Zalimler hakkında
- Bülent Turgut
- 16 Nis
- 5 dakikada okunur

Zalimle dost olunmaz, yardım edilmez
Zalime dost olmak yardım etmek zulmüne göz yummak da zulümdür. Zulme sebep olan rıza gösteren zulme ortak olmuş olur. Ona da ceza isabet eder.
Peygamber (as): “Bir kimse zalimle beraber yürürse suçlu ve günah vardır” buyurmuştur. (Ramuz:444/9)
Zalimle iş yapanın kalbi katılaşır, zalime benzer. İnsaf, merhamet ondan çekip alınır.
Cenab-ı Allah Kur’an’da mü’minleri uyarmıştır. Şöyle buyurur:
“Zalimlere meyletmeyin. Size de azap dokunur.” (Hud:113)
“Ey iman edenler! Eğer küfrü, imana tercih ediyorlarsa babalarınızı ve kardeşlerinizi bile veli edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse işte onlar zalimlerin kendileridir” (Tövbe:23)
-“Mü’min, müminleri bırakıp da zalimleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, Allah yanında hiçbir değeri yoktur.” (Nisa:28)
-“Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin.” (Al-i İmran.118)
-“Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da zalimleri dost edinmeyin. Bunu yaparak Allah’a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?” (Nisa:144)
Zalim dost edinilmez
Zalimin zulmünü bilerek onunla oturmak, onunla olmak, onunla iş yapmak, büyüklerimizin ifadesiyle onunla biraz yürümek insanın imanına zarar verir, gönlünün kararmasına neden olur. Kalbimizi zalimin kalbine benzer, işimiz, onun işine benzer.
Yapılacak iş, mazlumun yanında olmak ve ona yardım etmektir.
Kur’an’da şöyle buyrulur:
“Mü’min, müminlerin bırakıp da zalimleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, Allah yanında hiçbir değeri yoktur.”
“Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin.”
“Ey iman edenler! Mü’minleri bırakıp da zalimleri dost edinmeyin. Bunu yaparak Allah’a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?” (Nisa:144)
Zalime yardım Zulümdür
Zalime destek olunmaz. Zulme sebep olan, arka çıkan, rıza gösteren,hatta ses çıkarmayan da zalimdir.
Allah Rasûlü: “Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır” demiştir. Bir başka hadislerinde de: “Bir kimse bir zulme yardım etse, bundan vazgeçinceye kadar Allah’ın gazabındadır.” buyurmuştur. (Ramuz:406/4)
Kur’an’da da: “Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur (Cehennemde yanarsınız)” uyarısında bulunulmuştur.
Peygamberimizin bildirdiğine göre bir insan bir şeye sebep olursa, onu bizzat işlemiş gibi olur. Kötüyse ceza görür, o iş iyi ise mükafata nâil olur.
Dünyada zalimlere çok yardımcı olabilir, ama ahirette zalimin asla yardımcısı olmayacaktır.
Nasıl yardım:
Hz. Peygamber: “Kardeşine zalim de olsa mazlum da olsa yardım et.” Biri:
“Mazluma yardım edelim, ama zalime nasıl yardım edelim?” der.
“Onu zulmünden alıkoyarak” (K.Sitte:9/380) buyurur.
Zulme mani olmak
Zulme karşı olmak ve zulmü önlemek için gayret göstermek, Yüce dinimizin emridir. Bakara Sûresinin 190. ve 193. ayetlerinde zulümle, zalimle bütün gücümüzle ve en etkili biçimde mücadeleye çağrılıyoruz.
İslâm’da savaş hoş görülmediği halde zalime, zulme karşı müsaade vardır. Zulüm ortadan kalkınca da, haddi aşmamak konusunda uyarı vardır. İslâm tarihinde savaşların sebebi hep “Hakkı hakim kılmak” maksadıyla olmuştur.
Allah Rasûlü, en kritik anda bir Hıristiyanın hakkını gasbeden Ebu Cehilin kapısın yumruklamış, mazlumun hakkını almadan kapıdan ayrılmamıştır.
Peygamberimiz şöyle buyurur:
“Zalime de, mazluma da yardım edin!” Ashab:
“Mazluma anladık, ama zalime nasıl yardım edelim Ya Rasûlallah?” deyince Allah Rasûlü şu cevabı vermiştir:
“Onu zulümden vazgeçirerek”
Bir hadislerinde de: “Haksızlık karşısında susa dilsiz şeytandır.” Buyurarak zulme ve zalime karşı suskun kalınmamasını emretmiştir.
İnancımızda bana ne yok, nemelâzım yoktur.
Peygamber efendimiz, daha genç yaşta iken haksızlıklara karşı koyacak, haklıların hakkını alacak ve zulmü önleyecek olan Hılfü’l-Füdul cemiyetine katılmıştır.
Peygamberimiz (S.A.V.) şöyle buyurur:
“İnsanlar zalimi görünürlerde, Onların zulmetmesine mâni olmazlarsa, Allah’ın bütün insanları azaba uğratması pek yakındır.” (R.Salihîn:1/238)
Allah adına zulme ve zalime karşı mücadeleye etmeye yemin eden cemiyet üyelerinin icraatlarından örnekler:
“Bir Yemenli, ticaret için kızı ile birlikte Mekke’ye gelmişti. Mekke’nin güçlü kişilerinden Nübeyh b, el-Haccac, zor kullanarak bu kızı alıkoymuştu. Kızın babasına, Hılfü’l-Füdul direniş komitesine başvurması tavsiye edildi. Baba söylenileni yaptı. Komite üyeleri ise zorbanın evini kuşatarak kızı elinden alıp babasına teslim ettiler.”
“Bir yabancı Mekke’nin ileri gelenlerinden Ubeyy b. Halef’e bir miktar mal satmıştı. Ama parasını bir türlü alamıyordu. Yabancı komite üyelerine başvurdu. Füdul üyeleri de adama, <Ubeyy’e git beni Füdul üyeleri yolladı, şayet alacağımı ödemezseniz senin yanına geleceklermiş de.> dediler. Adama gidip bunları Ubeyy’e aktarınca Ubeyy, parayı ödemek zorunda kaldı.”
“Bir tüccar, Mekke’ye üç deve yükü ticaret malı getirmişti. Ebu Cehil, diğer müşterilerin bu kişinin malına alıcı olmamalarını ayarladı. Böylece tek alıcı konumunda adamın malının çok düşük fiyata kapatmak isterdi. Adam da Füdul üyelerinde Hz. Muhammed’e başvurdu. Efendimiz de adamın malının değeri fiyatından alarak memnun etti. Bu nedenle de Fendimiz ile Ebu Cehil arasında bir tartışma olduğu söylenir.”
“Hılfül-Füdul, Hz. Peygamber „in ölümünden sora bile tesirini devam ettirmiştir. Muaviye döneminde Medine valisini haksız davranışına karşı <el-Füdul> adına yardım isteneceği iletilmişti.”
Esaslı bir uyarıda Rabbimizden:
“Ben izzetim ve Celalim hakkı için zulmedenden er geç intikamımı alacağım. Mazlumu görüp de ona yardıma gücü yettiği halde yardım etmeyenden de intikamımı alacağım.”
Mü’min zulme mâni olmakla emredilmiştir
Dünya da Allah kullarını zalimle imtihan eder; zalime karşı tavrı ne olacak ona bakar. Zalime karşı çıkar, zulmüne mani olursa imtihanı kazanır. Yok zalime yardım ederse, ondan bir farkı kalmaz, onu da hak ettiği gibi muamele eder.
Zalime sessiz ve duyarsız kalmak, zalime cesaret verir zulmünü arttırır. Ayrıca başka zalimler de ortaya çıkar. O zaman zulüm devam eder. O zaman Cenab-ı Allah’ın gazabı umumi olur.
Peygamber (as) birilerinin zalime sen zalimsin demesinden korkar görürsen, onlardan bile ayrılmayı tavsiye etmiştir. (Ramuz:46/8))
İbn-i Mesut (ra): “Peygamber (as): “Kim zalime yardım ederse, Allah o zalimi ona musallat eder” buyurduğunu nakleder.
Gücü yettiği halde mazluma yardım etme yani zalimin zulmüne baş kaldırmayanı Allah kıyamet gününde rezil eder.
Bu konuyla ilgili peygamber (as)ın birkaç hadisini nakledersek konu daha iyi anlaşılacaktır. Peygamber (as) şöyle buyuruyor:
“İnsanlar zalimi görür, zulmüne mani olmazlarsa, Allah’ın toptan azaba uğratması yakındır” (R. Salihın: 195)
**
“Bir insan, batılla hakkı yenmek isteyen bir zalime yardım ederse, o kimse Allah’ın ve Resulünün zimmetinden silinir.” (Ramuz:406/5)
**
“Zalim de olsa yardım edin” (Muslim Birr.62)
**
“Zalime de mazluma da yardım edin”
-Mazluma anladık zalime nasıl yardım edelim? Diye sorulunca:
-Onu zulmünden uzaklaştırsın veya zulmüne engel olsun. Ona yardım budur” cevabını verir” (Bahari, ikrah:7)
**
“Ya siz birbirinize iyi şeyleri tavsiye edersiniz, kötülükten sakındırırsınız, zalimin zulmüne mani olursunuz, ya da Allah kalplerinizi bir birine benzetir ve size de lanet eder.” (Tirmizi, Tefsir:5/6)
**
Bir kutsi hadiste de Allah şöyle buyurmuştur: ”Ben izzetim ve celalim hakkı için zulmeden den er geç intikamını alırım. Mazlumu görüp ona yardım etmeyenden de intikamımı alırım” (Ramuz:516/2)
Tarihte Allah’ın gazabından korkan her yönetici yaptıkları konuşmada “Görevimi doğru yaparsam bana yardımcı olun. Yanlış yaparsam, size zulmedersem bana yardım etmeyin doğru yola davet edin” anlamın da bir şeyler söylemiştir.
Peygamber (as) hayatının sonunda: “Kimin bende bir hakkı varsa gelsin alsın. Kimin sırtına vurduysam gelsin vursun” diyerek helalleşmiştir.
Gençliğinde de zulme uğrayan, hakkı gasp edilenlere yardım kuruluşu olan Hılful Fudul Derneğine üye olmuştur.
Hıristiyan birinin malını gasp eden Ebu Cehilin kapısını yumruklamış, Hıristiyan’ın hakkını almadan ayrılmamıştır. Bir Yemenli kızı ile Mekke’ye gelmişti. Mekkeli bir zorba kızı alıkoymuştu. Hılfu-l-Fudul’a baş vurdu, kızının kurtarılmasını istedi. O sayede kızına kavuştu.
Bir tüccar sattığı malın karşılığını alamamıştı. Hılful. Fudul’a başvurdu, onların sayesinde alacağını aldı.
Bir tüccar üç deve yükü malı ile Mekke’ye geldi. Fakat Ebu Cehil alıcılara mani olup malı ucuza almak istedi. Bunu duyan peygamberimiz malı değerinden alarak tüccarın hakkını korumuştur.
Bunlar sadece birkaç örnek. Peygamber (as)dan sonrada Hılful-Fudul’un etkisi bir müddet daha devam etmiştir.
Mazluma yardım etmek, haksızlığı önlemek her Müslümanın sorumluluğu dahilindedir. Peygamber (as): “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” buyurmuştur.
Savaşta bile Müslümanlar kimseye haksız davranmamış, zulmetmemiş, esirlere bile esir gibi davranmamıştır. Malına canına ırz ve namusuna bir zarar vermemiştir.
Hz. Peygamber (sav): “Esirlere iyi davranın yediğinizden yedirin giydiğinizden giydirin” diye emretmiştir.
Kur’an’da “Savaşta aşırı gitmeyin. Allah aşırı gidenlerini sevmez” (Bakara:190) buyrulmuştur. Diğer ayetlerde de “Siz savaşı başlatan olmayın” talimatı vardır.
Taberi’nin naklettiğine göre Hz. Ebu Bekir’in halife iken yayınladığı talimatı şöyledir.
-“Hiçbir ganimete haksız olarak sahip olmayın. Veya ona hainlik etmeyin.
-“Hiçbir çocuğu hiçbir kadını hiçbir yaşlıyı sakat bırakmayınız, öldürmeyiniz:
-“Hiçbir ağaca zarar vermeyiniz”
-“Hiçbir hayvanı öldürmeyiniz.”
-“İnsanların inançlarına dokunmayınız.”
İnancımıza göre aman diyene kılıç kalkmaz savaş dışı çocuklara kadınlara alimlere din adamlarına dokunulmaz kimsenin ibadetine karışılmaz.
Bình luận