
Göktürk Alfabesi değil Kök-Türkçe Tamgaları. Kök-Türkçe'nin bizim belirlediğim tarihi süreç içerisinde kullanılmış 5 formu bulunuyor. Bunlar gelişim formları. Çince 5 ayrı yazım alfabesine sahip ve bunlardan iki tanesi direkt Kök-Türkçe Tamgalar iledir. Japoncanın 3 formu bulunur. Bunlardan bir tanesi direkt Kök-Türkçe Tamgalar iledir. Dİğer formlar da aslında Kök-Türkçe asıllı ama değiştirilmiştir. Runik Alfabelerin hepsi Türklere aittir. Batılılar Türkler ile kök bağları oluşmasın diye Avrupalılara "Runik" demiştir. Çivi Yazısı ve Hiyeroglif Yazı gibi değişik formlardaki alfabelerde de Kök-Türkçe Tamga izleri ve Türkçe sözcükler bellidir.
Osmanlı ve Selçuklu, hanedanlıkları bünyesinde Farsça kullanmayı marifet bildi. Bütün gün Farsça konuşup yazmıyorlardı elbette.. Ama Farsça kullanmak farklılık ve üstünlük ibaresi gibiydi. Fatih Sultan Mehmet 7-8 dil biliyordu. Batı dillerine de hakimdi. Kendisine "Doğu Roma İmparatoru" da derdi. Çok mükemmel bir asker ve mühendis idi.
Latin Alfabesinin gelişim sürecine bakarsanız.. Etrüsk Türkleri Güney Avrupa'da hükümranlık sürdü ancak Latinler onları katletti. Roma İmparatorluğu'nu kuranlar da Etrüsk Türkleri idi. Başıbozuk Latinler Etrüsk hakimiyetini kırdılar, ardından Avar, Macar, Bulgar gibi Türklerin kimliklerini de eritmek adına Hristiyanlığı ele aldılar. Vatikan'ı kurdular. Latin Alfabesi de Etrüsk Tamgalarının değiştirilmiş formudur. Tıpkı Yunan Algfabesi gibi.. Yani Latin Alfabesi 3 kere bozulmuş Kök-Türkçe Tamgalarının bir yorumudur. Kendi öz alfabemiz varken niye başka alfabelere ilgi duyduk? Milletimizin en kolay ve en hızlı vazgeçtiği şey; milli, manevi ve dini değerlerimiz. Bundan 1000-1500 yıl önce Tanrısal sözcük olarak kullanılan şeyler zamanla küfür ve hakaret için kullanılmış. Böyle çok sözcük kökü var.
Viking, Macar, Macar Sekel, Etrüsk, ABD'de bulunan bazı tamga yazıtları hep Kök-Türkçe Tamgaların formlarına aittir. Seslerden bile bunları rahatlıkla anlayabiliyorsunuz.
Karamanoğlu Mehmet Bey, belki binlerce yıl sonra ilk defa Türkçe'nin resmi ve tek dil olduğunu ilan etmekle çok isabetli bir karar vermiştir. Atatürk te T.C. Anayasası'na Türkçe'nin resmi dil olduğunu yazdırması çok yerinde oldu. Ancak daha sonraki yıllarda batılılaşma, bilim ve teknoloji, Vahhabileşme ise maalesef milletimizin selametine kullanılmadı, kötülüğüne kullanıldı. Değerlerimizden bizi uzaklaştırmaya başladılar. Ülkemizde çoğu insan birbiriyle anlaşamaz ve birbirinin ne söylediğini anlayamaz hale geldi.
Dil biliminden anlamayan insanlar maalesef kalkıp bu alanda paylaşımlar yapıyor. Çinlilerin, Amerikalıların, Avrupalıların, Rusların, Arapların, Farisilerin, Ermenilerin uydurduğu şeyleri getirip insanlara empoze etmeye çalışıyorlar. Önce tarihi doğru ve düzgün anlayacaksın, sonra yazı yazacaksın. Sağdan soldan derleme bilgi ile tarih yazarsan anca insanları boş şeylerle oyalarsın. Kendi özüne sahip çıkamamış olandan bu millete fayda gelmez.
Bunu yazan da Türk Milleti'nin binlerce yıl öncesinden gelen Kun-Bil Hanedanlığı'na ait özel okulların kurucusu ve bu okullarda "Bilgeler Bilgesi" unvanı alabilmiş birkaç kişiden birisi olan akademisyen kişidir. Biyoloji, Tarih ve Türkoloji alanlarında nice olağanüstü ve sıradışı çalışmalar yapmıştır. Emperyalistlerin ve Küreselcilerin uydurduğu sözde bilimden uzak, milli ve manevi değerlere bağlı olarak açıklamalar yapmaktadır. Küreselcilerin dandik okullarında vazife almamıştır.
Comments