Gerçekleri görmezden gel, milletin sorunlarına yabancı kal, kendine göre tatlı hayat kur; sonra da millete ayar çekeceğim diye uğraş. Müslümanların içinde öyle tayfalar oldu ki; dini kafalarına göre tahrif edip cihadı ve mücadeleyi insanların kafasından silip yumuşak yaşama iten bir zihniyet kurdular. Sonunda o tayfalara ne oldu? Diğer toplumların işgaline uğradılar ve onlara karşı soykırım uygulandı. Onlara akıl verenlere ne oldu? Keyiflerine bakıyorlar. Aslında dost görünen düşmanlar onlardı ve amaçlarına ulaştılar.
Hadisleri reddedene, Hadis ravilerini aşağılayanlara, Kuran ayetlerini kendi çıkarlarına göre tefsir edenlere, Müslümanları kullanan kripto Yahudilere, insanları dinden soğutanlara karşı hiçbir tepki yok ama doğruları kaynaklarıyla anlatanlara tepki çok. İnsanlarımızın ne kadar Müslüman olabildiğini sorgulaması gerekiyor. İnsan olma ve Türk olma faslına hiç girmiyorum. Bunlardan sınıfta kalındı. Son elimizde kalan dersimiz İslamiyet idi, ondan da çakıyoruz.
Üniversite bitirmek ve diploma sahibi olmak bu millete hiç yaramadı. Ne dinde, ne milli duygularda, ne insanlıkta samimiyet kalmadı. Düşmanını alıp bağrına basan, dostuna hakaret edip kendinden uzaklaştıran, gerçek alimini görmezden gelip ona nefret duyguları besleyen bir milletin son hesabı Allah iledir ve o hesap ta çok yakındır.
İşine gelmeyen şeye inanmayan millet gidip sözde Rus bilim insanlarına, Amerikalı bilim insanlarına, Çinli bilim insanlarına bel bağlıyorlar. Hadislerde anlatılan "insanlığın ömrü" konusuna da inanmayan kişiler yıldız falcılarının / astrologların ve müneccimlerin atıp tutmalarına inanıyorlar.
İslami ilimlerde kendi başıma 45 yıldır eğitim görüyorum. Okuduğum kitap sayısı 35000'i aştı. Biyoloji, Tarih ve Türkoloji alanlarında 35000'den fazla kitap okudum ve akademik unvan sahibi de oldum. Ama bu ülkenin hiçbir şeyine sahip olmadım. Yarım asırdır gerek devlet ve gerekse millet taraflarından engellemeden başka bir şey görmedim. Ona rağmen kapıları kapatmadım. Çünkü ben atalarımdan öyle görmedim. Millet, devlet, din, ülke, değerler dediğin zaman bizde baştacıdır. Ama siyasetten ve çıkar amaçlı dini örgütlerin dışında olmak üzere..
Milletimiz kendisine çok yazık ediyor. Saçma sapan tiplere inanıyor ve bel bağlıyor. Elin Rusuna inanıyor da bizim anlattıklarımızı dinlemiyor. İnsanımıza alim değil gösterişçi lazım. Eviyle, arabasıyla, parasıyla, kadınlarla eğlenmesiyle, cep telefonuyla, vs.. İnternette ve gerçek yaşamda gösterişi yapan insanların arkasına takılıyorlar. Fikri olarak binlerce parçaya ayrılmış milleti yutmak ta çok kolaydır.
Benim binlerce yıllık soyğacım bellidir, nereden geldiğim bellidir, kim olduğum bellidir. Bunları öğrenmenin bir tatlı ve bir de acı yolu var. 30 yıldır tatlı yolu anlattım. 24 Haziran'dan sonra ayağımı çektiğimde acı yolunu da görürler. Ama yine bir şey anlamayacaklar. Görmek istemeyen kadar kör olanı yoktur. Herkes hak ettiğini bulur ve biz de bundan böyle aklı başında olan kesim hariç kimseye acımayacağız. Bunlar işin manevi kısmıdır. Maddi bedelini de Küreselciler ödetecek. Her insana uğrayacak Küreselci belaları var. O gün geldiğinde kimse kimseyi göremeyecek. Siz Müslüman ve Türk olmadığınızı söylediğiniz ve bunlara inandığınız için Küreselciler sizi daha kolay ezip geçecek. Siz kim olduğunuzu unutsanız da onlar sizi unutmazlar. Sadece siz direncinizi kırmış ve onlara teslim olmuş olursunuz.
Cehaletin ve ahmaklığın, okumuş insan çokluğuna karşın, devasa boyutlara çıktığı başka bir devir olmuş mudur acaba?
Kimse yanlış anlamasın. İfadelerim tehdit filan değildir. Manevi gidişatı anlattım. Biz kimseyi tehdit etmeyiz. Tehdit etmek zayıfların hasletidir.
Comentários