top of page
Yazarın fotoğrafıBülent Turgut

Kendinizi düzeltin




“Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” (Ebû Dâvud, Libâs, 4/4031)


Maalesef eski çağlardan beri Türklerin başındaki bir beladan bahsedeceğim. Bu şuursuzluk yüzünden dünyada birçok yeni toplum meydana çıktı ve onlar kök atalarına düşman oldular.


Türkler kadim çağlarda (60,000 yıl kadar önce) 3-4 kısma ayrıldılar: Bunlardan biri Akyürüyenler idi. Akyürüyen olmayan Türkler ise bilge ve savaşçı sayılmazlardı, hor görülürler. Akyürüyenler Alp ve Eren olarak kabul edilirlerdi, Kut Alma Töreni ile Tanrısal bir bağ oluştururlardı. Zamanla bu bağı Kağanlara atfettiler. Kağanlar Tanrısal bağ kurma hakkına sahip oldular. 7 büyük Kağan Türklere dünyanın kapılarını açtı. Sonrasında bütün dünya yurt edildi.


Günümüzde şuurlu ve şuursuz olmak üzere Türkler 2 ana bölüme ayrılıyorlar. Şuurlu Türklerin Akyürüyenlerin soyundan ve şuursuz olanların ise diğer topluluklardan geldiklerini anlıyorum. Akyürüyenler "Asil Soy" ve "Hanedanlık" sahibi "Büyük Sülaleler" içinde birleştiler. Diğerleri ise vasat ve sıradan insanlar olarak yaşamlarını sürdürdüler. Kağanların birlik çağrılarından kaçan pekçok toplum oldu.


Türkler zaman içinde birlikte yaşamaya başladıkları başka kavimlerden (Ruslar, Çinliler, Araplar, Farisiler, Avrupalılar, vs.) insanlara benzemeye ve onların bozuk zihniyetine düşmeye başladılar. Çok az insan değerlerine sahip çıktı ve idraki açık halde yaşadı.


Çinlileşen, Araplaşan, Farisileşen, Avrupalılaşan, Ruslaşan çok Türk oldu. Onların kültürlerini ve zihniyetlerini aldılar. Kendi atalarına ve Türk soydaşlarına düşman bile oldular.


Günümüzde; Mason, Küreselci, İllüminati okullarında yetişmiş ve onların yapılarında birleşmiş nice Türk var. Batılılaşma adına kültürel ve zihniyet asimilasyonuna uğramışlar. Onların istediklerini yerine getiriyorlar. Her türlü fikri ayrılık gruplarının içine giriyorlar ve kontrollü muhalefet yürütüyorlar.


Ama Türklük ve İslami gerçek atasal değerlerimizden, zihniyetimizden, ülkülerimizden, menfaatimizden, ahlakımızdan, onurlu duruşumuzdan söz edilince hemen kaçıp gidiyorlar, korkuyorlar, çekiniyorlar. İşte bu; zihniyet ve kültür asimilasyonuna yenik düştüklerinin en büyük kanıtıdır. Böyle kişilerin hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur. Zira "değişim" adı altında kendi atasal bütünlüğünü yıkıp düşmanlarının manevi kılığını, ülkülerini, fikirlerini kendisine rehber edinmiştir.


Hadiste belirtildiği üzere "bir insan hangi kavme benzemeye uğraşıyorsa o kavimdendir". Domuz yemeyi, içki içmeyi, rahat cinselliği, atalarımıza sövmeyi, değerlerimizle alay etmeyi, kıymetli insanları aşağılamayı ve kötülemeyi, değerleri için mücadele edenlere iftiralar atmayı, ahlaksız ve şuursuzca yaşamayı kendisi için mubah görenlerin ne Türklük ve ne de İslam ile hiçbir bağı yoktur. Onlar artık bizim düşmanımız olanlara dönüşmüştür. Zaten bizi öldürmek için türlü İllüminati projelerinde yer almaları ve Mason örgütlerinde çalışmaları bu yüzdendir.


Her "Türk'üm" diyenin Türk olmadığını, her "Müslümanım" diyenin Müslüman olmadığını, her dost görünenin de dost olmadığını idrak edebilmiş kişi akıllı insandır. Ötekiler kendini akıllı sanan zavallılardır. Aldatıldıklarının ve kullanıldıklarının farkına bile varamamaktadırlar. Elbette ki Hesap Günü akıbetleri de "ebedi cehennem" olarak mühürlenecektir. Ellerinde ve suratlarında hiçbir nur kırıntısı olmaması da ona göredir.


“…Gazaba uğrayanların ve sapıkların (yoluna) değil.” (el-Fâtiha, 7) buyrularak, İslâm dışındakilerin yoluna uymaktan îkaz edilmekteyiz.


Size sürekli "değişim" diyerek beyninizi yıkıyorlar. Değişeceksiniz de neye değişeceksiniz, değiştirileceksiniz? Kendi değerlerinizde önce uzaklaştırılacaksınız ve sonra da onların yerine küreselcilerin değerlerini değiştireceksiniz.


Yabancılar katıldıkları insanlarla ve yapılarla övünürler ve kolay beri de çekip gitmezler. Türkler ise sağlam kişilikte olan bir insanı ve bir yapıyı terk ederek övünürler, kibirlenirler, büyüklenirler. O yüzden Türkler bir araya gelemez ve her bir Türk başkaları kendisine tabi olsun diye bakar ama öyle bir şey olmaz. Türkler bir kişiyi ve bir yapıyı terk ederek kendilerini güçlü ve vazgeçilmez görürler. Aslında öyle bir şey de yoktur. Sıradan, vasat, niteliksiz, akılsız, ferasetsiz, basiretsiz, ahmak bir insan olduğunu idrak etmesi dahi imkansızdır. Katılıp terk ettiği insan ve yapı ondan kurtulduğu yani safra attığı için daha huzurludur ve mutludur.



1 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page