top of page
Yazarın fotoğrafıBAT-BulentTurgut

Konuları doğru anlayın

Türk Tarihi Osmanlı ve Selçuklu'dan ibaret değildir. Aslında bu iki devlet yapısı Türklükten oldukça kopuktur. Türk Tarihi, bundan 1000 yıl öncesinin de öncesindeki tarihtir. Osmanlı ile Selçuklu dili ve kültürü Arap ve Farisi karışımıdır. Din elbette ki önemlidir ancak din adı altında bir milletin tarihini, kültürünü, dilini, medeniyetini, ülkülerini, ortak aklını ortadan kaldırmaya çalışanlar varsa onların dinle değil, o milleti ortadan kaldırmakla ilgisi vardır. Bir ulu ağaç üstünde bin tane canlı yaşar bir şey olmaz da içine giren tek bir kurtçuk belirli bir sürede ağacı yer kurutur.


Genel bir kanı olarak "din potası altında bütün inananların aynı şekle girmesi" gibi bir düşünce tarzı vardır. Hıristiyanlaşan toplumlarda da aynı fikirler olgunlaştı. Sonunda kilise merkezleri tarafından güdülen ama dinin doğru ahkamının insanlara öğretilmediği din anlayışları, bölünmeler, iç ve dış kavgalar, ahlaki yozlaşmalar başladı. Aynı şey İslam inancı içindeki Müslüman toplumlarda da gelişti. "Tanrı'nın / Allah'ın istediği böyle" dedikleri halde ne İncil'de, ne Tevrat'ta, ne Zebur'da, ne de Kuran'da olmayan şeyleri insanlara dayattılar. Samimi ve gerçek Müslümanlık yerine herkesin ve özellikle de Siyasal İslamcıların kendi kafalarına göre oluşturdukların dinler meydana çıktı. Geldiğimiz noktada dünya İslamilik sıralamalarında en sonlardayız ve birçok insan artık dinsiz olduğunu, birçok insan batıl fırkalar içinde olduğunu, birçok insan ise bilgisiz olduğunu açıkça ifade ediyor. Sokak röportajlarına bakarsanız neyin ne olduğu gayet açıktır. Demek ki dinden olması gerektiği gibi istifade edilememiş ve din insanları birleştirememiş. Üstelik onca rahatlık olmasına karşın. İnsanlar kendi kafalarından uydurdukları fikirlere bağlanıyorlar, Allah'ın emirlerine ve kurallarına değil.


Bizim üslubumuz ayırıcı üslup değildir, milletini düşünmektir ve sevmektir. İslam'ın hiçbir öğretisinde millet olgusundan vazgeçmeyi emretmez. Asıl sizin gibi düşünenler Allah huzurunda ağır vebal ödeyecekler. Din adı altında koca bir milletin yok oluşuna adeta zemin hazırlamanın neresi din ile uyuşuyor? Allah Kuran'da demiyor mu "Biz insanları kavimler halinde yarattık, sonra birbirlerini tanısınlar diye salıverdik" diye? Takva ve samimiyet konusu Allah ile kul arasındadır, ona kimse karışamaz. Ancak takvayı bahane ederek "millet fikri kalksın, din çatısı altında birleşelim ve tek millet olalım" düşüncesi saçmalıktan ibarettir. Resulallah (ASM) dahi Arapların Sami kökünden gelenlerle fazla oturup kalkmamıştır. Ramazan itikafının 15 gününü Türk çadırında geçirirdi. Türk kökenli Süreyç kabilesi İslam öncesi de sonrası da Kabe'nin bakımı ile ilgilendi. Onca kabile varken Medine'de Resulallah'ı (ASM) Evs ve Hazreç kabileleri karşıladı. Neden? Çünkü Resulallah'ın (ASM) kavmi Kanturaoğulları Kureyş ile Evs ve Hazreç kabileleri Akad Türküdür ve selamlaşmaları bile farklıdır.


"Türklerin hepsi Şaman'dı" demek tarih bilmemektir. Türklerin 15000 yıl önce bile tapınaklarında Kabe'ye bakan mihrap alanı bulunuyordu. Şaman olanlar "uzak Türkler" denilen topluluklardır. Merkezi Türkler Tengri inançlıdır yani tek Tanrı'ya inanır.

Millet sevgimizi ve atalarıma bağlılığı kimse sorgulayamaz. Bu hakkı da kimseye vermem. Siz kendinize göre bir din anlayışı benimsemiş olabilirsiniz. Biz ona da saygı gösteririz. Ama bizim değerlerimize olduk olmadık laflar edildiğinde ve milli değerlerimiz yok edilmek istendiğinde elbette ki söyleyecek birkaç sözümüz vardır.


Vahhabi Araplarla mı, hala maymuna taparlığın izlerini gösteren Endonezyalılarla mı, din hakkında doğru düzgün bir şey bilmeyen Şia ile mi din kardeşliği göstereceğiz? Hiçbiri bizi sevmez ve istemez. Dini bir millet yüklenir ve diğerlerini de o millet korur. Şu anda din korumasız kalmıştır. Medine'nin ve Mekke'nin hali de ortadadır.


İslam'ın öğretileri ve kuralları olur; kültürü, medeniyeti, örfü, adeti olmaz.. Bu tür şeyler milletlere aittir. Dinlerin kültüründen, medeniyetinden, örfünden, adetinden bahsederseniz art niyetli insanlar bidat sokmaya başlar ve herkesin din anlayışı farklı olur. İslam Tarihinin hiçbir evresinde milliyetçilik kaybolmadı. Arap milliyetçiliği Abbasiler ve Emeviler döneminde had safhadaydı. Sonra Farisiler yani Şia da katıldı. Siyasal İslam oluştu. Şia ve Sünni diye Müslümanlar ikiye bölündü. Onun ardından Türklerin İtikadı Maturidiliğe saldırılar başladı. Hoca Ahmet Yesevi unutturuldu. Abbasiler döneminde din neredeyse yok olacaktı. Selçuklu gelip bayrağı devraldı. Ardından binlerce fikri ve itikadi ayrılık türedi. Şimdi zaten isteseniz de bunca insanı "ümmet" çatısı altında birleştiremezsiniz. Siyonistler yapar böyle bir şey, onlar da kendi kontrolünde olsun diye..


Biz ayrımcılık yapmıyoruz. Kürtleri, Lazları veya başkalarını kötülediğimiz mi var? Bizim değerlerimize saygılı olan herkese biz de saygılıyız. Asıl ayrımcılığı Türklerden Türklük bilincini silmeye ve Türkleri ötekileştirmeye çalışanlar yapıyor. Çünkü insanlığın ve İslam'ın tek kalesi Türklerdir. Türkleri sindirirseniz ortada din diye bir şey kalmayacaktır. Kimi ayetleri değiştirecek, kimi hadisleri yok sayacak, kimi kendi kafasına göre uyduracak.. Böylece yavaş yavaş "tek dünya dini" için zemin hazır olacak.


Bilmediğiniz şeyleri önce öğrenin.


Hz.Muhammed'i (ASM) İslam dünyasının yetim bıraktığı (O'nu, O'nu Sünnetullahını, O'nun Hadislerini inkar etme) bir zamanda biz O'na "O bizim kanımızdandır, O bizim canımızdır, O olmasa da biz varız ve O'nun davasının da savunucuyuz" dedik. Bakmayın İslam coğrafyasındaki türlü şarlatanlara.. İnsanların önünde Siyonizm'in düşmanı gibi hareket ederler arkada sarmaş dolaş gezerler. Şiası da böyle, Sünnisi de böyle.. Biz Ehl-i Sünnetiz. Ne Şiayı ve ne de Sünniliği tanırız. Bunlar Siyasal İslam'ın oyunları. Biz itikadi Ehl-i Sünnet anlayışındayız. Bunları yaparken bile atalarımızın bakış açısıyla bakıyoruz. Eğer ki Müslümanların haline bakacak olsak bin sene geçse İslam'a girmeyi istemezdik. Batıdan gelen "İslam güneşi batıdan doğuyor" haberlerini de Pentagon ve CIA servis ettiriyor. Müslümanlar "bizim işimiz bitti, Allah artık batılı Müslümanlara destek veriyor" kafası oluşturulmaya çalışılıyor.


Millet kavramının ve ulus devlet kavramının ortadan kaldırılması projesi 250 yıllık İllüminati kuruluş doktrinidir. Belgeleriyle o doktrinleri gösterdim. Bugün din alet edilerek Türklerin milli bilinci silinmeye çalışılıyor. Millet bilinci bir kere silinirse bir daha yerine getiremezsiniz. O milleti artık her önüne gelen art niyetli kişi rahat kullanır.


Din ve inanç konularında kavmiyetçilik olmayabilir ancak devlet ve töre açılarından her millet kendinden sorumludur. Dünyada hiçbir zaman "din milleti" diye bir şey olmadı ve olamaz. Biz bu fikirleri bir kenara bıraksak bile insanlar birbirine girecektir. Çıkarlar ve art niyetli yaklaşımlar en fazla Müslümanlarda.. Adam sözde Müslüman ama Siyonistlerin ve İllüminati'nin dünyasında yaşıyor. Hiç te "neden böyle" diye düşünmüyor. Ondan sonra da dünyadaki gelişmelere yabancı kalıyor. Hal böyle olunca da bin senelik düşmanlarını dost gibi görmeye başlıyor.


İslam Birliği, Türk Birliği, Turan Birliği gibi birlikler zaten büyük ve kadim soyların liderliğiyle kurulur. Bugünkü devletlerin ve milletlerin zihniyetiyle kurulamaz. Kurulsa da 3 adımdan öteye gidemez. Çünkü iyi niyetli insanlar ve hatta kelleyi koltuğun altına alacak insanlar bulabilmeniz lazım. O da maalesef yok. Para neredeyse oraya gidiyorlar.



"Müminler ancak kardeştirler, öyleyse iki kardeşinizin arasını düzeltin, Allah'a itaatsizlikten sakının ki rahmetine mazhar olasınız." (Hucurât: 49/10).


İlgili âyetlerin tamamına bakıldığında müminler hem bütün insanlıktan hem de iman kardeşlerinden sorumludurlar; dünyada haksızlığın engellenmesine (Âl-i İmrân 3/108), din ve vicdan özgürlüğü başta olmak üzere temel hak ve hürriyetlerin uygulanmasına katkıda bulunmak (Nisâ 4/75; Hac 22/40), ülkede ise bunlara ek olarak mümin kardeşler arasındaki anlaşmazlıkları adaletle çözüme kavuşturmak ve haksızlıkta ısrar edenlere karşı haklının yanında yer almakla yükümlüdürler. Mealini başa aldığım ayet ikinci yükümlülüğe, bunun dayanağı olan kardeşliğin altını çizerek dikkat çekmektedir.


Bu ayette "milletinizi sevmeyin", "milliyetçi olmayın", "milliyetçilik haramdır" şeklinde ifadeler yoktur.


Kavmiyetçilik haramdır (hadisler)


Başlığı yazıyı aldığım yer atmış. Önce hadislere bir bakalım, sonra izah edelim:


"Irkçılığa (asabiyyeye) çağıran Bizden değildir; ırkçılık için savaşan Bizden değildir; ırkçılık üzere, asabiyye uğruna ölen Bizden değildir." (Müslim, İmâre 53, 57, hadis no: 1850; Ebû Dâvud, Edeb 121; İbn Mâce, Fiten 7, hadis no: 3948; Nesâî, Tahrim 27, 28)


"Asabiyet (kavmiyetçilik) dâvâsına kalkan, onu yaymaya çalışan, bu dâvâ yolunda mücâdeleye girişen Bizden değildir." (Ebû Dâvud, Edeb 112)


"Kim kâfir olan dokuz atasını onlarla izzet ve şeref kazanmak düşüncesiyle sayarsa, cehennemde onların onuncusu olur." (Ahmed bin Hanbel, 5/128)


"Bir kısım insanlar vardır ki, cehennem kömüründen başka bir şey olmayan adamlarla iftihar ederler, övünürler. İşte bunlar ya bu övünmeden vazgeçerler, ya da Allah nezdinde, pisliği burunlarıyla yuvarlayan pislik böceklerinden daha değersiz olurlar." (Ahmed bin Hanbel, 2/524; Ebû Dâvud, Edeb 111)


"Kim hevâsına uyarak bâtıl yolda cenkeder, kavmiyetçiliğe (asabiyet) çağrıda bulunur veya kavmiyetçiliğin sevkiyle öfke ve tehevvüre kapılırsa, câhiliyye ölümü üzere (kâfir olarak) ölür." (İbn Mâce, Fiten 7)


Açıklama:


Öncelikle "asabiyet" ne demek ona bir bakalım. Buradaki tanımlamaları da başka yerden aldım.


Asabiyetin Genel Tanımı


Arapçada asabiyet, insanlar arasındaki grup davranışları anlamına gelir. Asabiyet, insanların ortak bir hedefe odaklanarak farklı roller ve sorumluluklar oluşturmalarını içerir. Asabiyet, insanların çıkarlarını koruma ve güvenliklerini sağlama arzusuyla ortaya çıkan bir fenomen olarak değerlendirilir. Asabiyet, insanların kendilerini bir arada tutmak için işbirliği ve güven oluşturmaya çalışmalarının göstergesidir. Asabiyet, insanlar arasındaki ilişkileri kolaylaştırmaya yardımcı olur ve insanların özgürce hareket etmesini sağlar.


Asabiyetin Fonksiyonları


Asabiyet, insanlar arasındaki ilişkileri kolaylaştırmaya yardımcı olan bir sosyal fenomen olarak değerlendirilir. Asabiyet, insanların birlikte hareket etmesini, ortak hedefleri paylaşmasını ve güven arttırmasını sağlar. Asabiyet, insanlar arasındaki iletişimi ve işbirliğini kolaylaştırır. Asabiyet, insanların birlikte çalışmalarına ve kaynakların paylaşılmasına katkıda bulunur. Asabiyet, insanların kendilerini güvende hissetmelerine ve ortak bir amaç uğruna çalışmalarına yardımcı olur.


Asabiyetin Önemi


Asabiyet, insanlar arasındaki ilişkileri kolaylaştırdığından, toplum için hayati önem taşır. Asabiyet, insanların kendi kültürlerini özgürce yaşamalarına ve paylaşmalarına izin verir. Asabiyet, insanların kendilerini güvende hissetmesine ve karşılıklı olarak birbirlerine yardımcı olmalarına izin verir. Asabiyet, insanların bir araya gelmelerine ve ortak amaçları paylaşmalarına yardımcı olur. Asabiyet, insanların özgürlük ve huzur arayışını destekler. Asabiyet, insanların birlikte hareket etmesini, ortak hedefleri paylaşmasını ve güven arttırmasını sağlar. Asabiyet, toplumların gelişmesine ve kalkınmasına katkıda bulunur.


İlave


Arapça asabiyet kelimesi Türkçeye kardeşlik, arkadaşlık, yakınlık anlamına gelir. Asabiyet, herhangi bir topluluğu bir arada tutan, ortak bir amaca yönelik olarak bir araya gelmeyi sağlayan etkili bir güçtür. Asabiyet, özellikle kabileler arasındaki ilişkileri güçlendirmek için kullanılmıştır. Asabiyet, arkadaşlıktan çok daha derin bir anlam ifade eder. Asabiyet, karşılıklı tavizleri, güveni ve dayanıklılığı içerir ve birlikte hareket etmeyi teşvik eder. Asabiyet, insanların birbirleriyle paylaştığı ortak bir tutum ve düşünceleri aracılığıyla kurulan ilişkilerin yanı sıra, çoğu zaman aileler arasındaki ilişkileri de kapsar. Asabiyet, gruplar arasındaki ilişkilerde daha güçlü bir bağ oluşturur ve gruplarda bir araya gelmeyi sağlar. Asabiyet, insanların bir arada kalmalarını sağlamada önemli bir rol oynar ve toplumu bütünleyen bir unsur olarak değerlendirilir.


Açıklama


Gördüğünüz gibi; bir takım insanlar neyin ne olduğunu ve hangi kelimeden neyin kast edildiğini anlamadan yorum ve tefsir yapıyor.


Asabiyye veya asabiyet; toplum içerisindeki birlik olunması ve dahi diğer Müslümanların yok sayılması hususunu içerir.


Arapların Türklere "Mevali" diyerek hakaret etmelerini ve Türkleri Müslüman saymadıklarını önümüze koyalım. Şia da Türkleri aşağılamak için elinden geleni yapmıştır. Bunlardan en bariz örneği; Bahaeddin Beled'in Türkçe'nin Farisice'den daha aşağı bir dil olduğunu iddiası ile başlar, oğlu Mevlana'nın Anadolu'da Türk düşmanlığı ile devam eder. Hoca Nasreddin Ahi Evran'ı öldürtmeye kalkmış ve hatta Nasreddin ismindeki bir devlet görevlisini öldürtmenin baş şüphelisi olmuştur. Moğollarla anlaşarak Selçukluların ortadan kaldırılması üzerine çalışmıştır.


Asabiyye "kavmiyetçilik" demek değildir. İnsanlar eskiden belirli topluluklar halinde yaşarlardı ve dışarından kimseyi de aralarına almazlardı. Bu insanlar kendilerinden olmayanlara kötü gözle bakarlardı ve hatta onlara eziyet ederlerdi. Savaşlarda ve toplumsal dirlik içerisinde engelleyici olurlardı.


Sözde günümüz Müslümanları kelimelerle oynayarak farklı anlamlar yüklemeye çalışıyorlar. "Asabiyet" kelimesine "ırkçılık" ve "kavmiyetçilik" diyorlar. Halbuki Hadislerde kast edilen şey Müslümanların bölünmesine dair hareketlerdir. Bu bölünmeyi meydana getiren Türkler de değildir. Araplar, Kürtler, Farisiler ve diğer Müslüman toplumlar rahatça kendi milletlerinin isimlerini söylerken Türkler söylemesin istiyorlar. Türk milleti ve Türklük kavramlarını silerek bunu yapmaya da çalışıyorlar. Yapanlar kim? Yeni Dünya Düzeni projesi çerçevesinde İllüminati'ye ve Siyonistlere hizmet edenler. Dini kullanıyorlar ama anlattıklarının dinle alakası yok. Türkler hiçbir zaman kafatası ırkçılığı yapmamıştır. Aksi söz konusu olsaydı bugün dünyada sadece Türkler yaşıyor olurdu. İslamiyet'in Halifeler devrinden başlayan Türkistan işgalleri sırasında Arapların Türklere uyguladığı yöntemlerin de dinle hiçbir alakası yoktur:


  • Her eve birer asker verip ona bakmalarını istemeleri.

  • Erkeklerin penislerine bakmak istemeleri (sünnet olmuş mu diye).

  • İşgallerde yüzbinlerce insanı telef etmeleri.

  • Ağır vergi yüküyle Türkleri perişan etmeleri.

  • Ailelerin kontrolü için askerlerin görevlendirilmesi.


Çinliler diyor ki "Türkleri yok edeceğiz" ve "Kuran'ı Çin Komünist Partisi çıkarlarına göre yeniden yazacağız". Siyonist Evanjelik Müslümanlar diyor ki "Kuran'a ve dine mevcut koşullara göre yeniden ayar çekilmesi gerekiyor". Vahhabi Araplar da Çinlilerin ve Siyonist Müslümanları destekliyor. Farisiler desen zaten Siyonistlerin kucağında..


Osmanlı Padişahı "İslam Halifesi" makamında olan kişi vasfıyla Müslüman dünyasına Çanakkale Savaşı'na katılma çağrısı yaptı. Gele gele Türk ve İslam coğrafyasındaki Türkler geldi. Filistin'den, Mısır'dan, Irak'tan, Suriye'den, Arabistan'dan, Libya'dan, Tunus'tan, Kuzey Hindistan'dan, Kırgızistan'dan, Kazakistan'dan, Kırım'dan, Kafkaslardan Türkler geldi ve savaştı. Balkan Savaşları öncesi Anadolu nüfusu 26 milyon idi, Kurtuluş Savaşı bittiğinde nüfus 13 milyona düşmüştü. Cephelerde Türklere en büyük darbeleri de Araplar vurdu.


Onca ihanet ve kötülük varken Türklerin diğer Müslümanlara sevgi beslemesini kimse bekleyemez.


Günümüzde ise; İllüminati'nin baş piyonu Klaus Schwab "Önümüzdeki yıllarda Türkiye'ye 40 milyondan, Avrupa'ya 120 milyondan fazla göçmen gidecek" demişti. Günümüzde Asya'dan, Ön Asya'dan ve Afrika'dan milyonlarca insan geliyor. Bizim ülkemize yerleşiyorlar ve vatandaş oluyorlar. Atalarımızın kanlarıyla aldığı topraklar sessiz işgale uğruyor. Millete de "Müslüman kardeşlerimiz zor şartlardan kurtarılıyor" propagandası yapılıyor.


Şu da acı gerçektir ki; maalesef Türklerin % 98'i Türk olduğunu söylemiyor ve Türklük duygusu beslemiyor. Bırakın ırkçılık yapmayı; milletimiz kimlik sorunları da yaşıyor. İnsanımızın yarısı batılılaşmaya ve diğer yarısı da Vahhabi Araplaşmaya çalışıyor.


"Türklük kaderimdir, din seçimim" diye Hoca Ahmet Yesevi'nin öğretileri ve Türklerin itikadı Maturidiyye unutturuldu. Çoğu insanın itikattan haberi bile yok. Müslümanlığına toz kondurmayan niceleri bir ayet okumasını ve Besmele çekmesini bile bilmiyor. Kime ne anlatacaksınız ki? Biz de böyle kendi kendimize söylenip duruyoruz.


Türkler olarak biz diğer Müslüman milletlere her zaman yakınlık gösterdik. Ancak bütün İslam coğrafyasının ülkemize yığılmasına da razı değiliz. Üstelik bütün bunların kime ve neye hizmet ettiğini insanlar bilmiyorlar.


Biz, bu zamanda milletimizin ve kendi insanlarımızın maddi ve manevi zarar görmesinden endişe ediyoruz. Zira kafirler her yere girdiler ve münafıklar da kendilerini gizlediler. İllüminati, Küreselciler, Siyonistler kendi davaları için uğraş veriyorlar. Müslümanlar ise milyon parçaya bölündüler. Kafası karışık ve imanı çoktan bedeni terk etmiş yığınlar var. Tarihin hiçbir döneminde "İslam Milleti" diye bir şey olmadı. Zira her milletin insanı kendi milletini bilir ve tanır, başka milletlerin güçlü olmasını da istemez. Doğu Türkistan, Türkmeneli, Batı Trakya, Bulgaristan, Kafkasya, Kıbrıs ve daha nice yerdeki Müslüman Türkler hiçbir Müslüman toplum tarafından desteklenmedi ve gözetilmedi. Hatta birçok Müslüman toplum Türk düşmanlığı üzerinden yürüdü ve Türk düşmanlarına destek verdi. Filistinliler Kıbrıs Rumlarına, Irak Yahudi Kürtlerine ve Ermenilere açıktan destek verdiler. Müslüman toplumlar bile Türklere düşmanlık ediyor. Biz onlara nasıl güvenelim de kardeşlik gösterelim? Utanmadan ve sıkılmadan ülkemize milyonlarcası geliyor ve sessiz bir işgale araç oluyor. Bunun hiçbir mantıklı, vicdani, dini açıklaması yoktur. Kendi ülkemizi korumaktan aciz olmuşuz. Nedenleri de belli. Nüfustan 2019 öncesi ve sonrası kaydı düşenlerin sayısına bir bakın.. Küreselcilerin nüfus azaltma projesinde bile hedefte biz varız. İnsanlar sessizce ölüyorlar ve neden öldüklerini de bilmiyorlar. Din bütün bunları bize nasıl izah edebilir? Onca zulüm varken Allah'ın müdahale etmesi gerekmez miydi? İnsanı zorlayan o kadar çok konu var ki..


Mesele bizim ırkçılığımız, milliyetçiliğimiz, bodunculuğumuz, ulusçuluğumuz, kavmiyetçiliğimiz de değildir. Biz Allah yolunda bütün şahsi düşüncelerimizi de bir kenara bırakırız. Ancak "Müslüman" deyip te bağrımıza bastığımız insanların ve toplumların bizi ne kadar sevdikleri, bize ne kadar önem ve değer verdikleri, bize ne kadar kardeş gözüyle baktıklarıdır. Olanca dine ve vicdana ihanetlerine, milletimize düşmanlıklarına, kötülerle ve kafirlerle dostluklarına karşın biz onlara "Müslüman kardeşimiz" dersek biz de dine ihanet etmiş oluruz. Hele ki kripto Yahudilere ve Ermenilere "Müslüman" dersek dinden de çıkarız. Zira akla kara ayrılmıştır. Yılanları ve akrepleri alıp bağrımıza sokmamızı kimse bizden isteyemez. Daha iyisini becerebilen varsa buyursun yapsın, bize örnek olsun. Biz bütün değerlerimizi bir kenara atacağız ve sonra da "Müslüman" ile "kardeş" sıfatlarını kullandığımız toplumla bizi sırtımızdan hançerleyecekler.. Bu kaçıncı.. Yeter artık ama..


Okumalık:




32 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Uyarı

Bu websitedeki bilgiler eskimiştir ve güncelleme yapacak vaktimiz yoktur. Yine de bazı bilgilerden istifade edebileceğiniz görüşüyle açık...

Beğenmiyormuş bizi sivri

İnsanlara kendimizi beğendiremiyoruz. Hele bizi yeni tanıyıp araştırmaya başlayanlar hemen "yok senin cv'nde şunu gördüm, olmamış", "yok...

Evrensel yenilebilirlik testi nedir?

Vahşi doğada kaybolmak veya mahsur kalmak ciddi bir iştir ve kendinize hayatta kalmak için en iyi şansı vermek için sağlam kararlar...

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page