
Hocam, sizi daha yeni tanıdım.. Anlattıklarınıza katılıyorum. Çevremdekilere anlatmaya çalıştım ama bana "kafayı üşütmüşsün" dediler..
Merak etmeyin, bana da dediler. Aynı türden lafları 1 milyon yerli ve yabancı insandan duydum. Yeni bir şey duymuyorum. Ama alemin ağzına bakıp iş yapsaydık bugün olduğumuz yerde sayıyor olurduk ve hatta beter durumda olurduk. Türkler Kağanlık sistemi sonrasında devleti kurarlar ve bir süre sonra kendilerinden olmayanlara teslim ederler. Yani hakkıyla ve erdemli bir şekilde bir işi sürdüremez hale geldik.
Hz. Nuh'a da kavmi "deli" demişti. Boğulan ve cehenneme giden kim oldu?
Hadislerde, Hz. Ali'nin Hutbelerinde, İslam büyüklerinin anlatımlarında, İncil'de, Tevrat'ta, Kolbrin İncilinde, çeşitli medeniyetlerin anlatımlarında yer alan ve dünyaya yıkım getireceği söylenen Tarık / Nibiru / Wormwood / Hercolubus/ 12. Gezegen/ İkinci Güneş/ Nemesis Kızılı gibi isimlerle anılan özel yapı dünyaya yaklaşıyor. İnsanlar kabul etse de etmese de.. Hz. Nuh'un kavmi de ona inanmamıştı. "Gaflet uykusu" böyle bir şey. Helak edilecek olanlardan doğrular uzak tutulur.
Yaşamının en önemli kararlarını bile başkalarının insafına bırakan insanlar ne kadar akıllı olabilir? Hep böyle olmuyor mu?
Başkalarının ne düşündüğü benim umurunda değil. Doğru bildiğim yolda yürüyorum. Referans aldığım kaynaklar sağlam. 3 yıldır bilimsel ve ilmi araştırmalar ve analizler yapıyorum. Ben mi bileceğim yoksa gününü bomboş geçirenler mi? 43 yıldır sabahlara kadar okuyan ve araştıran benim. 34 farklı bilim dalından 17.5 milyondan fazla kavram biliyorum. Birazcık başkalarından farkım var sanırım.
Hazırlık yapmaya niyetiniz varsa işte bilgi, harita ve obalar.. Elektrik ve internet gitmeden tedbirinizi alın. 2024 başından itibaren başlayacak diyorlar. Belki bir süre sonra hiç gelmez. Ona göre..
Aynı türden konulara takılıp gereksiz yere kafamı şişirmeyin :) Ya deliliği kabul edeceksin ya da helak olup gideceksin. Bu kadar basit. Delilerin çoğunluk olduğu yerde akıllıya deli derler..
Hayatı altın tepside bize sunmadılar. Hayatın her alanında riskler var. Sizin göze almadığınız riskleri alanlar sizin istediğiniz hayatı yaşarlar. Ya riski göğüslersin ve tedbir üzere yaşarsın ya da riskleri görmezden gelip başına gelecek olana katlanırsın.
Son 3 yıldır Genel Afet ve Risk Analizleri, Güvenli Alan Çalışmaları, Nibiru, Geleneksel Şifa, Doğal Taşlar, Dünya Koruma İttifakı, Türkütopya Obaları, Türkiye Şehirleri ve Dünya Ülkeleri Afet Risk Analizleri, Ahir Zaman Araştırmaları ve Gözlemleri, Türk Hazırlıkçılar Topluluğu, Ata Tarımı gibi bir çok alanda çalışmalar yaptım. Her yaptığınız çalışmada hem ciddi zaman, hem bütçe, hem emek harcıyorsunuz. Dünya büyük yıkıma giderken kendi rahatımı düşünemezdim. Bu millet yetim ve öksüz bırakıldı. En azından şu zamanda kadim Türk soyundan birisinin desteği gerekiyordu. Ya kendi rahatıma bakacaktım ya da sıfır noktasından başlayıp doğru ve faydalı bilgileri insanlarıma verecektim. Tabi bu ülkede bir uğraş içine girdiğinizde size destek veren pek olmadığı gibi kıskançlık, haset ve çekememezlik ile size engel olmaya çalışanlar çok oluyor. Önyargılar ile bakanlar, sapık ve saçma fikirlere bağlananlar, doğru ve faydalı bilgilere düşman olanlar, şeytanın uşaklığına soyunanlar, kendi milletine düşman olanlar, ahlaki yozlaşmaya girenler, insan tokatlamayı iş edinenler, biraz yüz verince duygusal ajitasyona yönelenler, arkandan vurmaya çalışanlar çok bu ülkede.. Allah'tan iyi niyetli ve aklı başında insanlar da var ama çok az.. Ya kendi keyfi işlerime bakacaktım ya da onca gereksiz insanla mücadele edecek ve meydana çıkacak bir sürü riski göğüsleyecektim. Risk aldım ve üstüne gittim. 5-6 kere ABD, Kanada, İsrail kökenli telefonlar ve mesajlar geldi. Çalışmalarıma milyonlarca dolar teklif edildi. Tabi ki vermedim. Çünkü adamlar çalışmalarımı alacaklardı ve bizim milletimize onları vermeyeceklerdi. Zengin Küreselcilere gidecekti. Onca insanla mücadele etmek ve kendime zaman ayıramamak bende hastalıklara da yol açtı. Stres, çok çalışma, yorgunluk.. Bunca şeye karşın bana "deli" diyenin kendisinde zerre akıl yok. Ben işimin delisiyim. Biyoloji, Tarih ve Türkoloji alanlarında bugüne kadar cesaret edilemeyen şeylerin üstüne gittim. Çok daha bilimsel, mantıklı ve faydalı çalışmalar yaptım. Hem de Türk usulü.. Kim ne derse desin. "Son gülen iyi güler" sözünü aklınızdan çıkarmayın. Bu dünyada iken yaşamı cehenneme çeviren akılsızlar ile oturup kalkmayın ve onlardan akıl almayın.
Size akıl veren, sizinle alay eden, size deli gözüyle bakan size, değerlerinize, aklınıza ve çabanıza saygı göstermiyor demektir. Okumuş cahilden ve kendini akıllı zanneden geri zekalıdan bol bir şey yok şu zamanda.. Allah bile bizi uyarıyor: "Çoğunluğun gittiği yoldan gitmeyin, sizi yolunuzdan saptırırlar" ve "insanların çoğu akılsızdır" ve dahi "insanların çoğu zan (kendisi öyle sandığı, istediği için) üzerine hareket eder". Daha ne dememizi bekliyorsunuz?
Size bir sürü laf edenler, yarın zor duruma düştüğünüzde size yardım edecekler mi veya sizin vebalinizi alabilecekler mi? Artık akılsızın boş lafını bırakalım da uğraşlarımızla meşgul olalım. Ağzı olan boş boş konuşuyor..
Aşama aşama yakın gelecek
Daha evvel de söylemiştim. İlluminati'nin uşakları Küreselciler ve İllüminati babaları birkaç yıldır sığınaklarına çekiliyorlar. Meydanda gezinenler onların dublörü.. 2024 yılı çok çetin geçecek, biliyorlar ki, artık sığınaklarına çekiliyorlar. Komplo Teorileri üzerine bir şeyler yapıyor olsalar ne diye sığınaklarına insinler? Zaten son derece korunan adamlar bunlar. Nibiru'nun farkındalar ve artık meydanda durmanın risk olduğunu biliyorlar. Onun için sığınaklarına çekilip kendilerini garantiye alıyorlar. Bizim Müslümanlar da "Allah onları sığınaklarında öldürecek" diyerek alay ediyorlar. Zira tek yaptıkları bu. "Biz de tedbirler alalım" diyen yok. Kendini evliya gibi gören çok..
1. Aşama: İnsanların olası farkına varmaları, karışıklık meydana getirmeleri ve onlara karşı ayaklanmaları.
2. Aşama: Küreselcilerin Nibiru'nun üstünü kapatarak insanları oyalaması ve kandırması. Sonuna kadar kurdukları düzeni ve sömürüyü koruyacaklar.
3. Aşama: Nibiru'nun meydana çıkması ve Komplo Teorileri üretenlerin manipülasyonu ile uyutulmaya devam.
4. Aşama: Yıkım süreci. İnsanlar ne olduğunu anlamadan her şey olup bitecektir.
5. Aşama: Güneşin batıdan doğması. Doğan Güneşi az insan görür. Yeni mücadeleler başlar.
Yanılgı
Bazıları hala "ne zaman Nibiru'nun etkileri sona erecek" ve "Nibiru ne zaman geçip gidecek" diyor. Bazıları ise "Nibiru'nun büyük etkileri ne zaman başlayacak" diye soruyor. Nibiru'nun etkileri 800 yıldır devam ediyor. Siz kendi kapınıza afet ve kendi kafanıza taş isabet etmeden olanları afetten saymıyorsunuz. Afetleri araştırmıyorsunuz ve incelemiyorsunuz. Onun için de size her şey normal geliyor. Ne zaman ki insanoğlu ahlakını, imanını, bilincini, onurunu yitirdi; işte o zaman afetler ve felaketler bütün dünyada baş gösterdi ve giderek te afetlerin sayısı ile gücü artıyor. Ülkemizde hortum, kasırga, megatronik deprem, devasa sel gibi afetler düne kadar olmazken bugün her birini peşi sıra görür olduk. Yaşadığımız zamanda insanların gidişatının iyi olmamasındandır. Allah'ın merhameti ve koruyuculuğu kalktı. İyi ve doğru insanlara saldırı, alimlere eziyet, küfrün normal sayılması, gerçek bilime ve ilme hürmetsizlik, itikadi bozukluk, insanın yaşamsal haklarına tecavüz, şeytanilerin dünyayı felakete sürüklemesi, insanların kötülüğe sessiz kalması, ahlaksızlığın yaygınlaşması, haramın helal sayılması, edepsizlik ve üslup bozukluğu, insanın niteliksizleşmesi ve cahilleşmesi, eğitim almanın fayda değil zarar getirmesi, münafıklık ve ikiyüzlülük gibi haller bugünkü geldiğimiz noktanın ana etkenleridir.
1. Nibiru'nun Manyetik Alanı yani Manyetofer Alanı çevresi 7.5 milyar km'den fazladır. Bu aynı zamanda Elektromanyetik Etki Alanıdır.
Çevre = 2 x π x r
Ç = 7.5 milyar km ise 7.5 = 2 x 3.14 x r
Yarıçap r = 1.2 milyar km
Çap 2r = 2.4 milyar km
Yani Tarık Yıldızı kaba taslak 2.4 milyar km çapındaki dairesel bir alanı elektromanyetik dalgaları ile etkiliyor. Tarık Yıldız Kompleksi içerisinde sadece bir gezegen / yıldız değil; 150+ gezegen, 13 major uydu (her biri Dünya'nın 2 katı büyüklükte) Kara Delik, 3 adet 25 milyon km uzunluğunda kuyruk, binlerce asteroid ve milyarlarca tonluk kuyruk enkaz materyalleri (petroyağlar, kayaçlar, ateş, demir tozu) bulunmaktadır. Yani sıradan bir yapı değildir.
Yakın 1. Etki Bölgesi: 1.2 milyar km
Orta 2. Etki Bölgesi: 0.8 milyar km
Uzak 3. Etki Bölgesi: 0.4 milyar km
Bu hesaplamalar Nibiru ile Dünya arasında 200 milyon km mesafe kaldığı zamana aittir. Bu etki değerleri ile Nibiru Dünya'ya yaklaştıkça Dünya'daki canlıların hissetme oranı artacaktır.
2. Nibiru'nun yörüngesel uzunluğu 3567 yıldır. Bunun 1600 yılı bizim Yıldız Sistemimiz (Güneş Sistemi), 1000 yılı İkiz Yıldız Sistemi (Nemesis Sistemi) ve 1000 yılı ara karanlık bölgede geçmektedir. Yani Nibiru'nun gelişi esnasında 800 yıl, gidişi esnasında 800 yıl boyunca Güneş Sistemimize etkileri çok büyüktür.
3. Nibiru'nun görünüm şekli her 100 yılda bir ve etki şekli her 30 yılda bir değişir. O yüzden farklı yüzyıllarda ve nesillerde yaşayanlar onun etkilerini farklı şekillerde hissedebilir.
4. Nibiru Güneş Sistemimizde iken 3 boyutlu uzayda 20-25 kere Dünya'ya yaklaşır ve uzaklaşır. O yüzden etkileri her zaman aynı seviyede olmaz. Ancak bunların 5 kadarı çok daha yoğundur ve 1-2 seferinde ise çarpma seviyesindedir.
5. Muhtemeldir ki Nibiru Güneş Sistemimizi terk etmeden önce birkaç yıl içerisinde önce çarpacak ve büyük yıkıma yol açacak ancak bundan 40 yıl kadar sonra ise tekrar çarparak Dünya'nın sonunu getirecektir. Nibiru'nun Kara Delik yapısı Dünya'yı ve çevresindeki enkazı yutacaktır. Dünya mum gibi eriyecektir.
Nibiru ne zaman gelecek?
Bu konuda en iyi bilgi Hz.Ali'nin El Beyan Hutbesi'nde yazmaktadır. Bu Hutbe ile ilgili bilgilere www.atalaryolu.com/blog bölümünden ulaşabilirsiniz.
1. Ay Takvimine göre Ramazan ayı ortasında Tarık Yıldızı'nın sayhası yani gürültüsü duyulur. Tarık Yıldızı'nın kuyruğu ya da uydularından birisi Dünya'ya çok yakından geçecektir. Birçok insan aklını yitirecek, birçok insan kör olacak, birçok insan sağır olacak, birçok insan da korkudan kalp krizi ve felç geçirecektir.
2. Ramazan ayının 1. ve ortasındaki gün Cuma gününe denk gelmelidir. Tarık'ın sayhası ikinci Cuma günü sabah namazından sonra ve Cuma namazı sonrasındaki süreçte ortaya çıkacaktır.
3. Sayha duyulduğu anda secdeye varmalı ve Subhun Kuddüsün duasını okumalısınız ve tövbe etmelisiniz.
4. Ay Takvimine göre Safer ayında yani sayhadan 3-4 ay sonra Tarık Yıldızı meydana çıkar ve artık devasa afetler meydana gelmeye başlar. Yer yerinden oynar.
5. Tarık Yıldızı'nın meydana çıkmasından 40-60 gün içerisinde Tarık Yıldızı ile Dünya çarpışır. Çarpışma ile ilgili 3 farklı teori vardır. En insaflı olanı benimkisidir. Bu süreç içerisinde gökyüzü tamamen kızıla döner ve giderek hava kararır. Çünkü Tarık Yıldızı Güneş ile Dünya arasına girer. Tarık Yıldızı Dünya'dan 20 kat büyüktür ve çok korkutucu bir görünümü vardır.
6. Tarık ile Dünya çarpışması itibariyle 3 gün tam gün karanlık olacaktır.
7. Tarık Yıldızı 40-60 gün içerisinde ilkin uzaklaşmasını sağlayacaktır.
8. Tarık Yıldızı'nın büyük etkileri en az 7 yıl sürecektir.
9. Tarık Yıldızı'nın etkilerinin kaybolması 800 yıl sürecektir.
Kısaca Tarık Yıldızı'nın Dünya'ya teması aşamalarında meydana gelecek olaylar:
Bunlar şu anda da oluyor.. Siz kendi kapınıza afet uğramadan görmek istemiyorsunuz. Asıl mesele bu.. Ama o da yakındır.
1. Asit yağmurları
2. Petroyağ akıntıları
3. Asteroit ve Ateş topu yağmurları
4. Demir oksit tozu yağmurları
5. Şiddetli gürültüler ve frekanslar
6. Megatronik depremler
7. Dünyadaki volkanların çoğunun patlaması
8. Aşırı yağış ve seller
9. Kuraklık ve susuzluk
10. Kutup ve dağ buzullarının tamamen erimesi
11. Denizlerden karalara su yürümesi
12. Ardışık devasa tsunamiler
13. Ardışık devasa kasırgalar
14. Kıta tektonik plakalarının hareketi
15. Dağ yıkılmaları
16. Heyelanlar
17. Toprak kaymaları
18. Obruklar açılması
Tarık'ın gelişi öncesi birkaç yıl içinde olması beklenenler:
1. Ön Asya'da iç karışıklıklar ve savaşlar
2. Filistin'de ve Suriye'de büyük depremler
3. Aynı yıl 2 Güneş ve 2 Ay tutulması
4. Kabe'ye normalin dışında gölge düşmemesi halleri
5. Kabe'yi haşerelerin ve su basması
6. Arap çöllerinin yeşermesi
7. Arap çöllerinde göller oluşması
8. Birçok yerde yağmur yağmasına karşın kuraklık ve susuzluk olması
9. Doğuda ve batına 2'şer tane devasa ateşten sütunların (plazma deşarjları) olması
10. Şili-İtalya-Endonezya arasındaki major 30 volkanın aktifleşmesi
11. Dünya çapında megatronik (M9+) depremlerin artışı
12. İnsanlar arasında kavgaların artışı
13. Kötü cinlerin ve şeytanların yerleşim yerlerine dolamsı
14. Müslüman topraklarında zulmün ve ahlaksızlığın artması
15. Sahte mehdilerin artması
16. İnsanlarda (okumuş) cahilliğin artışı
17. Sıradışı ve gökyüzünden gelen gürültülerin artması
18. Gökyüzünün kızıla boyanması (gökyüzü fenomenleri)
Nibiru kesin gelecek mi? Dünyanın yanından gidemez mi?
İnsanlar çok soru soruyor ama hiç hazırlık yapmıyor. Hemen demoralize oluyorlar ama bilinçli insanların ayakta kalacağını unutuyorlar. İnsanlar dua ederek kurtulabilmeyi umuyorlar ancak duanın gayrete tabi olduğunu es geçiyorlar. İnsanlar yine her şeyi Allah'a bırakıyorlar ama kendilerinin ne kadar Müslüman olabilmeyi becerdiklerini düşünmüyorlar. Sonuçta Allah hakiki Müslümanları korur, ikiyüzlü olanları değil. Bahanelerin arkasına sığınarak ve gerçeklerden uzak kalarak hiçbir şey elde edemezsiniz.
"Nibiru kesin gelecek mi" sorusunun yanıtı "evet". Zira İslamiyet, Hristiyanlık, Musevilik, Hinduizm, Sümer, Maya, Mısır, Türk, Çin kaynaklarında "yıkıcı bir gezegen" ve "Tanrısal özelliği olan gök cismi" olarak bahsedilir. Bu yıldız / gezegen kesinlikle gelecektir ve Dünya nüfusunu çok azaltacaktır. Ahir Zamanın büyük olaylarının başlangıcı ve ilk büyük gelişmesidir.
"Nibiru Dünya'nın yanından geçip gidemez mi" sorusunun yanıtı ise "hayır". Zira Dünyanın 7-8 farklı yerindeki 30000 (otuzbin) yıllık Jeolojik Toprak Katman incelemelerinde her 3500 yılda bir "toprak stresi" tespit edilmiştir. Bunun raporunu daha önce paylaştım. Yani Nibiru her geldiğinde Dünya'nın anasını ağlatmıştır. Jeolojik yapı bile değişmiştir.
Büyük İstanbul Depremi konusu
Bazı kimseler "Büyük İstanbul Depremi" denilen şeyin olmayacağını ve "Küreselcilerin İstanbul'u boşaltmak için deprem yalanını söylediklerini" iddia ediyorlar. Biz bu depremin Tarık Yıldızı'nın gelişi sürecinde olacağını söylüyoruz. Tabi ki gaybı Allah bilir. Bunların hepsi tahmindir.
Küreselcilerin İstanbul'u boşaltmak için böyle şeylere ihtiyaçları yok. Ekonominin anasını ağlatırlar, insanlar geçinemeyip çeker gider. Zaten bu da oluyor. Depremden korkup ta gideni görmedim. Zira İstanbul nüfusunda bugüne kadar azalma olmadı, artma oldu. Ahir Zaman alametleri dolayısıyla, Küreselcilerin kapatma tehlikesi ve kıtlık tehlikesi dolayısıyla şehirleri terk eden çok insan var. Her yerde yabancılar var, ahlaki yozlaşma yaygın, tokatçılık meslek haline gelmiş ve sokak ortalarında uyuşturucu içiyorlar. Böyle güvenliksiz yerlerde insanlar yaşamak istemiyor.
Diyelim ki beklenen deprem olmadı.. İstanbul'un şu şartlarında yaşamak kolay mı? 1 günde 52 milyondan fazla insan bulunuyor şehirde.. Büyük bir kıtlık veya savaş başlasa ne olacak? 1970'lerde 1,5 milyon nüfusu vardı. Diyelim ki beklenen deprem oldu.. Bu kadar insanı nereye, ne zaman, nasıl tahliye edeceksiniz? Bunca insanın vebalini alabilecek misiniz? Hesap Günü "insanları neden yanılttın, neden özgür iradelerine müdahale ettin?" diye sormazlar mı?
Maalesef Türkiye'de gerçek bir Deprem Bilim uzmanı da yok. Rusların Deprem Bilim Uzmanları bizimkilerden kat be kat iyi. Bizimkiler Karadeniz içinden geçen fay hatlarını ve Karadeniz içi volkanları hiç hesaba katmıyorlar.
Her şeyi Plandemi konusu ile de bağdaştırmayın. Depremin o süreçle veya başka konularla ne alakası var? Düz Dünyacılar da durmadan "biz Küreselcilere karşı koymasak sıvı severler çok daha mutlu olurdu" diye yayınlar yaptılar. Ama kararsız olan pek çok insan da o akılsızların hallerine ve anlattıkları saçmalıklara bakıp "bu geri zekalılara mı yoksa bilime mi inanacağız" deyip sıvı oldular. Aslında Düz Dünyacılar insanlara kötülük ettiler ve Küreselcilerin ekmeğine yağ sürdüler. Aslında onlar "Kontrollü Muhalefet" yaptılar. Üstelik insanların akıllarını da boş şeylerle karıştırdılar. Bu da insanlar arasında fikri ayrışmalara ve çatışmalara yol açtı. O saçmalıklara inanan sıvı karşıtları ile inanmayan sıvı karşıtları iyice birbirinden ayrıştı. Yani Düz Dünyacılar "bölücülük" yapmış oldular. Deistler, Agnotistler, Hadisleri Reddedenler, Ateistler, vs. ardı sıra geldi. Millet binbir parçadan milyon paraçaya bölündü. Gel de sen bu milleti bir amaç için birleştir. Zaten Türk milli ve manevi değerlerinden uzaklaşan, korkan, nefret eden bir sürü garip insan da türedi. Kendi içimizde Türklere ve Türküğe gizli ya da aşikar düşman olanlar var.
Bir takım çevrelerin hoşuna gidecek diye gerçekleri eğip bükerseniz o gerçeklerin altında kalırsınız. Kimse de size el uzatmaz. Gerçekler insanların keyiflerine ve zanlarına göre şekillenmez.
Son zamanlarda gördüklerimiz
Vücudunda grafen yükü ve gen terapisi sıvıları olan insanlar ve hayvanlar psikosomatik ve nöropatik hastalıklarla boğuşmaktadır. Vücudunda grafen yükü olmayanlar kendi içlerinde ve sosyal ilişkilerinde daha dengeli ve barışçıldır. Ayrıca vücudunda grafen yükü bulunanların organ doku ve kan hücresi hasarları çok fazladır. Böyle kişiler organ ve kan nakillerinde grafen yükü olmayan insanları tercih etme durumundadır ve de onlarınkini bile en çok % 50'lere kadar kabul edebilmektedir. Grafen yükü olanlar 13 ayrı kategoride 2000'in üzerinde yan tesir ve hastalık ile mücadele etmektedir. Ani ölümler de cabası..
Hayvanlar kış uykusuna yatamıyorlar ve yerleşim yerlerine inerek yiyecek arıyorlar. Böylece insanlar ve sokak hayvanları için büyük risk oluşturuyorlar. Bazı hadislerde de gün geldiğinde vahşi hayvanların şehirlere ineceği ifade edilmiştir. Bundan sonraki süreçte çok dikkatli olunmalıdır. Zira sıkıntılara giderek artacaktır.
Sadece "elektriğin gitmesi" gibi bir "yan tesir" oluştuğunda bile neler olmaz ki?
- Belediye hizmetleri durduğunda yerleşim yerlerinde durulmaz
- Salgınlar ardı sıra gelir
- İnsanlara yiyecek ve içecek bulamaz
- Yağmacılar ortaya çıkabilir
- Kullanım için su bulunamaz
- İnternet ve erişim durur, insanlar bilgiye erişemezler
Bu kadarla da kalmıyor.. Yakında internete erişim zorlaşacak. Bununla birlikte birçok popüler internet sitesine girişler zorlaşacak ve aşırı bir denetim olacak. Bazı platformlar tamamen ücretli olacak. Bilgiye erişim mümkün olmayacak zira bilgi ile ilgili her türlü şey engellenecek. Küreselcilerin istediği şekilde yaşayacak, düşünecek ve öğreneceksiniz. Bundan öteye bir şey yapamayacaksınız.
Neler yaptım?
Bir şey yapmadığımı iddia edenler paylaşımlarımı okumuyor ve anlamıyor. Çünkü akılları TikTok'taki göbek atan amcalarda.. Doğru ve düzgün bilgilere karşı şeytani tepkileri var. Her insanın ayrı ayır lafına ve aklına bakarsak hiçbir şey yapamayız.
Ahir Zamanı anlama: 30000 sayfadan fazla yazı ve 10000+ video
Küreselcilerin oyunları: 25000 sayfadan fazla yazı, 5000+ patent ve 5000+ video
Nibiru hakkında bilgi: 10000+ paylaşım ve 2000+ video
Analiz ve yorum: 5000+ sayfa yazı ve 2000+ video
Zeka ile akıl aynı şey değildir. Zeka, olası durumlar karşısında pratik çözümler üretme kabiliyetidir. Zekayı şeytani yöne veya Rahmani yöne sevk etmeniz mümkündür. Şeytani yöne sevk edenler bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya çalışanlardır yani bol laf üretenlerdir. Rahmani yöne sevk edenler ise bilgi öğrenmeye, kendini ve toplumunu geliştirmeye çalışanlardır. Akıl ise; doğrularınızın kaynağı olan referans alanlarınıza (milli, manevi ve dini değerler, kültür, zihniyet, ülküler, menfaat, ahlak) göre edindiğiniz bilgiler ve tecrübeler doğrultusunda yönelimleriniz için vereceğiniz en doğru kararları alma ve o kararları uygulamada sabır gösterme ruhsal gücüdür. Akıl ya vardır ya da yoktur. Akıllı insan sayısı çok azdır.
Onca şey olurken bizim olanı ve bekleneni anlatmamamız olmazdı. Birçok şeyi anlatmış olmamız sizin "birlik olmanız" ve "hazırlık yapmanız" içindir. "Bende zaten para yok" diyenlere gidin bakın; çoğu sigaraya ayda 2000 TL ödüyor, internete ve iletişime ayda 1500 TL ödüyor, keyfi olarak ayda 1000 TL harcıyor. Ama internette bize laf geçirmek için yarışıyorlar. Gerçekten fakir olsalar zaten internete bile giremezlerdi. Onların bir şeyler yapmaya isteği, cesareti ve gayreti yok. Bahanelerin ve mazeretlerin arkasına sığınıyorlar.
Afetlere karşı hazırlığın aşamalarını defalarca kere anlattım. Bu aşamaların ilk iki sırasında olanı:
1. Gerekli ve faydalı bilgileri ve haritaları edinmek: Bunun için dünya kadar çalışmamızı sunduk
2. Birlik / topluluk olarak afet zamanlarında güçbirliği içinde mücadele zihniyetini kazanmak: Bunun için oba / kamp organizasyonlarını oluşturduk
Bekliyorlar ki;
- Birileri kıl çadırlardan obalar kursun ve insanları davet etsin, rahat ettirsin.
- Devasa sığınaklar hazırlasın ve insanları oraya yönlendirsin.
- Her türlü ihtiyacını başkaları hazırlasın ve hatta oba alanlarına araçlar kaldırılsın.
- Bilgi, düşünme ve hazırlık konuları ile başkaları ilgilensin.
O isteklerinizi devletler yerine getirebilir ancak böyle çalışması olan bir devlet te yok. Yani kendiniz ne yaparsanız o size kar kalacak. "Nefes almak" ve "yaşamak" için bile vergi alınacağı bir zamanda her şey kendiliğinden hallolsun diye bekleyenler boş hayal kuruyor demektir. Hazırlıkçılık alanında dünyada en kapsamlı çalışmayı yapan benim. Şu çalışmaları normalde milyon dolar verseniz bulamazsınız. Ama bazıları hala nankörlük etmeye devam ediyor. "Bize yol göstermiyorsun, çözüm üretmiyorsun" diyorlar. Kaç yıldır "tek gerçekçi ve pratik çözüm üreten benim" sözümü çarpıtarak bana satıyorlar. Devasa ve lüks sığınaklar yapıp sizi davet edemediğim için kusura bakmayın. Biz dahi kaotik süreç başladığında kazma kürek kendi sığınağımızı doğada kazıp içine gireceğiz. Siz de öyle yapacaksınız. Başkasından her şeyi halletmesini beklemeyin. Cesaretiniz, mücadele azminiz, isteğiniz, aklınız yetmiyorsa da bu konularla ilgilenmeyin ve başkalarının azmini kırmaya çalışmayın.
Ne zaman "sosyalleşmeye dönük" bir şey paylaşsam hemen birileri cıvıtıyor ve bizim demoralize etmeye çalışıyor. Bir kerecik te yapıcı, geliştirici ve akılcı olun.. Siz de bu çalışmalara ufak ta olsa bilgi katkısı yapın. İnternetten araştırıp birkaç satır bir şey getirin. Olmuyor ve isteksiz kalınıyor. Anca insanları birbirlerine kışkırtacak tutumlar sergileniyor.
Çalışmalarımız nedir, ne değildir?
Çalışmalarıma başladığımdan beri söylediğim şeyler bellidir:
1. Kurtarıcı olan Allah'tır, biz sadece tedbir üzere hareket eden insanlarız.
2. Çalışmalarımız kimseye hiçbir garanti vermez. Kıymetli bilgiler sunuyoruz ve bunlar sizin kendi araştırmalarınızı ve çalışmalarınızı yapmanızda size yol gösterir.
3. Haddi aşan cümleler kurmuyoruz. Bizim anlattıklarımızı dinledikten sonra bir de bizden aldıklarını kendi bozuk düşünceleriyle birleştirip anlatanları dinlemeyin ve kafanızı karıştırıp itikadınızı bozmayın.
4. Sapık ve sabık inanç ve düşünce tarzlarını benimsemiyoruz. Bizim inancımız ve düşünce tarzımız ile paralel olmayanlar bizi anlayamazlar.
5. İnterneti sosyalleşme amacıyla değil, doğru ve faydalı bilgileri anlatmak için kullanıyoruz. O yüzden her laf atana cevap vermeyiz.
6. Üç yıldır binlerce sosyal medya paylaşımı ve binlerce sayfa yazı paylaştım. Siz okumuyorsanız bunun suçlusu ben değilim.
7. Çözüm gösteren ve anlatan bir tek ben varım. Ama siz konforunuzdan taviz vermeyen çözümler arıyorsanız onu hiçbir yerde bulamazsınız.
8. Kendimizi insanlara beğendirmek için uğraşmıyoruz. Doğrular pek çok insanın işine gelmez ya da çıkarlarına dokunur.
9. Anlattığımız konulara inancı ve güveni olmayan hiç bunlarla uğraşmasın.
10. Yayınlarımızı ve obalarla ilgili konuları internette veya gerçek yaşamda başkalarıyla paylaşmak veya tartışmaya açmak yasaktır.
11. Oba yapıları ya da Hazırlıkçılık konuları sosyalleşme amaçlı değildir. Zor zamanlar için kullanılacak tedbir amaçlıdır. Herkesin koşulu farklı olduğu ve herkesin seviyesinin aynı olmadığı için sosyalleşme işi oba alanlarına geçtikten sonra olacaktır. Defalarca denenen ve olmayan bir şeyi tekrar denemek vakit kaybıdır.
Bütün zamanlarda insanlar doğa şartlarıyla, savaşlarla, yıkımlarla mücadele etti. Bu zamanlarda akıllı, ferasetli, basiretli ve inanç sahibi rehberler insanlara yol gösterdi. Peygamberler, evliyalar ve diğer manevi görevli insanlar böyledir. Dünyada Allah'ın düzenini ve doğayı korumak üzere rehber ve lider insanlar çalıştılar ve sabır gösterdiler. O rehberlerin ve liderlerin olmadığı ya da dışlandığı zamanlarda ise toplumlar helak oldu gitti. Samimi inanç sahibi olan ve rahatına düşkün olmayan insanlara Allah merhamet ve yardım gösterdi. Onların da hiçbir garantisi yoktu. Hatta Nemrut Hz.İbrahim'i (as) mancınıkla fırlatacağı sırada Cebrail (as) gelip "Allah benden bir isteği var mıdır diye soruyor" dedi. Hz.İbrahim (as) "Allah'ın benim durumumdan haberi var mı?" diye sordu. Cebrail (as) "evet, var" dedi. Hz.İbrahim (as) "o zaman bir şey söylememe gerek yok, Allah hakkımda en hayırlı kararı verecektir" dedi. Bu aslında hem sevdiği Allah'a olan bağlılığını, hem tevekkülünü, hem her türlü gayrete hazır olduğunu anlatır. Peygamber olduğu halde Hz.İbrahim'in (as) de bir garantisi yoktu. Ama Allah'ın hikmeti ile mancınıkla fırlatıldığı yer suya dönüştü ve Allah onu korudu. Peygamber ve insan olarak gayret göstermeseydi Allah ona desteğini vermezdi. Tıpkı Hz.Musa'ya (as) yaptığı gibi.. Hz.Musa (as) ile firavun vezirlerin önünde atıştılar. Firavun "seninle bir yarış yapalım, hangimiz haklıysak o galip gelir" dedi. İkisi de asalarını yere atacaklardı ve asalar dövüşecekti. O zamanlar simya ve sihir konuları oldukça iyi biliniyordu. Firavun o gece kendini ayaklarından tavana astırdı ve sabaha kadar da uyumadı. Allah'a "ey Yüce Yaratan! Senin varlığını biliyorum ve kabul ediyorum. Ancak insanların beni ilah olarak görmeleri nefsime güzel geliyor. Senin gücün her şeye yeter. Beni yarın Musa'nın karşısında galip kıl" dedi durdu. Hz.Musa (as) ise "ben peygamberim, elbette Allah beni galip kılar" dedi ve uyudu. Sabah olunca ikisi karşı karşıya geçti ve asalarını yere attılar. İki asa iki yılana dönüştü ve kavgaya tutuştular. Firavunun asası yendi. Hz.Musa (as) bu duruma çok şaşırdı. Hz.Musa (as) en azından firavun gibi dua etseydi o galip gelecekti ama gayreti elinden bıraktı. Allah ta ona ve diğer insanlara bir ders vermiş oldu. Tarihten böyle dersler çıkartmazsanız aynı şeyler tekerrür eder durur.
Çalışmalarımız size hiçbir şeyin garantisini vermez. Dünyada afetler ve felaketler karşısında garanti verebilecek kimse yoktur. Bizim çalışmalarımız; büyük ve kaotik afetler başlamadan hemen önce harekete geçmek ve olabildiğince iyi şekilde canımızı korumak üzerinedir. Oba dediğimiz şey ise bir tesis değildir, bir organizasyondur. Tesis çalışması olsaydı emlakçılık olurdu. Biz öyle şeylerle uğraşmıyoruz. Hayal kuracaksanız mantıklı ve bütçeniz doğrultusunda olmalıdır. Zira sığınak, tesis, hizmet bekliyorsanız oldukça yüksek ücretler ödemek durumunda kalırsınız. Bizim böyle çalışmalarımız zaten yok. Herkesin katılabileceği ve çantasını alıp gidebileceği oba yapısı ve neyi nasıl yapacağını anlatan bilgi dosyaları ve haritalar sağlanmaktadır. Bizden edineceğiniz şey; bilgidir. Bazıları şöyle hayal ediyor; evlerinden arabalarla alınacak, kıl çadırların olduğu obaya götürülecek, orada kazanlar kaynayacak, insanlar baş köşeye oturacaklar ve önlerine her şeyleri gelecek.. Hayal güzel ama gerçek değil. Böyle şeyler dizilerde olur. Üstelik bir kıl çadır bugün 150,000 TL'den fazla. Onun içine eşya da koyarsanız o 500,000 TL'yi bulur. Bir de onun kurulacağı yer bahçesiyle birlikte 1-2 milyon eder. Yani hayalinizin faturası 2-2,5 milyonu bulur. Biz böyle şeylerle uğraşmıyoruz. Biz atalarımızın izlediği yoldan giderek kamp organizasyonu ve atalarımızın görev bilinci ile birlik olmayı sağlıyoruz. Biz ne kadar doğruları anlatsak ta insanlar dizilerde izlediklerini akıllarına getirip kafalarını farklı yöne kaydırıyorlar. Ancak maliyetleri hiç düşünmüyorlar. Harcama gerektirmeyen bir sistem kurmak herkesin yapabileceği bir iş değildir. Büyük kaotik afetlerde sabitbir sığınakta olmak sizi en fazla % 40'a kadar korur. Kasırga çıktığında ABD'deki evlerin nasıl paramparça olduklarını videolarda görüyorsunuz. Amerikalıların çoğunun evlerinde sığınakları var ama o sığınaklar da büyük kategorideki kasırgalarda paramparça oluyor. O yüzden büyük kasırga olan bölgeden hemen uzaklaşmak en iyisidir. Kasırgaları oluşturan faktörleri biliyorsanız bu konuda güvenli alanları haritanıza işaretleyebilirsiniz. Bizim de yaptığımız budur. Bilim ve akıl sayesinde faktörleri analiz edip güvenli yerleri belirledik. Tabi ki hiçbir şeyin garantisi yok. Ancak bir kasırganın tam ortasında durmak ile uzağında durmak arasında çok büyük fark vardır. Çalışmalarımız size avantaj ve bilgi sağlar. Bundan sonrası sizin kişisel afet hareket planınızı yapmanız ve kampçılık bağlamında bazı hazırlıkları yapmanızdır. Her şeyi sizin önünüze getiren bir sistem bulamazsınız.
Yayınlarımızı ve obalarla ilgili bilgileri internet ortamında ya da gerçek yaşamda başlarıyla paylaşmak ve tartışma konusu yapmak yasaktır.
1. Büyük ve kaotik afetler ve felaketler zamanında birbirinden farklı türde ve farklı güçte ardışık veya birbirini tetikleyen türden oluşumlara rast gelirsiniz. Bunların ne olduğunu anlamak ve bunlara karşı mücadele vermek zordur. Sel baskınları, volkanik patlamalar, megatronik depremler, tsunamiler, kasırgalar, asteroit yağmurları, toprak kaymaları, heyelanlar, obruk açılmaları ve toprak çökmeleri, karalara denizden su yürümesi, tektonik plakaların kayması ve ayrışması, devasa Güneş patlamaları, uzaydan gelen elektrik arkları gibi afetler ve felaketler en çok göreceğimiz şeylerdir. Bir anda bir afetin ya da felaketin ortasında kalabilirsiniz. Bu durumda ne yapacağınızı ve nereye gideceğinizi bilmeniz büyük önem taşır. Ayrıca olası afetlere ve felaketlere karşı da hangi güvensiz alanlarda durmamak veya güvensiz alanlardan geçmemek gerektiğini de bilmeniz gerekir. Bizim çalışmalarımız size bunları sağlamaktadır. Tabi ki kendiniz de bizim çalışmalarımız üzerine kafa yorarak kişisel afet risk değerlendirmenizi yaparak kişisel afet planınızı oluşturabilirsiniz.
2. Oba yapısı, diğer Hazırklıkçı yöntemlerine göre daha pratik, daha hesaplı, daha akılcı ve denenmiş bir yöntemdir. Tek başınıza veya ailenizle büyük ve kaotik afetlere ve felaketlere karşı koyamazsınız. Ancak afetlere karşı mücadele etmek isteyen akıl ve gayret sahibi insanlarla bir araya gelerek ortak mücadele verebilirsiniz. Doğada ne yenir, ateş nasıl yakılır, sığınak nasıl yapılır, çadır nasıl kurulur, nasıl yaşanır, börtü böcekle nasıl mücadele edilir pek çok insan bilmemektedir. Aynı zamanda güvenlik, yemek, yapılması gereken günlük işler, bahçecilik, sağlık, vs. pek çok görevi de tek bir kişi veya bir aile yapamaz. Ama oba ortamındaki insanlar iş bölümü yaparak sorunların üstesinden gelebilirler. Büyük ve kaotik afetler başladığında güvenli alanlardaki obalara geçen insanlar % 80'e kadar güvenliğini İnşallah sağlamış olacaktır. % 20'si de günlük gelişmeleri gözlem ve takip etmeye dayalı analizlerinizle şekillenecektir. Her zaman olmasa bile ara sıra obanın yerini değiştirmek gerekebilir. Farklı türlerde bazı afetlerin sizin bulunduğunuz yöne doğru gelmesi ihtimali artabilir. Bu durumda da daha güvenli bir yere doğru çekilmeniz gerekebilir. Ancak sığınak yaptırdığınızda başka yere doğru hareket etme isteğiniz ve beceriniz olmayacaktır. Oba, diğer Hazırlıkçı yöntemlerine göre daha esnektir ve güvenlidir. Ancak normal zamanlarda oba diye bir alanın ya da tesisin olmadığını, siz toplanma bölgesine gidip diğerleri ile buluştuktan sonra obanın kurulacağını, size obanızda kabiliyetinize göre görev verileceğini unutmayın. Obaya katılımın bir avantajı da bir kere katılınca ömür boyu kalıyorsunuz. Sonraki zamanlarda yapacağınız masraf; kendiniz için alacağınız kamp malzemeleri oluyor. Bazıları "oba alanına gidince bizi nasıl rahatlık bekliyor" şeklinde soru yöneltiyor. Biz canımızı korumanın derdindeyiz, rahatımızın derdinde değil. Büyük ve kaotik bir afet yüzünü göstermeden oba kurulması için toplanma alanlarına gitmeyeceğiz. Günü gelince de sırt çantalarımıza eşyalarımızı alıp oba kurulumu için toplanma alanına gideceğiz ve obayı biz kuracağız. Gittiğimiz yerde bizi bir şey bekliyor olmayacak. Yaşadığımız yerlerde afetlerin getirdiği yıkımlar ve sıkıntılar olduğu için kendimizi güvenebileceğimiz insanların yanına atacağız. Kaotik zamanlarda vahşi hayvan saldırıları, yağmacılar, organ mafyası, hırsızlar, kötü niyetli insanlar her yerde olurlar. Yıkımlar meydana geldiğinde ise devlet ve belediye hizmetleri durur. O zaman da yerleşim yerlerinde duramazsınız. Salgın hastalıklar, açlık, kıtlık, pislik, kargaşa her yeri sarar. Kaldı ki megatronik depremler olursa da binaların hepsi yıkılır. Ortada sadece enkazlar kalır. Kimse de enkazda yaşamak ve beklemek istemez. Büyük ve kaotik zamanlarda yardım filan da beklemeyin. Zira aynı afetler yardım verebilecek insanlara da uğrayacaktır. Tek başınıza kaldığınızda hemen bulunduğunuz yeri terk edip oba alanına hareket etmek ve oraya ulaşan insanlarla kamp alanı oluşturmak büyük nimettir. Çeşitli mesleklere ve becerilere sahip insanların bulunduğu obalarda afetler çok daha kolay atlatılabilecektir. Daha evvel defalarca kere denediğimiz halde insanlar birbirleriyle tanışma ve birbirlerini dinleme konusunda başarısız oldukları için obalara gidene kadar katılımcıları birbirleriyle görüştürmüyoruz. Biz afet tatbikatı da yapmıyoruz. Böyle bir misyonumuz ve hedefimiz yoktur. Bir sürü insanın bir sürü masraf yaparak oba alanlarına gelmelerini ve kamp kurmalarını bekleyemeyiz. Herkesin bunu kaldırmaya ekonomik durumu yoktur. Bizim yaptığımız; kendi başlarına iletişim kurup ta topluluk oluşturamayacak insanların birlik olmaları için organizasyon yani düzenleme yapmaktır. Bilgi dosyaları, haritalar, kimlikler, parolalar, çağrı kodları ile katılım oluşturuluyor.
Comments