat? Demek ki ortada bir kandırmaca ve danışıklı dövüş var.


"Kontrollü Muhalefet" unsurları, Küreselcilere hizmet ettikleri halde onlara karşıtmış gibi hareket ederler. 10 tane laf etseler ve bunlardan 1 tanesi fitne olsa Küreselciler hedeflerine ulaşmış demektir. Bu mekanizma böyle işler. Kimlerin kimlerle irtibatta olduğunu ve nelerden nemalandıklarını araştırsanız, şaşar kalırsınız. Milletimiz doğru olanda sebat etmeyi öğrenmediği sürece kandırılmaya ve kullanılmaya mahkumdur. Öncelikle doğru ile yanlışı ve ardından da dost ile düşmanı ayırt etmesini öğrenmek vacip gelir. Aksi halde yaşamınız ve ahiretiniz heder olur gider. Sizin kimi veya neyi desteklediğiniz bizi etkilemez. Etkilerse de şöyle etkiler; siz kendinizi aşağı çekersiniz ve toplumun Küreselcilere teslim olmasına destek olursunuz (bilerek veya bilmeyerek-dolaylı olarak) ve bizi de kendinizle birlikte batırırsınız. Neticede hepimiz bu ülkede aynı geminin içindeyiz.


Küreselciler özellikle sosyal medyadaki kişisel etkinliklere ve yönelimlere bakarak "kişisel profil" ve "toplum profili" oluşturmaktadır. Bunlar da İnsan Mühendisliği, Toplum Mühendisliği ve Siyaset Mühendisliği alanlarında kullanılmaktadır. Son 25 yılda ülkemizin profili gerçek anlamda çok düştü. Değerlerine sahip çıkmayan bir millet meydana geldi. "Kolay lokma" olmaktan acilen çıkmamız gerekiyor. Aksi halde yok olup gitmek işten bile değildir.


İnsanların en kötüsü, sözleriyle ve davranışlarıyla şuursuzluk sergileyip bir alime kendisini değersiz hissettirendir. Alim, nezaketiyle tahammül gösterir ama kişi nezaketsizliklerini görmezden gelir. Zamanla alimde "buna bir şey öğretemedik mi?" diye düşünce hasıl olur ve kendisini değersiz hissetmeye başlar. Alim, aynı zamanda o kişiden soğumaya da başlar. O yüzden, her ne kadar samimi olursanız olun, alimleri ikinci plana atan ve önemsiz gibi davranarak üzen tutumlardan uzak durun. Bu, sizin apaçık gafletinizi gösterir.

 
 
 

Comentarios


BAT

Herhangi bir medya sorgusu veya işbirliği için lütfen Yardımcı Ertuğrul Yılmaz ile iletişime geçin:

Türkiye ve Uluslararası İletişim

© 2023 Bülent Abdullah Turgut (BAT) tarafından hazırlanmıştır.

bottom of page