top of page

Anlamayanlara

Günümüzde iyi niyetli insandan çok kötü niyetli olan var. Bizim anlattıklarımızı dinlemeyip kendi kafasına göre yorumlayarak bize sözle sataşanlar da çok. Basılı kitabımızı neden ücretsiz dağıtmıyoruz diye sitem edenler.. Böyle insanlarla tek tek uğraşmak çok zor. Kendi kafaları karışık olduğu gibi başkalarının kafasını da karıştırıyorlar. İşin ilginç yanı; kötü uğraşlar veren insanlara aldanıp onlarla yol tutanlar çok fazla ama bizim gibi bilimle, ilimle, akılla, mantıkla hareket edenler pek sevilmiyor. Çünkü bizim açıklamalarımız kötü niyetli olanların çıkarlarına dokunuyor. Biz kullandığımız sözcüklerde seçiciyiz. Rastgele ve keyfi sözcükler kullanmıyoruz. Yine de insanlar bizim söylemediğimiz şeyleri söylemişiz gibi yayıyorlar. Kendi kafalarına göre ifadeleri bizim anlatımlarımızın içine yerleştirip kendi ifadelerini oluşturuyorlar. Tabi ki biz onları asla tasvip etmiyoruz. Kafanızın karışmasını istemiyorsanız sadece bizim anlatımlarımıza kulak verin. Websitelerimizin blog alanlarını okuyun ve Youtube kanalımızdaki videoları izleyin. Daha doğrusunu bulamazsınız.

nibiru-hercolubus-tariq-wormwood.jpg

Bu yazıyı bir türlü anlamak istemeyenlere açıklama yapmak üzere paylaşma gereği duyuyoruz. Zira çeşitli yerlerde hakkımızda ileri geri sözler söyleyenler, bize iftiralar atan, bizi yalanlamaya çalışan, bizi engellemeye uğraşan insanlar olduğunu biliyoruz. Bugün insanlar felsefi, dini, sosyal, milli anlayış ve diğer alanlarda bin parçaya bölündü. Kimse kimseyi sevmiyor ve kimse kimsenin yaptığını beğenmiyor. İyi uğraşlar verenleri baltalamaya çalışan ve onların çalışmalarını alıp heder etmek isteyen niceleri var. Pek çoğu Hazırlıkçılık konusu ile ilgilenmediği halde bizim bilgilerimizi (ç)alıp internette kendi kazancı için kullananlar az değil. Hak etmeyene hak etmediğini vermek hak sahibine zulümdür. Biz gece gündüz çalışıyoruz, 7 dilde 40'tan fazla ülkeyi tarıyoruz, binlerce kitap ve binlerce makale okuyoruz, binlerce sayfa not tutup önemli yayınlar hazırlıyoruz ama evinde çekirdek çitleyen, 10 dedimi yatıp uyuyan, bu millete hiçbir fayda getirmeyen ve belki de zarar getiren insanlar bizim hakkımızda yorum yapıyorlar. Onlar önce dönüp kendilerine bir baksınlar. Bu dünyadaki varoluş amaçlarını bir sorgulasınlar. Çalışan ve üreten insanlara çamur atmaya çalışmasınlar. Biz bugüne kadar yaptığımız çalışmalardan binlerce insana ücretsiz şekilde dağıttık. Onun haricinde herkese açık 60000 sayfadan fazla belge paylaştık. Bu millet için daha nasıl bir iyilik yapabilirdik ki?

İyilik demek "bedava" demek değildir. Kötülüğün zirve yaptığı bir zamanda iyilik zaten eşi olmayan elmas gibidir. Maliyetli iyiliklerin karşılığını vermek durumundasınız. Maliyeti olmayan iyilikler vardır ki o da iyiliği yapacak olanın keyfine kalmıştır. Biz karşılıksız iyilik çok fazla yaptık ama bize destek olan da olmadı.

Önümüzdeki yılların getireceği şeyleri bildiğim için kendi işlerime ara verdim ve kendimi Ahir Zamanda milletimin yanında durmaya adadım. Biz o kadar fedakarlık yapmamıza rağmen insanımız bir türlü kıymetimizi bilemedi. Çekip gidip keyfime de bakabilirdim. Dünyada her şey yıkılıp un ufak olurken kendi keyfime bakmam ne kadar akıllıca olurdu? Bazıları için önemli olmayabilir ancak bizim değer yargılarımız var.

İyi veya kötü, Ahir Zamanın kaotik sorunlarıyla ilgili size "çözüm gösteren" ikinci bir kişi daha var mı? İnternet fenomenleri, gezeteciler, medya mensupları, Komplo Teorisyenleri, Twitter odalarında atıp tutanlar veya sosyal ağlarda lafla vatanı kurtaranlar.. Hepsi kendi menfaatinin peşinde. Çözüm üretebilen tek bir kişi var mı? Hala siyasetten, ticaretten, yaşam tarzından medet umanlar var. Bildiğimiz dünya artık yıkıldı. Ya birlik olarak yeni bir başlangıç için ayağa kalkacağız ya da hep birlikte yok olup gideceğiz. Kimselere vermeye kıyamadığımız maddiyatımız da bizimle birlikte yok olup gidecek. Dünya parça parça dökülürken enkazın altında ilk kalanlar hiçbir şeyden haberi olmayan, günlerini boş geçiren, kendi keyfinden başka bir şey düşünmeyen, "her şey normal" ve "bir şey olmaz" deyip duranlar olacak. Zenginliğine ve gücüne güvenenler sadece bilgiyi elde etmenin yetmediğini; o bilgiyi yorumlayacak, analiz yapacak, günlük gözlemlere dayalı yeni öngörülerde bulunacak gerçek bir rehberin ve liderin eksikliğini sonuna kadar hissedecekler. Bildikleri hiç kimse de aradıkları niteliklerde olmayacak. Çünkü asıl ihtiyaçları olan hep göz ardı ettikleri gerçek bilge kişi olacak.

İnsanlara "gelin birlikte çalışalım" dedik. Kimse sıkıya gelemedi. Binlerce insan başvurdu ama hepsi de öylece bekledi. Bir şeyler yapmak için kollarını sıvamadı. Etrafımızda toplanan 20-30 kişi de zamanla sıkılıp kendi yollarına gitti. Birkaç yoldaş olarak işlerimize ve uğraşlarımıza devam ettik. Dava insanı olmak bizim milletimize göre değil.

Çalışmalarımız için kaynak oluşturalım deyip bazı girişimlerde bulunduk. İnsanlar arkamızdan olduk olmadık laflar etti durdu. Biri bir laf, öteki başka bir laf. İnsanı canından bezdiren durumlar oluştu. Herkes akıl veriyordu ama çözüm üreten maalesef yoktu. Eksik kalanın yerini nasıl dolduracağımızı kimse konuşmadı.

İnternet üzerinden para kazanalım deyip Youtube kanalı açtık ve dijital yayın çalışmaları yapalım dedik. Küreselciler önümüze engel koydular. İnsanlar sosyal ağlarda olmadık şeyler ve olmadık kişiler için maddi desteklemeler yaparlarken biz hep görmezden gelindik. Açıktan bizi destekleyen de olmadı. Zaten fon almıyorduk veya sponsorumuz da yoktu.

Kitap yazdık, bize "neden kitabı ücretsiz paylaşmıyorsun" dediler. Artık bandrollü ve yayınevinde satılna ticari bir mal haline gelmiş şeyi ben ne diye ücretsiz dağıtayım? O zaman sen yaz kitap ve ücretsiz dağıt. Başkasına neden böyle deli saçması düşüncelerle geliyorsun? Bir kişi olsa neyse.. Böyle mantıksız ve akıldan yoksun laflar eden çok insan var. O kadar çoklar ki görseniz aklınız şaşar. Birkaç kişi olsa lafını bile etmezdim.

İnsanlarda mantık kalmadı, çözüm için bir şeyler yapma kalmadı, iyi uğraşları destek kalmadı.. Yine de elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. Samimiyetimizi kötüye kullanan da çok oldu. Biz neyin ne olduğunun farkındaydık ama edebimizi bozmadık.

Bu dava hepimizin: Yaşamda kalma davası. Küreselciler bir yandan, Nibiru bir yandan, Ahir Zaman alametleri bir yandan.. Bütün zamanların en kötüsüne ulaştık. Birileri illa ki bu zamanları görecekti. İnsan kendine yakıştırmaz ama neticede geldiğimiz nokta bu.. Değerlerimizi, aklımızı, ruhumuzu, inancımızı koruyarak birlik ve dayanışma içinde olmak tek çaremiz. Bunu beceremeyenler yitip gidecek. Hem dünyasını ve hem de ahiretini yakanlar çoğalacak. İşin kötü tarafı; şeytanlar asli kavramların içini boşaltıp kendi zırvalıklarını doldurdukları için onlara inanan ve kendini akıllı görenler de cehennem ehli olacaklar. Kendisini evliya gibi görüp cehennem ehli olacak çok insan var.

Kendi kaynaklarımızla ve gayretimizle anca bu kadar yapabildik. Daha iyisini yapabilen varsa buyursun yapsın. Ama kimse bizim gibi çalışma yanlısı değil. Hazır internet ve elektrik henüz varken siz de Hazırlıkçı olup yayınlarımızı edinin. Varlıklı olanlar da bizi çalışmalarımız için maddeten desteklesin. Bilgi ve Hazırlık aşamalarından sonra en önemli şey "Rehber ve Lider" olacaktır. İşte o noktada bizi kaybetmek istemiyorlarsa insanlar bize her alanda açıktan destek vermelidir. Bu sadece bir öneridir. Zira biz de artık iyice yorulduk ve canımız fazla uğraş vermek istemiyor. Bizi motive edecek şeyler lazım ki gayretimiz sürsün. Vaktinin çoğu araştırma, analiz, yorum, proje üretimi ile geçiren insanların eğlencede geçirecek vakti yoktur. Onlar için sadece çalışmalarının sürmesi için kaynak gereksinimini çözmesi önemlidir. O da olmazsa belirli bir yere kadar devam eder, belirli bir yerden sonra tükenir.


1. Kıyamet geliyorsa ne gerek var?

Yaklaşmakta olan Kıyamet değil Ahir Zaman'ın İlahi Büyük Yıkım Sürecidir. O yüzden yaşam henüz sona ermedi. Zaten her şeyin sona erdiğini düşünseydik onca çalışmayı hiç yapmazdık. Asıl bilgi, belge, harita, analiz, yorum, öngörü ve diğer çalışmalar yakın bir zamandan itibaren önümüzdeki 10 yıl için gereklidir. Bunlar olmadan ne önünüzü görebilirsiniz ne de bir şey yapmaya gücünüz ve istediğiniz olur. O yüzden milletimizin, Türk devletlerinin, zenginlerimizin bizi çalışmalarımızda ciddi biçimde desteklemeleri gerekmektedir. Önümüzdeki süreçte onlar için belki de tek çözüm ve umut bizim yaptığımız ve yapacağımız çalışmalar olacaktır. Bugün ellerindeki güce güvenip bizi ve çalışmalarımızı umursamayanlar, yarın bütün elektrik ve elektronik sistemler çöküp te körü körüne mücadele etme durumuna düşüldüğü zaman değerimizi idrak edeceklerdir. Ancak o zaman son pişmanlık fayda etmeyecektir. Bugüne kadar kendi kaynaklarımızla çalışmalarımızı belirli bir noktaya kadar getirdik. Ancak yapmamız gereken çalışmalar çok daha fazladır. Zira önümüzdeki zamanlarda belirsizliği insanların aklını alacak çok fazla Metafizik, Astronomik, Jeolojik olay meydana gelecektir. Onların binde birini bile yorumlayabilecek bilim insanı dünyada tektir. Ancak tabi ki imkanların artması ve maddi sıkıntı çekilmemesi gerekir.

2. Neden çalışmalarınızı alenen herkese dağıtmıyorsunuz?

İki cümleyi bir araya getiremeyen, milletimiz için hiçbir şey yapmamış, boş boş gezip konuşan, yaptığımız hiçbir çalışmaya destek vermemiş, bizimle yoldaş olmamış, ne yapmaya çalıştığımızı anlamayan insanlara neden her şeyi verelim? Dostunu düşmanından, doğruyu yanlıştan, hakkı batıldan ayıramayan kişi Müslüman değildir. Karşımızdaki insanın Müslüman olduğunu ve inancında samimi olduğunu nereden bilelim? Belki de içimizdeki bir ajan o kişi. Adı Ahmet olup camiden çıkmayan ama Yahudi olan niceleri var. Onun için; öncelikle yayınlarımızı edinecek kişinin Hazırlıkçı olması ve bizi desteklemesi gerekiyor. Kendisini tanıtmakla ve bizim çalışmalarımıza desteğini göstermesi ile başlamalı. Biz gece gündüz çalışırne yan gelip yatan ve hiçbir şeyi umursamayan insanlara her şeyimizi öylece neden verelim? 2 yıl boyunca 60000 sayfadan fazla belgeyi ve 50000 taneden fazla sosyal medya paylaşımını zaten bedelsiz ve şartsız paylaştık. Bunu size babanız bile yapmaz. Biz insanımız için zaten fazlasını yaptık. Elektrik, internet, bilgisayar amortismanı, teknik cihaz amortismanı, bilgi satın alma gibi maddi külfetler ile zaman, emek, bilgiyi öğrenme, bilgiyi yorumlama gibi akli külfetler bizim tarafımızdan karşılanıyor. Sizin onca uğraşa saygınız yoksa ve saygısızca tavırlarla bize yaklaşıyorsanız zaten bizimle hiçbir ilginiz yok demektir. Yaşama anlam ve değer katma görevini hep bize bırakıyorsanız zaten art niyetlisiniz demektir. Biz de art niyetlileri sevmiyoruz. Soluduğun havaya bile vergi verdiğin bir zamanda onca çalışma yapan insana saygı duymamak ve üstüne bir de alenen her şeyi istemek ne derece akıllıcadır? Fizikteki enerjinin korunumu yasası gereği hiçbir şey yok olup gitmez. İnsan da her güzel şeyin devam etmesi için kendinden infak etmelidir. Allah bile bizden kulluğumuzu bilmemiz karşılığında dünyada ve ahirette saadeti vaat ediyor. Aldığın şeyin hakkını yerine koymazsan o zaman hakka tecavüz etmiş olursun. O zaman da ne aldığının ve ne de sonrasının hayrını göremezsin. Üstelik o güzel şeyin de uzun müddet var olmasının önüne geçersin. Bir yandan sigaraya, gezmeye, keyfe, eşyaya bir sürü harcama yapacaksınız öte yandan güzel uğraşlar veren insanlara hiç destek olmayacaksınız. O zaman zaten o güzel uğraşları verenlerin çalışmalarını siz hak etmiyorsunuz demektir. Bilgi dünyanın en pahalı metasıdır. Onu ucuz ya da bedava zannedenler ucuz, akılsız ve ahmak insanlardır. Biz 200 kitap dolusu bilgiyi ücretsiz dağıtmışız. Hani bize destek? Hep bana hep bana derseniz gün gelir en kritik bilgilere erişmezsiniz. Zira o bilgileri ortaya çıkartacak insanların gücü kalmaz. Aç gözlü olup hep sana gelsin istersen elindekinden de olursun. Faydalı uğraşlara infak etmeyen milleti, devleti, ülkeyi Allah cezalandırır. Onun ötesinde millet ve devlet zaten kendini cezalandırmış olur. Günümüzde "bana altınlarını ver sana bir yılda 2 katını vereyim" deyip yüzlerce insanın varını yoğunu alıp kaçan ve yurtdışında yiyip fotoğraflarını sponsorlarına gönderen insan sayısı az değildir. Neden oluyor? Bedavacılık ve kolay yoldan çok elde etme zihniyeti yüzünden.. İnsanlar her şeyin ciddi bir karşılığı olduğunu idrak edemiyorlar. Neden bir kişi sana durduk yere 2 kat para versin? Herhangi bir kişi herhangi bir uğraşı yaparken onu motive eden de ya maddi kazanç arzusudur, ya manevi hazdır, ya makam / unvan hevesidir. Sen bunların hiç birisini karşındaki insana vermiyorsan o kişi neden sana kendi elindekileri versin? Bir de böyle saçma sapan fikirlere sahip insanlar hemen bir araya gelip istedikleri şeyleri vermeyen insanlara etmediklerini bırakmıyorlar. Sen hem cahilsin, hem ahmaksın, hem de akılsız.. Kim seninle muhatap olsun? Daha iyi uğraşlar veren insanları ve onların çalışmalarını idrak etmemişsen kim senin için niye yorulsun?

3. Çalışmalar ne şekilde kullanılır?

Biz öncelikle çalışmalarımızı bandrollü ve basılı yayınlar olarak düşünüyoruz. Tabi ki çok fazla çalışmamız var ve bunları bastırmak zaman alabilir. Çalışmalarımız öylesine dağıtılacak materyaller değildir. Bugün bu tür çalışmaları gelişmiş ülkelerin büyük strateji merkezleri yıllarca süren araştırmalar sonrası hazırlıyor. Her şeyden öteye de böyle çalışmalara onmilyonlarca dolar harcıyorlar. Bilgi elle tutulabilen bir meta olmadığı için bizim milletimiz onu küçümseyebiliyor ve ucuz görebiliyor. Aslında dünyanın en pahalı metası bilgidir. Bizim ürettiğimiz bilgiler de öyle ucuz şeyler değildir. En azından biraz saygıyı hak ediyorlar. Müslüman ve hele ki Müslüman Türk olana böyle bilgileri yabancı ülkeler asla vermezler. Sizin için sizin içinizden birisi bunları hazırlayıp önünüze getiriyor ama siz yine nankörlük ediyorsanız o sizin kendi akılsızlığınız olur. Kuru teşekkür böyle çalışmaları elde etmek için yeterli olmaz. Yapabiliyorsanız buyrun siz de yapın. Biz kimseyi engellemiyoruz. Milletimize ve ülkemize faydalı olacak çalışmaları biz her zaman takdir ederiz. Çalışmalarımız 44 ülkede 25 milyondan fazla insana gidiyor. Normalde biz bu çalışmaları Türk devletlerinde yapmayacaktık. Çünkü Türkler genelde boş işlerle uğraşıyorlar ve gerçekleri görmekte isteksizler. Ancak biz de burada yaşadığımız için çalışmalarımızı Türk devletlerindeki insanlara açtık. Her yerde engellediğimiz ülkelerde ne diye çalışma yapalım ki?

Çalışmalarımıza destek olmak isteyenler

Çalışmalarımıza maddi destekte bulunmak isteyenler bulentturgut@mail.ru e-posta adresine bir mesaj gönderebilir. Özellikle de varlıklı insanların ve Türk devletlerinin desteğini bekliyoruz. Yakın bir gelecekte ne devlet, ne ordu, ne millet, ne zenginlik tanımadan ezip geçecek Tarık Yıldızı sürecini yaşayacağız. Güneş'in batıdan doğuşunu Allah'ın gözettiği az sayıda insan görebilecek. Tabi ki Allah'ın takdiri samimi Müslümanların gayretlerine bağlıdır. Kuru dua ile bir şeyleri sağlamak pek mümkün değildir. Kafirlerin bu denli kendilerini geliştirmeleri ve güçlenmeleri gayretlerinden ötürüdür. Müslümanların ise kafirlerin yancısı veya hizmetkarı gibi olmalarının nedeni ise kendi davalarında mücadele etmemeleridir.

 

Bilginin paylaşılması ve iletişim

Bilginin paylaşılmasından yana bir şikayetimiz yoktu. Tabi ki basılı ve dijital yayınlarımızın  içindekiler hariç. Onlar ticari emtiaya giriyor. Alıntı yapmanın üslubu vardır. Kimden aldığınızın adını-soyadını, alıntıyı yaptığınız yeri, kişinin website adresini, yayına son erişim zamanınızı  yazdığınızda veya söylediğinizde sorun olmaz. 

İnternet fenomenlerinden birisi benim websitemizin ön sayfasının ekran görüntüsünü çekmiş ve Youtube videosu yapmış. Ne adımı söylüyor ve ne de website adresini veriyor. 

Bazı gazeteciler ve internet fenomenleri bizden aldığı bilgileri başkalarından aldığı uyduruk bilgilerle karıştırıp internet sohbetleri yapıyor veya makale yazıyor. Yine adımızı söylemiyorlar. Bir de bizden aldığı bilgi ile başka bilgileri karıştırınca saçma sapan bir hale geliyor. Yoğurt ile kakaoyu karıştırmak gibi.. Sen ayran vaat ediyorsan sadece yoğurt kullanacaksın. 

Yurtdışından bile internet fenomenleri ve bu konularda araştırmalar yaptığını iddia eden insanlar da bizden alıp yayın yapıyorlar. Yine adımızı zikretmiyorlar.

Bu tür şeyler zaten ahlaki değildir. Alıntı yapıyorsan kimden neyi ne kadar aldığını çift tırnak içinde belirtmelisin. Başkasından bir şey alıyorsan onu da başka bir çift tırnak içinde belirtmelisin. Bilgiyi kimden aldığını, onun websitesini, hangi tarihte baktığını yazmalısın. Çünkü bilgiler zaman zaman değiştirilebilir. Yeni bulgular elde ettikçe bilgiler değiştirilebilir veya kaldırılabilir. Paylaşımı izleyen kişi de senin hangi tarihte o bilgilere en son eriştiğini bilmek ister. Kendisi bakmak istediğinde başka bir şey görürse yayının alındığı kişinin itibarı da zedelenebilir.

Nibiru veya başka bir konu elbette ki bizim tekelimizde değil. Bu alanda dünyada en fazla araştırma yapan biziz. O ayrı bir konu. Ama halka açık bilgiler "adabına uygun şekilde" paylaşılırsa bizim de hoşumuza gider. Karmakarışık ifadeleri tasvip etmiyoruz. Yani bir sürü kişiden alınmış ifadelerin çorba yapılması veya bizden alınan bilgilerin başkaları tarafından kelime oyunlarıyla değiştirilmesi hoş karşılanan durumlar değildir. Biz kelimelerimizde seçiciyiz, rastgele ifadeler kullanmıyoruz. Ancak başkaları abartılı ya da alakasız ifadeler kullanabiliyor. O zaman bizim duruşumuzu da zedeliyorlar. İnsanlar onların zırvalıklarına bakınca bizim söylediğimizi zannediyorlar. 

Vaktimiz elverdiğince insanlara cevap veriyoruz. Ancak işlerimiz yoğun olduğundan her zaman vakit bulamayabiliriz. Bir de soru soranın üslubu önemlidir. Güzel bir üslup ve edep ile yaklaşılırsa hoşa gider ama kötü bir üslupta cevap vermeye değer bulmayız.

Bizi yeni keşfeden çok insan oluyor. Dolayısıyla bize çok fazla soru yöneltiliyor. Haliyle her soru sorana cevap vermeye kalkarsak bütün günümüz öyle geçer gider. O yüzden websitelerimizden, sosyal medya alanlarımızdan ve Youtube kanalımızdan istifade edilmesini daha uygun buluyoruz. Birçok insan zaten yazdıklarımızı okuyarak ve videolarımızı seyrederek akıllarındaki sorulara cevap bulduklarını söylüyorlar. Tembellik edip yazdıklarımızı okumayan ve videoları izlemeyen kişilerin direkt kendilerine anlatılmasını istemesi bizim tarafımızdan hoş karşılanmıyor. Çünkü sadece o yok, gün içinde bir çok insan bizimle temasa geçiyor. Kişi sadece kendisi var zannediyor ama aslında öyle değil. Gün geliyor yüzlerce insana az ya da çok cevap yazma durumunda kalıyoruz. Bu da bizi yoruyor. Zamanla da giderek isteksiz hale geliyoruz. Hele ki kendisini ikna etmemizi bekleyenler çok yanılıyor. Biz bilgi paylaşmaya çalışıyoruz, ikna etmekle uğraşmıyoruz. Kendisini ikna edemeyen insanı biz ikna edemeyiz.

 

Blog alanında da 2000'den fazla paylaşım yaptık. Aklınızdaki sorulara websitemizden ve Youtube kanalımızdan cevaplar bulabilirsiniz.

www.atalaryolu.com   
www.atalaryolu.com/blog 
www.kurtulusrehberi.com
www.kurtulusrehberi.com/blog 
www.youtube.com/@BAT-TurkishPreppers 

https://t.me/BAT2024Turkiye 

www.instagram.com/turkishpreppers

www.twitter.com/bulentaturgut

www.facebook.com/BATturkishpreppers

Biz

Öncelikle biz kurtarıcı değiliz ve hiçbir şeyin garantisini insanlara vermiyoruz. Biz de bir kuluz. Dinimizin emri üzere tedbir alıyoruz ve hazırlık yapıyoruz. Bundan öteye bir şey yapmıyoruz. Bazı insanlar sadece elde etmek için bu konulara girişiyor. 2 yıl boyunca binlerce materyali insanlara hiçbir karşılık beklemeden dağıtmış olmamız bütün çalışmalarımızı dağıtacağımız şeklinde anlaşılıyor. Kitap bastırdık ve yayınevinden satışa sunduk. İnsanlar buna bile bir sürü bahane buldu. Basılı kitabı "iyilik adın" ücretsiz olarak dağıtmalıymışım. Dünyada böyle bir şey var mı? Biz niye ticari bir ürünü ücretsiz olarak dağıtalım? Akılsız fikirsiz bir sürü insan var. Bir de hakkımızda olmadık ithamlarda bulunuyor ve iftiralar atıyorlar. Sırf istediklerini elde edemedikleri için. Daha pek çok çalışmamız var. Maalef yayınevleri ile henüz anlaşma yapamadık. İnsanlar her şeyi ücretsiz istiyorlar. Biz de çalışmalarımızı ücretsiz olarak vermeyeceğimizi açıkça söylüyoruz. Sigaraya, gezmeye, eğlenceye, keyfe, mal edinmeye para yetiştiren insanlar bir kitap almaya paraları olmadığını söylüyorlar. Kitabı alanlar da obalara hiçbir karşılık olmadan katılmak istediklerini söylüyorlar. Obalara katılmak için kamp malzemeleri, araç-gereç ve türlü ihtiyaç vardır. İnsanlar bunları kendileri için almak durumundalar. Ellerini kollarını sallayarak oralara gidemezler. Hiçbir gayreti olmayan ve özveride bulunmayan insanları bir kitap aldılar diye obalara alamayız. Kitap ayrı bir konudur ve oba ayrı bir konudur. Biz kitap alanları obalara alacağız diye bir söz vermedik. İnsanlar kendileri uyduruyorlar ve uydurduklarına da inanıyorlar.


Prepper (Hazırlıkçı) kimdir?

Çeşitli olumsuz durumlara ve afetlere karşı tedbir alan kişidir. Bunu ister şehirde veya ister kırsalda yapar. Tek başına, aile olarak, topluluk olarak hazırlıklar yapılabilir. Bu, kişinin kendisi ile alakalıdır ve başkasını ilgilendirmez. İsteyen Hazırlıkçı olmaya karar verir ve bilgi, harita, afet hereket planı, kamp malzemeleri, araç-gereç edinerek çalışmalarını sürdürür. Bilgi, harita, afet hareket planı kişinin kendisi tarafından da yapılabilir veya yapmaya muktedir değilse böyle çalışmaları yapan birisinden edinir. Başkasından edinilen her şeyin bir karşılığı vardır. Kimse size babanızın hayrına bir şey vermez. Kimseyi elindekileri paylaşmaya zorlayamazsınız. Kardeş kardeşe bir şey vermiyor artık, başkalarının çalışmalarının üstüne konmayı beklememelisiniz. Çalışmalar genel olarak insanların iyiliği ve selameti adına yapılsa da bedavadan herkese öylece dağıtılacağı anlamına gelmez. Boş hayaller kurarak başkalarını meşgul etmeyin. Çocuk değilsiniz ve karşınızdaki insanlar sizden olgunluk bekler. Kendi itibarınızı düşürürsünüz ve karşınızdaki insanın da sizin hakkınınızda kötü düşüncelere kapılmasına sebep olursunuz. Hazırlıkçılık orta ve üst seviye akıl ve zeka gerektirmektedir. Hazırlıkçılar kendilerinden olan insanların akıllı ve zeki olmasını bekler. "Her şey bana bedavadan gelsin ve ben de hazıra konayım" tarzı düşünceler anca sizin itiranızı ve olası ilişkilerinizi zedeler. Sizin maddi durumunuz başkalarını ilgilendirmez. Hazırlıkçılık belirli bir masrafı kaldırabilecek insanlara göredir. Masrafları kaldıramayacak durumdaysanız internet üzerinden araştırma yaparak kendinizi Hazırlıkçılık yönünden geliştirmeye çalışmalısınız. Başkalarına duygu sömürüleri yapmak veya olmadık ithamlarda bulunmak yakışıksızdır. Kimse sizin kamp malzemelerinizin, bilgi edinme masraflarınızın, kişisel araç-gereç temininizin masraflarını karşılamaz. Size ait olan her şeyin masrafını siz karşılarsınız. Karşılayamayacak durumdaysanız çalışmaları kendiniz yaparsınız. Başkaları sizin ekonomik durumunuzun sorumlusu değildir. 

 

Hazırlıkçılık nasıl olur?

İster evinizde, ister kırsalda veya ister acil durumlar için hazırlanırsınız. Nerede nasıl hazırlanacağınız size kalmıştır. Bu konuda kimse size akıl vermez. Sadece Tarık Yıldızı gibi yıkıcı faktör söz konusuysa size bütün binaların yıkılabileceğini ve bu yüzden de belirli bir yere yerleşmenin uygun olmayacağı söylenir. Ancak ne yapacağınız size kalmıştır. Sizin adınıza başkasının karar almasını beklememelisiniz. Hele ki "evimi, arabamı satayım mı", "köyüme yerleşeyim mi", "kırsala gideyim mi" tarzı sorular yanlıştır. Tarık Yıldızı'nın geliş sürecine hazırlanıyorsanız ve günü geldiğinde kırsala gitme gibi bir düşünceniz varsa kendiniz için kamp malzemeleri almalısınız. Kırsalda bir süre zaman geçirecekseniz temel ihtiyaçlarınızdan birisi olan "barınma ve uyku" ihtiyacınızı gidermek için çadır, uyku tulumu, battaniye gibi temel malzemeler gerekir. Başkaları size kendi malzemelerini vermez. Aldığınız kamp malzemeleri size aittir, başkalarına bir şey vermeyeceksiniz. O yüzden de başkalarının kamp malzemelerini de siz kullanamazsınız.

Obalar

Oba yapısı tesis değildir, organizasyondur. Yani birbirine güvenebilecek türden insanları günü geldiğinde bir araya getirebilecek bir planlamadır. Her katılımcı kendi kamp malzemelerini kendisi kamp kurulacak yere götürür. Kimse bir başkasının malzemelerini kullanamaz. Bu kamp alanları birer tesis olsaydı bugün en azından birkaçyüzbin dolar istenirdi. Sığınak yapan bazı kişiler vardır. Onlar da birkaç yüzbin dolar istiyorlar. Oba yapısı ile tesisin farkını idrak etmiş olmalısınız. Oba alanları ve güvenli alanlar yerleşim amacıyla belirlenmemiştir. Zorlu zamanları göçer ya da yarı göçer geçirmek üzere belirlenmiştir. Oba alanları afet acil durum kamp alanları olarak belirlenmiştir. Kamp alanında da kamp malzemeleri kullanılır. Bunun için de kamp malzemeleri edinmeniz gerekmektedir. "Ben dışarıda da yatarım" diyorsanız onu siz bilirsiniz. Ancak başkalarından malzemelerini paylaşmasını bekleyemezsiniz.

Dikkat Edin

Son zamanlarda obalarda kaydı olmayan insanlar internette sanki kayıtları varmış gibi paylaşımlar yapıyorlar. Obalara katılanların obalarla ve yayınlarla ilgili herhangi bir şeyi internet üzerinden veya güncel yaşamada başkalarıyla paylaşmaları yasaktır. Biz internet üzerinde obalarımızı ve yayınlarımızı tartışma veya paylaşım konusu yaptırmıyoruz. Art niyetli insanların çok olduğu bir dünyada elinizdekilere sahip çıkamıyorsanız zaten sizde geleceğe dair hiç ışık yok demektir. Obalarla ve yayınlarımızla ilgili herhangi bir paylaşım ve tartışma grubu veya sayfası yoktur. Sadece bazı tanıtım sayfaları vardır ki onlar da geneldir. Birileri sizi "obalarla veya yayınlarla ilgili grubumuza gelin" diye çağırıyorsa itibar etmeyin. Yalancılar ve ikiyüzlüler arttı. Biz obalara katılanların oba alanlarına geçmeden önce birbirleriyle iletişim kurmalarını uygun görmüyoruz. Daha önce denedik ve insanlar kavga ettiler. İletişim ve tartışma kültürü maalesef yok pek çok insanda.. Durduk yere birbirlerinin sinirini bozmalarına da gerek yok. Ayrıca birbirinden alakasız mesleklerden olan insanlar zaten birbirlerinin yaşamlarına uyum sağlayamazlar. Ancak günü geldiğinde obalar kurulduğunda birbirlerine zorunlu olarak katlanacaklardır. 

Neden karşılık bekliyorsunuz?

Bizden yayın edinmek isteyenlerden veya obalara katılmak isteyenlerden toplu kitap alımı veya malzeme teminine destek istiyoruz. Biz çalışmalarımızı yaparken emek, zaman ve para harcıyoruz. Sürekli sorulan ve klasikleşen sorular var. "Madem ki dünyanın sonu geliyor, istediğiniz şeyleri ne yapacaksınız?" bunlardan birisi. Yaklaşmakta olan Kıyamet değildir. Kıyamet öncesi yaşanacak olan İlahi Büyük Yıkım sürecidir. Kıyamet'in kopmasına muhtemelen 45-50 yıl kadar vardır. "Ümmetimin ömrü 15. asra pek kalmaz" şeklindeki Hadisten bunu anlıyoruz. Ancak Hadislerde geçen Ahir Zaman alametlerinin büyükleri henüz meydana gelmedi. Biz bunları ısrarla anlatmamıza rağmen insanlar ısrarla anlamamakta diretiyor. Kendi kafalarından uydurdukları şeylerle bize yaklaşıyorlar. Biz de İlahi Büyük Yıkım süreci için hazırlanıyoruz. Bu süreci mümkün olacak en az zararla atlatmak istiyoruz. Dolayısıyla da bu süreçte ihtiyacımız olacak çeşitli malzemeleri edinmeye çalışıyoruz. Bizden bir şey edinmek veya bizim obalarımıza katılmak zorunda değilsiniz. Kendi başınıza da istediğinizi yapabilirsiniz. Ancak bize gelip saçma ve garip sorular yöneltmeyin. Hadisler Ahir Zamana yönelik bir çok tedbir tavsiyesi ile doludur. Hal böyleyken "madem Kıyamet kopacak, bırakalım her şeyi" diyemezdik. Zaten Kıyamet'in geldiğine inansaydık bunca çalışmayı yapmazdık. Kıyamet'in kopuşunu yan gelip yatarak beklerdik.

 

Yaşadıklarımızdan görebildiğimiz

 

30 yıldır bu milletin en azından belirli bir kesimine hitap edebilir miyim, gerçek bir birlik sağlayabilir miyim, zor zamanlarda bir arada olabileceğimiz insanlarla işbirliği yapabilir miyim diye çok gayret sarf ettim. Elimden gelenin de fazlasını yaptım. Ancak insanların çoğu gerçekten artık saldırgan, iftiracı, ruh emici, yok edici zihniyette.. Her şeyle alay eden bir sürü geri zekalı ve ahmak var. Böyle bir milletin zaten ömrü de uzun değildir. Zira tarih boyunca böyle laçkalaşmış milletler hep tükenip yok olmuşlardır. Nice güçlere erişmiş olsalar da bir anda silinip gittiler. Onlar ellerindeki gücü sınırsız zannettiler. 

Kahvehanede boş boş oturan, evinde canı sıkılan, kendini öne çıkartacağım diye halt edeceğini şaşıran nice insan kırıp dökmeyi, gelişmeyi baltalamayı, doğru bilgilerin yayılmasını engellemeyi marifet biliyor. Hiç okumayan, kendini geliştirmeyen, ahmak bu tip insanlar zaten toplumun uçuruma sürüklenmesinin de temel nedenidir.

Şu ülkede belki de var olan tek bir bilge insan var ve siz onun güzel çalışmalarını baltaladınız. Halbuki birlik olabilseydik o kadar güzel işler başarabilirdik ki.. Kenardan veya dışarıdan izlemenin hiçbir şeye çare olmadığını anlayacaksınız, hem de acı şekilde. Şu yüzyılda belki bir tane bilge insan geldi o da sizin milletiniz içine geldi ama siz ne yaptınız? Onu kötülediniz, aşağıladınız, ötelediniz, ona sahip çıkmadınız. Sonucun ne olacağını sanıyordunuz? Ülke nüfusu hızla azalıyor ve kalanlar da hastalıklarla boğuşuyor. Kendinize gelmezseniz kendi sonunuzu getireceksiniz. Sizin sıradanlaştırmaya çalıştığınız insan acaba sizin bayağı düşünce kalıplarınıza sığıyor mu? Kaybeden siz olacaksınız..

Bilgelik soy ile, akıl ile, ilim ile, cesaret ile, değerlerini bilme ve onlara sahip çıkma ile olur. Bazıları takva için İslam'da söylenen sözleri ele alıp yorum yapıyor "soy, nesep önemli değildir" diyor. Takva; kul ile Allah arasındaki bağdır, dünya işleri ile alakalı değildir. Takvada samimiyet, iyi niyet, akıl, gayret önemlidir. Allah insanları manevi hasletlerine göre değerlendirirken görünümlerine, gösterişlerine, soylarına bakıp karar vermez. Ancak Allah için dahi dünya işlerinde soy ve nesep çok önemlidir. Hzi.Muhammed (ASM) hem Hz.İbrahim'in (as) ve hem de Hz.Zülkarneyn Oğuz Kağan'ın (as) torunudur. Hz.İbrahim (as) Akad Türk'üdür. Oğuz Kağan ise Sal-ur Türk'üdür. Yahudilerin peygamberlerinin soyu da tek çizgiden gider. Allah bazı sülalelere ve soylara yetki vermiştir. Türkler buna "Kut Alma" der. Kut Alma işi Kağanlara ve Hanlara özgüdür. Tarih ve derin tasavvuf bilmeyen cahiller boş boş konuşuyorlar.

Sokaktaki insanlara değerlerini bir sorun bakalım kaçı gerçek değerlerimizi biliyor? Din ile ilgili basit birkaç soru sorun, onları kaç kişi biliyor? Münafıklığın alametlerini ve onları samimi Müslümandan nasıl ayırt edeceğini kaç kişi biliyor? Kaç kişi feraset ve basiret sahibi? Çoğu gösteriş yapıyor ve içi boş hayatlar yaşıyor. Münafık Siyonist Yahudilerin arkasında kuyruk olmuş gidiyorlar. Onlara sorarsanız en akıllı ve en imanlı da onlar..
 

bottom of page