Bize hakaret ve küfür edenlere yönelik
- Bülent Turgut
- 25 Mar
- 29 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 27 Mar
"Bir adama bakarım adam mı diye, bir de lafa bakarım laf mı diye" Mevlana
"Bir aptalla tartışmak, bir güvercinle satranç oynamak gibidir; Ne kadar iyi olursan ol, kuş parçaları devirecek, tahtaya sıçacak ve kazanmış gibi etrafta dolaşacak." Scott D. Weitzenhoffer
"Bir aptalla tartışmak, bir domuza şarkı söylemeyi öğretmeye çalışmak gibidir. Zamanınızı boşa harcıyor ve domuzu rahatsız ediyor." Robert Heinlein
"Cahil bir adamı bir tartışmada yenmek imkânsızdır." William G. McAdoo
"Sessizlik, bir aptala verilecek en iyi tepkidir." Anonim
"Bir aptalla tartışmak, çamurdaki bir domuzla güreşmek gibidir. Bir süre sonra domuzun bundan hoşlandığını anlarsınız." Anonim
"Asla kendi yalanlarına inanan biriyle tartışmayın." Anonim
"Asla bir aptalla tartışmayın, sizi kendi seviyelerine sürükleyecekler ve sonra sizi deneyimle yenecekler." Mark Twain
“Laf taşımak ve haksızlığa karşı hiçbir gayret göstermemek te insanı; fitne, kötü söz, aşağılama, insanları hakikatten uzaklaştırma gibi uğraşlar içinde olanların seviyesine iter” BAT
"Kimliği, kişiliği, karakteri olmayan ve değerleri olmayan insanın da bir değeri yoktur. Atalarının Töresi ve yolu, inanç, ahlak ve erdem insanın varlığını ortaya koyar." Kızıl Han
"Kıyamet yaklaştıkça doğru konuşan Müslümanlar yalanlanır, yalancılar ise tasdik olunur; haine güvenilir, emin olan Müslüman ise hain kabul edilir". Taberani
"Fitnebaz, on tane doğru söylerse içinde bir tanesini yalan ve fitne olarak anlatır. İnsanlar onun sözlerinin çoğunun doğru ve çıkarlara uygun olduğunu düşündüğünden fitne sözü ayıklamaz. Ancak insan beyni o fitneyi alıp ahlaki değerlerin içine yerleştirir. Zamanla insanın ahlaki değerleri, vicdani, edep anlayışı, imanı, aklı, milli ve manevi değerlerine bakış açısı tamamen değişir ama o insan yaşadığı değişimi algılayamaz". Bülent Abdullah Turgut
Bu ülkede gerçekten Türkleri önemseyen devlet adamı ve iş adamı varsa bize destek çıkmalarını bekliyoruz. Her şeyi karşıdan izleyerek ve ülkenin cadı kazanına dönmesine seyirci kalarak olmaz. Hoca Ahmet Yesevi'nin, Ahi Evran Hoca Nasreddin'in, İmam-ı Maturidi'nin, İmam-ı Azam Ebu Hanife'nin, Oğuz Kağan Zülkarneyn'in, Mete Han'ın, Er-Kut Kağan'ın, Targıt Han'ın, Cengiz Han'ın, Emir Timur'un, Ertuğrul Bey Gazi'nin, Selçuk Bey'in, Karamanoğlu Mehmet Bey'in, Komutan Turgutoğlu Turgut Bey'in ve daha nicelerinin torunları olan bizler, yarın öldüğümüzde Kut Almış atalarımızın yüzüne ve dahi onbinlerce yıldır bize kut vermiş olan Rabbimiz olan Allah'a nasıl bakacağız? "İnsanlara kızdık ve köşemize çekildik" mi diyeceğiz? Ben, elimden gelenin fazlasını yapıyorum. İnsanlarımız ve dahi devletimizin içinde yer alan ve iş dünyasında yer alan ve kültür-sanat dünyasında yer alan itibarlı insanlarımız dahi bize destek çıkmalıdır. Her şeyin yok edilmesine göz yumulan bir dünyada "aydınlık" ve "gelecek" diye kavramlar olmaz. Karanlığı başkalarının getirmesi ve umutları başkalarının söndürmeye çalışması da önemli değildir. Sen ne yapmaya çabaladın ve kim olmaya çalıştın? Asıl önemli olan budur. Görmezden geliyorsan, karanlığı kimin getirdiği değil, karanlığın yayılmasının önemli olduğunu zamanla anlarsın. Karanlık bastırırken dert yanıp durabilirsin ancak asıl felaketler karanlık çöktüğünde gerçekleşir. İnsan, kendi kıymetini kendisi belirler. Kötülük yayılırken ve kötü ruhlular fitne saçarken iyiler sadece seyrediyorsa aslında onlar da kötüdür ve kötülüğe hizmet ediyordur. Zira karanlık çöktüğünde onlar da aynı karanlığın içinde kalacaklardır. Ellerindeki mumları da aldıklarında kendilerine gelirler.
Öyle bir zamana denk geldik ki;
1. Müslümanların ve Türklerin yarısı İslamiyet'in Vahhabi Araplaşma olduğunu,
2. Müslümanların ve Türklerin yarısı yaşamın batılılaşma ve modernleşme olduğunu
zannettiği bir özünden yitip gitme ve her halükarda Küreselcilerin dejenerasyonuna ve asimilasyonuna tabi olduğu bir çile yumağı içindeyiz.
1. Kripto Rumlar,
2. Kripto Ermeniler,
3. Kripto Yahudiler
Müslüman ve Türk kılığına girmişler, bizi bizden kopartmanın ve vatanımızı parça parça Küreselcilere servis etmenin peşindeler.
İllüminati denilen küresel çete;
1. Dinleri yok etmek,
2. Ulus toplumları yok etmek,
3. Ekonomiyi ve finansı ele almak,
4. Dünya'yı tek devlet üzerinden yönetmek,
5. Dünya nüfusunu azaltmak,
6. İnsanları kandırarak yapılanları iyi gibi göstermek,
7. Satılmış ruhları kullanmak.
Günümüz fitneleri şu şekildedir:
1. Bilimsel fitneler
2. İnanca dayalı fitneler
3. Sosyal fitneler
4. Kültürel fitneler
5. Zihniyet fitneleri
İnsanda şunlar olmak zorundadır:
1. İman ve Akıl (Doğru Tanımlamaları ile)
2. Düzgün Bakış Açısı ve Düzgün Yönelim
3. İnsanlara ve Yaşama Ahlaklı ve Edepli Yaklaşım
4. Kültürel Altyapı
5. Milli ve Manevi Değerlere Saygı
6. Doğru Ülkü
Ahir Zaman'da meydana gelecek olan afetler ve felaketler Hadislerde, Hz.Ali'nin (ra) Hutbelerinde, Yahudilik ve Hrısityanlık Eskatolojisinde, Hint ve Budist Eskatolojilerinde anlatılmış. Günümüzde dünyanın her yerinde devasa afetler ve felaketler meydana geliyor. Biz çalışmalarımızı yaparken; meydana gelebilecek her türlü afete ve felakete karşı hazırlık olarak yaptık. Sadece Nibiru'yu gözetmedik. Maraş depreminde pekçok insan yitip gitti. Çünkü kurtarma ekipleri her yere yetişemedi. Bir daha benzerinin olmayacağını bilemezsiniz. Pekçok insan öldüğü gibi hayatta kalanlar da ne yapacaklarını bilemediler, organize olamadılar, birlikte hareket edemediler. Hırsızlar, yağmacılar, organ mafyası bile bölgeye gitti. Polis ve asker onların bazılarını sonradan yakladı. Biz böyle zamanlarda insanların organize ve birlik olarak yaşamda kalma şansını artırmaya dönük çalışmalar yaptık. Kötü niyetli kişiler istiyor ki; Türklerin hiçbir umudu olmasın ve Türkler hiçbir şeye hiçbir çözüm üretemesin. Siz onları Türk ve Müslüman gibi görüyor olabilirsiniz ama onların çoğu kriptodur ve Türk düşmanıdır. Öylelerinin gerçekte dinle de pek alakaları yoktur. Dini çıkarlarına alet edenleri görürsünüz.
İnsanlar bana gelip "bizim için de çalışmalar yapsana" dediler. Ben insanlara "şunu yapayım" demedim. İnsanların taleplerine binaen çalışmalar oldu. Yoksa benim aklımda bile yoktu. Kendim ve dostlarım için belirli hazırlıkçı çalışmalarını yapmıştım. Hatta o zamanlar hazırlıkçılık ve güvenli alan tespiti ile ilgili ücretsiz dersler de verdim. Pekçok insan “biz bununla uğraşamayız, sen bizim için de yapıver” dedi. 81 il ve pekçok ülke için oturup çalışma yapmak; zaman, emek ve para harcamak demektir. Öyle hemen iki bakış atınca oluvermiyor. Mesela; karaları su basması haritalarını hazırlamak için ABD’den hizmet aldık. Bazı bilgileri satın alabilmek için epey uğraştık. Bazı yerlere para versen de adamlar sana bilgi vermiyorlar. İki satır yazı yazmayan ve araştırma yapmayan insanlar nereden bilecek? Anca kendi kafalarınca bizi yargılıyorlar. Sen umursamaz yaşıyorsan herkes te öyle olacak diye bir şey mi var? Pekçok insandaki zihniyet “ben yapmıyorsam başkası da yapmasın, benden beter olsunlar” şeklinde.. “Hazırlık yap” dediğimizde ise bin dereden su getiriyorlar. Sadece ben söylemiyorum ki, bütün devletler ve bilim insanları da “afetlere karşı hazırlık yapalım” diyor. Sen daha neyin kafasındasın? Biz sadece Nibiru için hazırlanmıyoruz, afetlere ve felaketlere karşı tedbir alıyoruz. Bunu da anlayamadıktan sonra sana ne anlatalım? Sözünde durmamış veya sözünün dışında bir şeyler yapmış insan değilim. Bazı insanlar ağızlarından çıkan lafların ne anlama geldiğini de bilmiyor. İthamı yapıyor ve fitnesini atıyor, seni şeytani zihniyet ile başbaşa bırakıyor. Zaten bizim insanımızın çoğu birbirini haz etmez. İlla ki bir şeylere kulp bulacak ve art niyetli yaklaşacak birileri çıkacaktır. Konuyu saptıranlar her zaman vardır. Bilimle ve dini ilimlerle ilgilenirsin, ona bir kulp yapıştırırlar.. Kaynaklarıyla açıklama yaparsın, onu beğenmezler.. Kendisi hiçbir şey bilmediği halde fikir yürüten insanlara itibar ederler. Dünya dünya olalı, bugünkü kadar çok cahil insanı bir arada görmedi maalesef. Okumuş cahil, en beter olanı..
Benim yaptığım çalışmalar sadece Nibiru için değildir. Maraş depremi gibi ve hatta ondan da büyük afetler ve felaketler meydana geldiğinde insanların birlik olmalarına ve dayanışma ile ayakta kalmalarına vesile olması için çalışmalarımızı yaptım.
Siz Nibiru'ya inanmıyor veya Nibiru'ya inanmayı bırakmış olabilirsiniz. Ben "Nibiru şu zaman gelecek" diye bir şey söylemedim. Alametler ve işaretler olduğunu söyledim. Onların da Hadislerde ve Hz.Ali'nin (ra) hutbelerinde anlatıldığını belirttim. Kaynakları da gösterdim. Senin inanmaman veya inanmayı bırakman bir şeyi değiştirmez. Bundan 25 yıl öncesine kadar insanların çoğu İslamiyet'e az ya da çok bağlı idi. Ama günümüzde hızlı bir trend ile inançtan uzaklaşma söz konusu. İnsanların inanmayı bırakmaları Allah'ın olmadığını ve dinin gereksizliğini göstermez. Sadece senin yoldan çıkmış olduğunu gösterir. Başka insanların hallerine bakarak dini yorumlamışsın ve kızmışsın. Bir halk deyişiyle "fare dağa küsmüş, dağın haberi olmamış". İnsanları fareye benzettiğimden yazmadım, sözün anlattığı içerik için yazdım. Sen doğru yoldan gitseydin ve insanlara örnek olsaydın o zaman. İtikadını bozmak ve imanını bir kenara atmak kolaydır. Her ciddi konuya önyargılı, nefsani ve kişisel çıkar çerçevesinden bakmak milletimizin çoğunun huyu oldu. Ciddi konulara karşı bu kada önyargılı, tepkili, zıt psikolojilere düşmenizin sebebini hiç araştırdınız mı? Neden bu kadar negatif ve agresif tutumlar benimsiyorsunuz?
Siz, bugün söylenen şeyin yarın hemen olmasını istiyorsunuz. Allah katında 1 gün Dünya nezdinde 1000 yıla eşittir. Sen 10 yıl bekleyebilirsin ama o vakit Allah katında birkaç saniyedir. Kaldı ki hiç kimse 10 yıldır Nibiru'yu beklemiyor. Ben bile 6 yıldır takip ediyorum. Alametler ve işaretler gösteriyor ki; beklenen zaman hızla yaklaşıyor. İnsanlar da bunu görüyor. Herkesin kendi iradesi var. Biz, dünyada neler olup bittiğini gösteriyoruz sadece..
Hazırlıkçı olmak isteyenler gayret içine giriyor ve kendisine fayda sağlıyor. Bundan sen niye gocunuyorsun? Neden bu milletin güzel uğraşlar içine girmesine engel olmaya çalışıyorsun? CIA'den gelecek maaşını al, kendi işine bak. İnsanlara fitne pompalamaya ve yalan yanlış bilgiler vermeye devam et. Kurban haline gelmiş milletim zaten sana da bir kapı açacaktır. İyi çalışmalar yapan insanları sen anlayamazsın. Akıl ve zeka yönünden üst düzey insanlar bizimle birlikte hareket etmeyi tercih ettiyse bunda da bir hikmet vardır. Siz anca dedikodu ve gıybet edin. Eğer ki bu milleti düşünüyorsan sen de projeler ve çalışmalar sürdür. Gerçek fayda yönünde gayret göster. Kendi cebinden beş kuruş harcayıp ta ne yapıyorsun, görelim? Son 5 yılda 4-5 tane websitesi açıp işlettim, 100'den fazla proje gerçekleştirdim, 5-6 hastalığın gerçek şifasını buldum (kendimiz kullanıyoruz), 3000'den fazla hazırlıkçı dokümanı ve haritası hazırladım, 60000 sayfadan fazla yazı hazırlayıp dağıttım, pek çok insanın ufkunu açtım, hiçbir şey beklemeksizin pek çok insanın elinden tuttum. Sizin gibiler reklam çocuğudur. Siz gitmeden 20-30 tane cep telefonu açılsın ve çekime başlansın istersiniz. Biz öyle değiliz. Yaptığımız iyilikleri başa kakmayız ve reklam da yapmayız. Binlerce insana hazırlıkçı dokümanlarını da öylece dağıttım. Siz bekliyorsunuz ki; yazıp bastırdığım kitabı bile ücretsiz dağıtayım. Sen bir kitap yaz ve ücretsiz dağıt. Biz de seni takdir edelim. Şu millet için tek bir proje / çalışma yap, alkışlayalım. Biz 30 yıldır tonla para harcayıp insanlara faydalı olacak çalışmalar yapıyoruz. Bir günden bir güne gelip dedin mi "bu kadar gayret gösteriyorsun, biz de sana maddeten ve manen yardım edelim" diye? Karşıdan ve bizi tanımadan boş boş atıp tutması kolay. Bu millet ve bu ülke için zerre faydanız yok ve hatta zararınız çok.
Acil Durum Hareket Kamplarını 20 yılda geliştirdim ve defalarca kere uygulamalar yaptım. Öyle kolay bir iş değil ve çok zamanınızı alıyor. Bir sürü insanlar iletişim kuruyorsunuz ve kaynaklarınızı (para, zaman, emek, araç-gereç, vs.) tüketiyorsunuz. Karşıdan bakıldığı gibi değil. Siz daha 3 kişiyi bir araya getirip bir şey yapamıyorsunuz. Bir sürü hazırlıkçı dokümanını ve haritasını hazırlamayı bir de düşünün. Bilgi edinmesi 45 yıl, alan çalışması 6 yıl, alan kaynaklarının okunması 2 yıldan fazla, arşiv oluşturması 6 yıl, yazması 2 yıl sürdü. Siz daha 2 satır doğru ve düzgün yazı yazamıyorsunuz. Emek veren insana bari saygınız olsun. Bizim yaptığımız çalışmaları başka yapabilen olmadı. Bundan sonra yapabilen çıkarsa da bizim takdirimizi ve desteğimizi alır. Bu millet için faydalı çalışmalar yapan herkesi biz kutlarız. Ama arkamızdan ileri geri laflar eden insanları tabi ki sevmeyiz. Nibiru hakkında hiçbir şey bilmeyen ve Küreselcilerin ortaya attığı "örtbas amaçlı açıklamalara ve yalanlara" itibar edip onları savunanlara da Allah akıl fikir versin diyoruz. İşlerine gelmeyen bir şey olunca "yok" deyip geçiyorlar. Hadislerden bahsediyoruz; onlara bahane buluyorlar ve inanmıyorlar. Çeşitli araştırmaları öne koyuyoruz; onları Küreselcilerin yaptığını iddia edip yalanlıyorlar. Hatta hatta Kur'an'ın bütününe bakara yapılmış tefsirleri getiriyoruz; Kur'an'a bile laf ediyorlar. İşlerine gelmeyene çamur atmak ve öylece sıyrılmak istiyorlar. Aklı ve imanı olan öyle akılsızlara bel bağlamaz. Sen "yok" dediğin için bir şey yok olmaz. Senin kendi inancın olabilir. Kendi alanında ve başkalarına çamur atmadan fikirlerini beyan edebilirsin. Ona da kimse bir şey demez. Ama delilli ispatlı konular için verecek cevabın olmadığından karşındaki insanın fiziksel görünümüne, aklına, araştırmalarına, çalışmalarına çamur atmak ta senin haddine değildir. O zaman senin bu millete garezin var demektir. Yıllarca sandalye tepesinde oturmak, kendi hastalıklarınla ilgilenememek, sırtlarının ağrıdan kopması, boyun fıtığı yaşaman, gezip tozmadan uzak kalman ne demektir bilemezsin. Senin burun kıvırdığın o çalışmalar öyle kolay oluşmuyor. Büyük bir mücadele ve özveri sonucu oluşuyor. Sen ise nankörlük ve vefasızlık ediyorsun ve hatta düşmanlık.. Sözüm saldırgan ve agresif kişileredir, bize dostluğunu ve desteğini gösteren insanlara değildir. Bu konular "3 gün ilgi gösterip sonra görmezden gelebileceğiniz" konulardan değildir. Bir Maraş depreminde 20'den fazla şehir ve 10'dan fazla ülke etkilendi. Bundan daha büyüğü başımıza gelirse ne olacak? Volkanlar aktifleşiyor, depremler güçleniyor, meteor yağmurları artıyor, kıtlık ve kuraklık geliyor, Küreselci baskıları artıyor.. Bunları görmezden gelmek kendi sonunuza imzayı atmak demektir.
Bu ülke için 18 ay askerliğimi yaptım ve askerde aynı anda 7-8 göreve birden koşturdum. ABD'ye kaçıp oranın vatandaşı olmadım veya paralı askerlik te yapmadım. Günde 2 saat uyku yüzü görmedim. Hiç sızlanmadım. Birkaç kere kaytarayım dedim, onda da canım sıkıldı ve geri döndüm. 20 yıldan fazla bir süre boyunca günde 2 saat uyku ya gördüm ya da görmedim. 1 hafta yatak yüzü görmediğim çok oldu. Zenginleşmek veya birilerine yaranmak için değil, ilim tahsil etmek ve kendimi geliştirmek için yaptım. 40 yaşından sonra da özel sorumluluklar aldım. 45 yılda 76000’den fazla kitap ve belki bu rakamdan çok ta makale okudum. Bugünlere kolay gelmedim. “Şu ülkeden de çekip gideyim” diye düşünmedim veya “gideyim başka ülkede keyfime bakayım” diye.. Birçok kişi için aptallık diye yorumlanabilir ama ben “ahde vefa” ve “atalarımın mirasına sahip çıkmak” diyorum. Değerlerini önemsemeyenler için bunların bir anlamı yok.
Bir yanda zenginlik varken ben sade hayatı seçtim çünkü milletimin aklını, fikrini, değerlerini, zihniyetini yerinde ve sağlam tutmak için bir şeyler yapılması gerekiyordu. Sen kaçarsan, o saklanırsa, öteki görmezden gelirse; dinin ne anlamı var, millet anlayışının ne anlamı var, maneviyatın ne anlamı var? Ülkede feyz, bereket, maneviyat kalmadı. Bunda herkesin payı var. Elimden geldiğince bu konulardaki kör zincirleri kırmaya çalıştım ama bir kişinin gayretiyle olmuyor.
Son yıllardaki ekonomik gidişat dolayısıyla bizim de kaynaklarımız zayıfladı. Bilgisayar koltuğum kırıldı ama yenisini alamadım. Sandalye tepesinde sırtlarım kopuyor. Ben bu çalışmaları bırakmasam bile sağlık sorunlarım bana zorla bıraktıracak. Bilgisayarım ve cep telefonum eskidi. Bütün bunlar hep masraf. Yenilerini alabilir miyim, bilemiyorum. Bu yazı Allah’a da arzuhalim olsun. Bize hayırlı ve güzel kapılar açsın. Kimsenin kimseyi umursamadığı bir zamanda.. Ve en yakınlarımızın bile bizi anlamadığı.. İnsanlar bizim çalışmalarımıza baktığında kendi menfaati çerçevesinden bakıyor ama bizim yaşadığımız sıkıntıları ve yaptığımız özverili uğraşları görmezden geliyorlar. Âlimleri sustuğu gün insanların asıl kıyametinin başladığı gündür. Âlimlere aşağılama ve kötüleme yapanların yeri de cehennemim dibidir. Bu konuların şakası yok. Birilerinin âlimleri kötü görmesi bir şeyi değiştirmez. Şeytanı kendine âlim yapan hakikat yolcusu alimin kıymetini bilmez. Hz. Ali’nin bir sözü vardı: “İnsanlığın yıkıma uğrayacağı zaman, onların azgınlıkta en ileri gittiği zamandır” diye. Maalesef günümüz tam da böyle bir zamandır.
“Doğrusu, önceden gelip geçen Ad (halkın)ı O yıkıma uğratmıştı.
Semud’u da (Allah kendi haline koymamıştı).
Böylelikle (o zulmeden halklardan kimseyi cezasız) bırakmamıştı.
Daha önce Nuh kavminden de (intikam almıştı.) Çünkü onlar, daha zalimdi ve daha azgınlaşmıştı.
Altı üstüne gelen (Lut kavminin) şehirlerini de O (Allah) yerin dibine batırmıştı.
Böylece ona (o toplumun başına) sardırdığını sardırmış (müstahak oldukları belalarla onları sarsmıştı).”
Ahmet Akgül Meali, Necm Suresi, 50-54
Ve Allah bir toplumu yıkımı uğratmak istediğinde yani helak etmek istediğinde, içinde salih amel edenleri de aynı cezaya çarptırır. Çünkü salih amel etseler bile “emr-i bil maruf, nehy-i anil mülker” yapmamışlardı yani “insanlara iyilik yapmalarını tavsiye etmemiş ve kötülük yapanlara engel olmamışlar” idi. Emr-i bil maruf ve nehy-i anil mülker, birçok İslam âliminin ortak görüşüyle; imanın şartlarından birisidir. Hoca Ahmet Yesevi’ye göre imanın şartlarından birisi de “akıl” sahibi olmaktır. “Akıl” kavramının içeriğine bakarsanız da maalesef pek fazla akıllı olmadığını anlarsınız. “Bana bir şey olmaz, sırtımı sağlam yere dayadım” demeyin. Allah ilk önce o dayandığınız yeri yıkar atar.
Bizim niyetimiz her zaman iyiydi. Ama maalesef pekçok insan şeytanlaşmış. Başkalarının kuyusunu kazmak, fitne saçmak, ahlaka ve akla sığmayan tutumlar geliştirmek için yarışıyorlar. Başkalarının bizim hakkımızda söylediklerini tutup getiriyorlar, laf taşıyorlar. Bu ülkede kim kimi seviyor ki? Hele iyi bir işle uğraşan insanı illa ki alaşağı etmeye çalışan çok olur. Bu ülkede uçak fabrikası kuran, otomobil yapan, türlü icatlar yapan halkın evlatlarına ne oldu? Hiçbiri değer görmedi ve üstelik darbe yediler. Onların açtıkları fabrikalar ve atölyeler kapatıldı. O insanların yanında kimler vardı? Hiçkimse.. İşte bizim insanlık ölçümüz. Sadece dert yanmakla ve sorun anlatmakla olmaz, değerlerini korumasını da bileceksin. Yoksa seni yok etmeye çalışanları dolaylı olarak bile olsa desteklemiş olursun. Biz, sadece sorunları anlatmakla kalmadık ve gücümüz yettiğince çözümler de geliştirdik. Sigara, içki, eğlence, gezme, tatil, eşya almak için kaynaklarını sonuna kadar tüketen insanlar; hazırlık yapma konusuna gelince isteksiz oldu. Biz hiç kimseye; kendi talebinden farklı bir şey, zorla bir şey, söylediğimiz şeyden farklı bir şey vermedik. Falcıya, yıldız falcısına (astrolog), büyücüye, vs. 3000 dolar para veren insanlar, hazırlıkçılık üzerine kendilerine yapacakları harcamalar için bize kızıyorlar. Senin kamp malzemeni de ben mi alıp göndereyim? Kaotik afetler olduğunda insanlar gidebileceği güvenli alanları bilecekler ve neler yapacaklarını da.. Çoğu insan televizyon kumandasını açma kapamanın ötesinde bir şey bilmiyor. Kaldı ki kaotik afetler olduğunda ne yapmaları ve ne yapmamaları gerektiğini bilebilsinler.. İçinde 100 tane özelliği olan 3000 dolarlık telefon alıyorlar ama 2 tane özelliği zor kullanıyorlar.. Zeki bir milletin bu hale gelmesinde elbette ki pekçok şey etkili. Sadece millet kabahatli değil. Gün gelecek; Acil Durum Kampları hem katılımcılarına yuva olacak ve hem de diğer insanlara ellerinden geldiğince yardımcı olmaya çalışacak. Üstelik kaotik süreçler geçtikten sonra yaşama devam etmek için dayanışma içinde olabilecekler. Günümüzde artık akrabalar birbirlerini öldürür hale geldi. Güvenilir ve dayanışma içinde olabilecekleri insanları nereden bulacaklar? Kaotik zamanlarda nefsani hareket edenler yağma, yaralama, öldürme, hırsızlık, vs. peşinde olacaktır. Onca hengamenin arasından kim kendine bir yol haritası çizebilir? Biz böyle zorlukların üstesinden gelmek için kaotik süreçler başlamadan hareket ettik. Zaten mantıklı olan da budur. ABD'de 2019'dan önce insanların % 10-15'i kadarı hazırlıkçı iken şu anda % 70'ine yakını hazırlıkçı oldu. SHTF ve hatta TEOTWAWKI durumunu bekliyorlar. Bizim insanımız ise "bize bir şey olmaz", "bu hayat böyle devam edecek", "hazırlıkçılık gereksiz" kafasında.. 6 yıldır dünyanın gidişatını anlatıyoruz. Hem de referanslarıyla ve delilleriyle. Anlattığımız hiçbir şeye bakmadan yalanlama yapanlar acaba hangi delilleri ortaya koyuyorlar? İnternette gördükleri "kuru yorum" ifadeleri alıp kendilerine referans gösteriyorlar. Cahil ve ahmak insanlardan cümleler alıp referans gösterirsen anca sonuna koşarsın. Hiçbir şey bilmedikleri halda sağdan soldan duydukları ile fikirlerini geliştiren ve amel eden pekçok insan var. Bizim referans alanlarımız 9 farklı ana bilim dalı ve 5 farklı dini ana ilim dalıdır. Kulaktan dolma ve uyduruk bilgilerle amel etmiyoruz. Her yorum yazanı ciddiye alırsak işimiz var. Bir Çin atasözü der ki: "Etme cahil ile sohbet, fıttırırsın; alma cam ile taharet, yırttırırsın". Bir de son yıllarda Çinli sevdası var ülkede. Çinlileri övüp duruyorlar. İnsanlar, ellerindeki her şeyi kaybettiklerinde bile bakalım uyanabilecekler mi? 50 milyon gerçek Çinli var ve Yunnan Eyaleti'nde yaşıyorlar. Geriye kalanları Çinlileştirilmiş Türklerdir. Şöyle bir araştırın; Çinlileştirilmiş Türkler gerçek Çinlilerden sürekli eziyet görüyorlar. Çin'de "Yahudi Otonom Bölgesi" vardır ve Çin'i de Yahudiler yönetir. Yahudiler "Gog ve Magog Savaşı"nı dünyadaki Türklere karşı sürdürüyor. Onların en büyük amacı; bütün Türkleri ortadan kaldırmaktır. Çinli veya Yahudi yandaşı olanları dahi.. Kendi özüne ve değerlerine düşman olan hiç kimseyi hiçbir toplum ve hiçbir devlet bağrına basmaz, sadece hedeflerine ulaşasıya kadar kullanır.
Bazı sözde akademisyenler; Mason localarına bağlı, Küreselci fonları alan, çeşitli fırsatları değerlendirip yaygaralar yapan ve öne çıkan, medyadan aldığı paralarla yurtdışında ev ve araba alan, bu millete manipülasyon ve aldatmaca yapan, Küreselcilerden gelen emirleri uygulayan kişiler de var.. Arkadaşlarıyla lüks lokantalarda domuz eti yiyip şarap içerken takipçilerinin gazına gelip karşıt görüşte olan insanlara "burnu eğri", "suratı ablak", "çirkin" gibi ithamlarda bulunup onlarla alay eden bozuk zihniyetli sözde insanlar hala kendilerini iyilik meleği ve bilge kişi gibi göstermeye çabalıyor. Bazıları da siyasete yön vermeye ve kışkırtıcılık yapmaya uğraşıyor. Biraz derinlerine indiğinizde; atalarından gelen bazı olaylar dolayısıyla bu millete kin güttüklerini öğreniyorsunuz. Dedeleri dinen sapık itikatlar içerisinde. Başkasına bahane bulacağına sen "baştan aşağı kötü" olan yaşamına ve atalarına bir bak.. Sen kim, bize laf eden olmak kim.. Makam, unvan ve para sahibi olunca insanlar her türlü rezilliği yapabileceğini zannediyor. Ahlaki yönden ve zihniyet tamamen kaybolmuş ruhlarla ancak şeytan muhatap olur. Sanki kendisi altın orana sahip. Biz insanların kusurlarıyla alay etmeyiz. Allah'ın takdir ettiğine saygı gösteririz. Kimseyi de "sen şucusun, bucusun" diye ayrıştırmayız. İnsanda her şeyden önce; insana karşı saygı, edep, ahlak, şuur, maneviyat ve değerlere (milli, manevi ve dini) saygı olmalıdır. Daha bizim "Türk" kimliğimize "Türk" milli kavramlarına ve değerlerine saygıları yok. Onbinlerce yıllık bir kimliği, bir milleti, bir ırkı "yok" saymaya çalışıyorlar. Türk milleti olmadığında İslamiyet'in de samimi şeklinde kalmayacağını ve hatta bozulacağını onlar da biliyor. Bakarsanız onlar, İslam'a da Türklere karşı olduğu kadar düşmanlar.
Bazı sözde internet fenomenleri; kendilerini ön plana atmak için hileli yöntemlere başvuruyorlar, başkalarına saldırıyorlar, gözlerine kestirdikleri insanlara hakaretler yağdırıyorlar, ahlaksızca ve şuursuzca tutumlar benimsiyorlar. Mahalle kabadayısı ağzı ile konuşuyorlar ve yazıyorlar. Onların da derinine indiğinizde, Küreselcilerle olan bağları meydana çıkıyor. Bazılarının arkasında ensesi kalın adamlar var ve bazıları ise CIA Gönüllü Ajan Programı dahilinde 3000 dolar maaş alıyorlar. Hem trollük yapıyorlar ve hem de ülkenin bilgilerini yabancılara veriyorlar. Bazılarının İsrail ile, bazılarının ABD ile, bazılarının Çin ile, bazılarının İngiltere ile, bazılarının Almanya ile çıkara dayalı ilişkileri var. Lafa bakarsanız da milletimizi düşünerek hareket ediyorlar. Aldıkları emirler doğrultusunda kıymetli insanlara yükleniyorlar ve onları yıpratmaya çalışıyorlar.
70 yıldır kriptolardan ve içimizdeki hainlerden yediğiniz kazıklara doymadınız mı? Sizi kandırmak, aldatmak, manipüle etmek ve kullanmak için yapılan onca şeye bir son vermeyecek misiniz? Zaten yok oluşa doğru sürükleniyoruz.
Hz.Nuh'a (as) Allah katından Cebrail vasıtasıyla "gemi yap, tufan olacak" diye haber verildikten sonra. Hz.Nuh (as) bir yandan kavmini uyarmaya ve öte yandan da gemiyi yapmaya devam etti. Ancak kavminin azgınlığı, şuursuzluğu ve ahlaksızlığı her geçen gün artıyordu. Hz.Nuh'a (as) sürekli tacizde bulunuyorlardı:
- Senin görünmez Allah'ın mı bize akıl veriyor?
- Sana görünmez bir varlık (Cebrail) mı haber getiriyor?
- Havada bir tane bulut yokken ve uzun zamandır yağmur görmezken tufan olacağından mı bahsediyorsun?
- Sen yalancının ve ikiyüzlünün tekisin..
- Tufan olsa bile biz dağlara kaçar kurtuluruz, gemiye ne gerek var?
- Karanın ortasında bu gemiyi yapmak anca delinin işi..
- Sen bizim dinimize hakaret ediyorsun ve bizim ilahlarımızı yok sayıyorsun, bizim de nefretimizi kazanıyorsun..
Bununla da kalmadılar. Hz.Nuh'un (as) gündüz yaptığı işleri onlar gece gelip bozdular. O Yüzden geminin yapımı da sürekli gecikti. Allah ta süreyi genişletti ve tufanın başlamasını geciktirdi. Zaman geçtikçe ve tufan bir türlü gelmedikçe Nuh kavmi daha da beter hale geldi. Bir kısmı "bu adam deli" deyip çekti gitti ama başka işi gücü olmayanlar sürekli gelip tacize devam etti. Allah, bir cin tayfasına emretti ve onlar Hz.Nuh'a (as) yardım için gittiler. Devasa kalasları taşıyıp geminin daha hızlı bitirilmesini sağladılar.
Tam gemi bittiği sırada, hayvan türlerinden birer çift çıkageldi ve usulca gemiye bindiler. Önce hayvanları biraz beslediler ve sonra bazı tütsüler yakarak hayvanların uykuya dalmalarını sağladılar. Böylece hayvanlar gıdaya fazla ihtiyaç duymadan günleri geçirebildi. Tufan başladığında yer yerinden oynadı. İnsanların suyu tutmak için yaptıkları bentler çöktü ve her yer sular altında kaldı. 40 gün boyunca yağmur yağdı ve karaları su bastı. Seller her yeri götürdü. Bir müddet sonra gemi karaya oturdu. O tufanda dünya karalarının 4000 metre kadar sular altında kaldığı tahmin ediliyor. Gemiye binmeyen insanlar ve hayvanlar öldü. Sonunda gemidekiler karaya ayak bastılar. Suların çekilmesi için o civarda yerleştiler. Sular çekildikçe karalar yerleşilebilir hale geldi. Arami ırkının lideri Sam'ın torunları Doğu Afrika / Habeşistan tarafına gidip yerleşti. Oralar ormanlıktı ve çok zengindi. Altın ve elmas madenleri vardı. Soğdi ırkının lideri Ham'ın torunları bugünkü Hindistan'ın doğu ve güney sahillerine yerleştiler. Türk ırkının lideri Yasef'in torunları ise Ön Asya ve Anadolu coğrafyasını atayurdu belledi ve zamanla da 5 büyük göç dalgası oluşturdu. Doğu Türkeli topraklarını Ödüs için merkez kıldılar. Zamanla başka büyük afetler olunca Ödüs merkezini Doğu Avrupa, Orta Avrupa ve Kırım taraflarına çektiler. Ödüs lideri Aşina Asil Soyu zayıf iradeli insanların eline geçtikçe Ödüs liderliği terk edilip batılı tarzı yönetim anlayışları çıktı. Yine de Türkler alt devlet yapıları kurmayı başardı.
İnternet fenomeni, meşhur kişi, gazeteci, akademisyen, vs. diye görülen niceleri var ki;
1. 3000 dolar maaşlı CIA Gönüllü Ajan Programına veya İngiliz Gönüllü Ajan Programına kayıtlı, milletimiz ve ülkemiz hakkında yabancılara bilgi veriyor
2. Milletimizin selameti ve güvenliği için çabalayan insanları kötüleme, aşağılama, demoralize etme yarışındalar çünkü öyle emir almışlar
3. Fikri ve ilmi olarak karşımıza çıkamadıkları için kurdukları gruplarda veya açtıkları sosyal medya hesaplarında kendileri gibi art niyetli insanları toplayıp bizim gibi insanlara türlü hakaret ve aşağılama yapıyorlar
4. Yaptığımız onca çalışmayı ve insanlara sağladığımız onbinlerce sayfa dokümanı ve gerçekleri anlatan sosyal medya paylaşımını yok sayıyorlar
5. Bizi tanımadıkları halde bize saldırmayı marifet biliyorlar, insanların da ahlakını ve bilincini bozuyorlar
6. Ağır ithamlarla ve iftiralarla bizi karalamaya çalışıyorlar
7. Bizim 30 yıldır ve kat kat fazlasını anlattığımız konuları CIA ağzıyla insanlara anlatmaya çalışıyorlar, Küreselcilerin ters-psikolojik yönlendirme fikirlerini insanımıza aşılamaya gayret gösteriyorlar
8. Birçoğu "kod isimleri" kullanıyor ve aklınca gerçek kimliğini gizlemeye çalışıyor
9. Kendi alanlarında ve çevrelerinde dedikodu, gıybet, çekiştirme ve hakaret dolu söylemler yapıyorlar
10. Niceleri var ki; Mason localarına kayıtlı
Kendi takipçilerine verebilecekleri hiçbir şey olmayınca; “şurada bir şamata çıkartayım da ilgi toplayayım” kafasına giriyorlar. Ona buna küfretmeyi, aşağılama ve kötüleme yapmayı, edepsizlik etmeyi marifet biliyorlar. Sen takipçilerine doğru ve nitelikli bilgi paylaşmaya bak. Anlamadığın ve anlayamayacağın şeylere çamur atmaya uğraşma. Bizim yaptığımı şeyler anlaman için milli, manevi ve dini değerlerine sahip çıkman gerekir. CIA’den veya Küreselci platformlarından aldıkları görevleri yerine getirmek için çaba gösterip bizden gibi görünenlere insanların pirim vermemesi gerekir. Sırtınızdan bıçaklanmak istiyorsanız onları destekleyin. Ama sırtınızda on tane bıçakla da bize gelmeyin. Şeytana arka çıkanın sonu yine onunla birliktedir. Gerçekten akıllı bir insan fitnebazlara destek vermez ve onları yüreklendirmez. Onları takip etmek bile aslında onlar gibi olmaktır. Konfiçyüs "karanlığa küfredeceğine bir mum yak" demiş. Fitnebazlara geçit vermekle karanlığı yurdumuza yayıyorsunuz ve sonra da halinize üzülüyorsunuz.
Geçen yıllarda Küreselci hizmetkarı ve Mason bir kadın akademisyen bana "yamuk burunlu" diyerek hakaret etmişti. Şimdi de sözde Küreselci karşıtı olduğunu iddia ağzı bozuk bir kadın saçma sapan ifadelerle hakaret etmiş. Karşısındaki insanı tanımadan ve ne yapmaya çalıştığını bilmeden küfür ediyorlar, aşağılıyorlar, kötülüyorlar. Bu da gösteriyor ki; bu iki tür kadın da aslında Küreselci hizmetkarıdır. Zaten geçen zaman içinde Twitter'da yapılan bir sohbette bu kadının CIA ajanı olduğunu yüzüne vurmuşlar. Hiçbir şey diyememiş ve anca insanlara küfretmiş. Biz bu tür kişilerin Türk ve Müslüman aleyhinde çalışan casuslar olduğunu biliyoruz. 3000 dolar aylık maaş onlar için yeterli bir motivasyon aracı. Amaçları; Türklerin hiçbir umudu kalmasın, Türklere hiçbir çıkış yolu bırakılmasın, Türkler elleri kolları bağlı koyunlar halinde kasaplarına teslim edilsin, Türklerin zihni tamamen asimile edilsin, Türkler Küreselcilere itaat etsin ve onlar tarafından belirlenen kaderlerine teslim olsun.. Onca "devletin gerçek sahibi biziz" diyen ve Türkçü olduğunu iddia eden yapı çıktı şu ana kadar.. Bu ülkede ota moka dünya kadar para harcanırken bizi neden maddeten ve manen desteklemediler? Lafa gelince "biz milletimizi düşünüyoruz" diyorlar ama icraata gelince hiçbir faaliyetleri yok. Diyebilirler ki "müspet olanlar kurtulsun, diğerleri ölsün.. biz de geriye kalanlarla devam ederiz". Sizin geriye kalacağınızın garantisi mi var ve siz acaba ne kadar müspetsiniz? 5-6 farklı "devletin gerçek sahibiyiz" diyen kişi çıktı piyasaya ama Türkler için hiçbir şey yapmadılar, yapmıyorlar. Hep bir bahaneleri var ve bugün devletin belirli yerlerinde yer alıyor olabilirler ama yarın her şey yıkılmaya başladığında hangi milletin sinesine geri dönecekler? Tarık bin Ziyad eğer gemileri yakmasaydı, Endülüs gibi bir şaheser devlet kurulabilir miydi? Kendi milletinin içindeki erenleri, alimleri, akıllı insanları, milleti ileri taşıyabilecek kapasitede olanları çakalların ve akbabaların ziyafetine terk eden bir devlet ne kadar bu milleti düşünüyor olabilir? Çakalları ve akbabaları dizginleyeceği yere "şu bir hata yapsın da tepesine çökelim" diye bekleyen bir devlet anlayışı da olabilir mi? Öyle olduğunu söylemiyorum ama böyle hissediyorum. Hiç kimse bir şeyler yapmaya cesaret edemezse bu millet nasıl varlığını sürdürecek? Ülkenin % 85'i aşılandı. Türk Dünyası'nın da öyle. Türkleri ortadan kaldırmak için var güçleri ile çalıştılar. Turbo kanserler, tümör vakaları, kalp krizleri, depresyona girmeler, felç vakaları, türlü değişik hastalıklar çoğaldı.
Bizim gibi insanlara saldıranlara değil ama böyle akılsızlara iki kelime cevap vermeyen insanlara kızıyorum. Nerede kötü ruhlu, edepsiz, ikiyüzlü, milletin ellerini ve ayaklarını bağlamaya çalışan, arkada bin türlü fırıldak çeviren tip var; insanımız onları seviyor ve destekliyor. Onca bela ve musibet başımıza geldiğinde "ben çok iyi bir insanım, neden bunlar başıma geliyor?" diyorlar. Haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır. Hiçbir şey yapmasan bile birisi bir haksızlık yaptığında susup izliyorsun, destek imojisi koyuyorsun, onun yangınına odun taşıyorsun. Dolayısıyla da başına gelenleri ve gelecek olanları hak ediyorsun. Siz zannediyormusunuz ki biz bu çalışmaları sadece kendi isteğimiz üzerine yaptık? Bize verilen görevler var, biz onları ifa ediyoruz. Kendi toplumuma gidip rahat içinde yaşayabilirdim ve hiçbir şeyi de umursamazdım. Bu millet zaten yetim ve öksüz bırakılmış, başsız kalmış, Ödüs'ü elinden alınmış, bodun özünü yitirip odun olmuş.. İçinizden neden bol miktarda şeytan çıkıyor da yeni bir Oğuz Kağan çıkmıyor dersiniz? O potansiyelde insanlar var ve ona hakkı olanlar da var. Ama siz onları beğenmiyorsunuz ve istemiyorsunuz. Onun için bu millete, bu değerlere, bu medeniyete sahip ve arka çıkacak Kut Almış insanları göremiyorsunuz. Manevi olarak; hak etmeyene hak verilmez. 70000 yıllık Türk Hanedanlıklarının hiç gücü mü yok ki sizi bu halde bırakıyor? Çünkü kendinize değer vermiyorsunuz, kendi değerlerinize saygınız ve korumacılığınız yok, asıl önemli olanları önemsemiyorsunuz. Kurdu ve kartalı çakala ve akbabaya boğdurmaya çabalıyorsunuz.

Akla, mantığa, bilime, dini ilimlere, töreye uygun olmayan sapkın düşünceler, anlayışlar, felsefeler, doktrinler peşinde koşanlar bizi sevmiyorlar. Kendisine Küreselci karşıtı süsü vererek Pentagon ve CIA tarafından servis edilen bilgileri, resimleri ve videoları insanlara yayıyorlar. Bunlardan bazıları; Tengricilik, Şamanizm, Düz Dünya inanışı, reptilyan inanışı, uzaylı ırk inanışı, Agarta inanışı, vs. Biz bunlara karşı beşeri bilimlerle ve dini ilimlerle muteber ve önemli açıklamalar yaptıkça bize cevap veremiyorlar. O zaman da bize türlü yönlerden saldırıyorlar. Bu insanlara "bilgi çarpıtma" ve "yalan bilgi yayma" konularında hiç kimse müdahalede bulunmuyor. Biraz araştırma yaptığınızda ise; yabancılarla görüştüklerini, ensesi kalın yakınlarının olduğunu, başka yerlerden güdülendiklerini ve nemalandıklarını tespit ediyorsunuz. Biz; delilleriyle ve kaynaklarıyla anlattığımız halde hiçbir destek görmüyoruz ve hatta kötülerin psikolojik şiddetine maruz kalıyoruz.
Başımızda akbaba gibi duran niceleri var ama elimizden tutan, sırtımıza destek veren, hakkaniyet adına bizimle kötüler arasına set olan yok. Ama dünyayı felaketlere sürükleyen Küreselcilere sevdalanmış niceleri var. Bir de onlara karşı olduğunu iddia edip aslında bilinçsizce hareketleriyle onlara destek olan insanlar var. Başkalarını liğme liğme parçalamak için fırsat kollayanlar, kendilerini de aynı akıbete uğratacak diğerlerine karşı manevi kalkanlarını yok ediyorlar. Kıymetli insanlara neyi layık görürsen aynısını sen yaşarsın ve belki de beterini.. Senin beğenmediğin insan belki de muteber bir kişi. Ama fitne ateşiyle gözlerin öyle bir kör hale gelmiş ki gerçeklikten uzaklaşmışsın.
Hala daha bize karşı art niyetli yaklaşımlar devam ediyor. Biz ise iyi niyetli şekilde devam ediyoruz. Hırsızlık, uğursuzluk, kötülük edenleri alkışlayanlar; bizim gibi insanlara türlü iftiralar atıyorlar ve kötüleme yapıyorlar. Sen altını çamura da atsan onun değeri azalmaz. Onlar milletimize umutsuzluk aşılıyorlar, Küreselcileri ilah gibi gösteriyorlar, psikolojik yönlendirme yapıyorlar, kötüyü normalleştiriyorlar, insanlardan gerçek mücadele ruhunu söküyorlar.. Anlattıkları pek çok şey ise kuru laf kalabalığı, çözüme dönük hiçbir şey yok. Yapacak başka bir şeyleri olmayınca da nerede müspet insan varsa ona saldırıyorlar. Çünkü onların vazifesi o. Bugüne kadar bize saldıranları ne zaman araştırsak altından başka başka şeyler çıktı. Bir şekilde ya trollük ettiklerini, ya takipçi sevdasına düştüklerini, ya kendi çıkarlarına hizmet etmediğimiz için bize kızdıklarını, ya dini anlayışımıza ve Türkçülüğümüze kötü nazarla baktıklarını, ya ilmi ve kültürel birikimlerimize karşı tepkiler geliştirdiklerini, ya Batıni zümreden olduklarını, ya Küreselciler adına kontrollü muhalefet ettiklerini gördük. Arkalarına yüzbin, beşyüzbin, milyon kişiyi almışlar ama; İngilizlere ve Amerikalılara bilgi satanlar, bir yerlerden fonlanıp trollük edenler, gördüklerini bir yerlere raporlayanlar, ajan olarak içimize sızanlar hiç te az değildir. Sizi süslü laflarla ve sizdenmiş gibi kandırarak kullanıyorlar. Gerçekten sizden olsalar öncelikle sizin değerlerinize sahip çıkarlardı. Kendi menfaatleri ellerinden gidiyor, rahatları bozuluyor, düzenleri kaçıyor diye çırpınıyorlar, sizi düşündüklerinden değil.
Beşeri bilimler ve dini ilimler alanlarında pek çok alim arkadaşım var. Hemen hepsinin ortak görüşü nedir, biliyor musunuz? "Bu millet bitmiş, bu milletin savunulacak bir yönü kalmamış.. Bırakalım yok olup gitsinler". Aynen böyle ve bu adamlar kendi küçük grupları haricinde bir şeyler paylaşırlarsa paylaşıyorlar. Bu adamlar sıradan insanlar da değiller. İlim ve kültür yönünden üst sınıf insanlar. Ama onlar meydana çıksa bu insanlar anca onlara taş atar. Ben ve yoldaşlarım ise her ne kadar insanlara zaman zaman kızsak ta elimizi ve gölgemizi çekip kendi rahatımıza bakmayı düşünmedik. Çünkü bütün alimler milletten ellerini ve gölgelerini çekerlerse Allah'ın helaki o millet üzerine vacip haline gelir. Ama bunları idrak edecek beyin ve öngörü lazım.
Hiçbir şey bulamasalar; okuduğum okullara bahane buluyorlar. Yurtdışında küreselci okullarına giden ve çalışmalarıyla bilerek ya da bilmeyerek onlara hizmet edenleri alkışlıyorlar ama Türkçü bir insanı gördüklerinde hemen kötülemeye başlıyorlar. Onların itibarı sadece unvanlara ve makamlara.. Gösteriş yapanı seviyorlar ama mutevazı olanı sevmiyorlar. Hak ve hukuk tanımayanı seviyorlar ama adil olanı sevmiyorlar. Ben unvanlarımla ve makamlarımla değil, aklımla ve ilmimle insanların karşısına çıkıyorum.
Ağzı bozuk olanlar sadece bize de değil, internette kimi gördülerse hepsine sataşıyorlar. "Sataşma kültürü" geliştirdiler. Şeytani ruhları olduğu için karanlıktan besleniyorlar. İnsanlara umutsuzluk, saygısızlık, edepsizlik aşılıyorlar.
Son 5 yıldır hiç olmazsa aşağıdakileri insanlara ücretsiz olarak verdim:
- Güvenli Alanların nasıl tespit edileceğine dair eğitimler
- Gerçek Türk ve Dünya tarihine dair eğitimler
- Sağlığı koruma üzerine bilgilendirmeler
- Afetler ve felaketler hakkında eğitimler
- Nibiru hakkında bilgilendirmeler
- Komplo Teorilerinin gerçek yüzü hakkında bilgilendirmeler
- Ahir Zaman ile ilgili bilgilendirmeler ve eğitimler
- Temel insani ve milli kavramlarla ilgili bilgilendirmeler
- Ehl-i Sünnet vel Cemaat İtikadı prensibince dini bilgilendirmeler
- Milli, Manevi ve Dini değerlerimiz ile ilgili eğitimler
- 60000 sayfa bilgi dokümanı paylaşımı
- 5000'den fazla makale paylaşımı
- 50000'den fazla sosyal medya bilgi paylaşımı
- Hazırlıkçılıkla ilgili çeşitli doküman ve harita çalışmaları paylaşımı
"Onlar, kötülük eden birçok insan arasında salih insanlardır ve onlara itaat edenler, onlara itaat etmeyenlere kıyasla azdır." Hadis
“Yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar.Onlar sadece zanna uyarlar ve yalan söylerler.. Enam 116
“Zâlim, yeryüzünde Allah’ın adâletidir. Allah onunla (başkalarından) intikâm alır. Sonra (döner), ondan da intikâmını alır.” (bk. Keşfu’l-Hafâ, 2/64)
"İşte kazandıkları (günahları)ndan ötürü zâlimlerden bir kısmını diğer bir kısmının peşine böyle takarız." (Enâm 6/129)
"Nefsine zulmeden günahkâr zâlim, halkına zulmeden zâlim yönetici ve ticaretinde insanlara zulmeden hilekâr tüccar gibi bütün zâlimler, bu âyetin tehdit kapsamına girmektedir. Halk ne zaman zâlim durumda olurlarsa, Allah onlara başka bir zâlimi musallat eder." (bk. Razi, Mefatih, ilgili ayetin tefsiri)
Bu listeye; "halkına kötülük aşılayan internet fenomeni", "müspet çalışmalar yapan insanlara iftira atan bozuk zihniyetli insan", "Küreselcilere bilerek ya da bilmeyerek hizmet eden kişi" gibi eklemeler de yapılmalıdır.
Kendi sosyal medya alanlarında bize küfür, hakaret, aşağılama, öteleme yapanlar var. Dedikodumuzu ve gıybetimizi yapıyorlar. Yaptığımız çalışmalara kötü nazar ile bakıp ağıza almadık laflar ediyorlar. Bu tür kişilerin belli başlı özellikleri var:
1. Yabancı ülkede yaşıyorlar veya yabancı ülkelerle organik bağları var. Yani nereye ve kime hizmet ettikleri belli değil.
2. Bazılarının anası ya da babası yabancı. Dolayısıyla da Türklük bilincinden ve değerlerinden uzak insanlar.
3. Bazıları Küreselci karşıtlığını kullanıyor ancak Küreselcilere hizmet eden "kontrollü muhalefet" yapıyorlar.
4. Sürekli sorunları anlatıyorlar ama anlatımlarında da bir ölçü, bir nizam, bir intizam, bir düzen yok.
5. Tek dertleri "daha fazla takipçi" almak. Bu milletin gerçek sorunlarını bire bir yaşamıyorlar ve bunlara yönelik somut gayretler göstermiyorlar.
6. Tuzları kuru insanlar yani maddi olarak sıkıntı çekmiyorlar. Maddi sıkıntı çekenlerin derdini anlayacak kişiler değil.
7. Kıskançlık, haset, çekememezlik kanlarına işlemiş.
8. Milli, manevi ve dini değerlerimizi bilmiyorlar, korumaya da gayret göstermiyorlar. Sadece "kişisel çıkarlar" çerçevesinden bakıyorlar.
9. Aciz insanların halet-i ruhiyesinden istifade ediyorlar ve onları kötü düşüncelere sevk ediyorlar.
10. İtiraz ettikleri şeylere şöyle ya da böyle dalmış insanlar.
11. Ellerine geçen her fırsatı kötü düşüncelerini ve art niyetlerini sergilemek için kullanıyorlar.
12. Bu millet adına herhangi bir soruna çözüm getirmek için en ufak bir şey bile yapmış değiller, sadece sorunları anlatıyorlar.
13. Onların anlattıklarının misli misli fazlasını anlattım.
14. Olaylara değil insanlara ilgi gösteriyorlar, bizim gibi insanlara tepeden bakıyorlar.
Konfiçyüs: "Başında düşünmeyen sonunda kara kara düşünmek zorunda kalır"
Konfiçyüs: "Küçük düşünen kişiler diğer insanlarla, büyük düşünen insanlar olaylarla ilgilenir"
Sen ömrün boyunca milletini düşünürsün ama insanlar ilk fırsatta seni arkadan vurmak için fırsat kollarlar. Pekçok insan seni savunmak adına da bir şey yapmaz. Hiçbir şey yapamıyorsan onu takipten çıkarsın ve ona yüz vermezsin. Kendi alanında o kişinin şuursuz, ahlaksız, edepsiz, saygısız tutumlarına karşı iki satır bir şey yazarsın.
Ahlakını, iyi niyetini ve şuurunu yitirmiş toplumlara Allah kötü yöneticiler gönderir ve o toplumun kendini düzeltmesi için türlü zorluklarla muhatap bırakır. Günü geldiğinde kötü yöneticiler devrili ve o yöneticilerden eziyet gören kullarının intikamını alır.
İnsanların çoğu, kendisine yapılan iyiliklere ve vefaya karşı nankördür. Bunu da genelde en edepsiz halleriyle gösterirler. Aksi durum söz konusu olsaydı Kur'an'da insanların çoğunun akılsız, vicdansız ve ahlaksız olduğuna dair pek çok ayet olmazdır. İnsanların işine gelmediği yerde ayetlere bile bir sürü laf edebiliyorlar.
124000 peygamber geldi ve bunlardan 30 kadarı Kur'an'da geçiyor yani Ulu-l Azm olarak anılıyor. Birkaç milyon da "evliya" gelmiş dünyaya.. Peygamberlerin ve evliyaların hemen hiçbiri ne kendi insanlarından / kavminden, ne Batınilerden (körü körüne dünyevi çıkarlara veya bir örgüte bel bağlayıp akla, mantığa ve bilime / ilme önem vermeyen güruh - bunlardan her devirde vardı), ne düşmanlarından saygı ve sevgi görmedi. Hatta bunların pek çok fiziksel ve ruhsal şiddet te gördü. Hatta hatta pekçoğu kendi insanları tarafından dövüldü, yaşadıkları yerlerden kovuldu, öldürüldü. Haliyle de Allah'ın helak ettikleri arasında yerlerini aldılar. Allah her peygambere bir tane "peygamberlik duası" hakkı verdi. Hz.Muhammed (ASM) "samimi Müslümanlar için Hesap Günü şefaat hakkı" için kullandı. Ona "belirli bir sayıda" insana şefaat hakkı verildi. Ancak diğer peygamberlerin "hepsi" peygamberlik duası haklarını "kavimlerinin helak olması" için kullandı.
Bir Türk Kağanı şöyle demiştir: "Tanrı, düşmanımın bile akıllısını versin". Maalesef insanların çoğunun akılla, fikirle, ahlak ile, bilinçle, onurla, ülkülerle, değerlerine sahip çıkmayla, gerçek bilimle, gerçek dini ilimlerle, kötü giden bir şeyleri düzeltmeye çalışmakla işi yok.
Ben yan gelip yatabilirdim ama Ahir Zaman'da meydana gelecek olayları Hadislerden bildiğim için milletimin yanında ve ülkemde olarak bu süreci geçirmeye karar verdim. Pekçok soruna bulduğum çözümü insanlara aktardım.
Sözlerine baktığınızda Küreselci karşıtı gibi duran ama yaptıkları ile direkt ya da dolaylı olarak Küreselcilere hizmet eden kişilerden hiçbir fayda gelmez. Madem ki Küreselci karşıtı onlar, yıllarını bu konuda harcamış bir insana neden cephe alıyorlar? Ne yaparsam yapayım, hangi işle uğraşırsam uğraşayım, nasıl bir yaşam savaşı verirsem vereyim art niyetli ve kötü ruhlu insanlar ileri geri konuşmaya ve düşünmeye devam edecekler. Gerçek düşmanlarına karşı hiçbir şey yapamadıkça kendisine yıllarca bilgi ve çözüm sunmuş kıymetli insanlara saldırmayı marifet zannediyorlar. Hem de ne idüğü belirsiz tipler onlar.. Saçma sapan kullanıcı isimleri ve/veya saldırgan üslupları ile dikkat çekmeye çalışıyorlar.
Meyve veren ağacı taşlıyorlar. Daha iyisini yapabiliyorsan sen yap. Seni engelleyen mi var? Ama hiçbir şey yapmadıkları gibi yapana da engel olacaklar. Biz, insanımıza umut olan ve çözüm getiren konularda çalıştık. Bunun için de ciddi emek ve zaman harcadık. Sen bugüne kadar küfür etmekten başka ne yaptın? Seni takip edenler sende ne buluyor? Daha fazla takipçin olsun diye önüne geleni devirmeye çalışan anca kendi gafletini başkalarına da sıçratır. Öyle de oluyor. Kötü ruhlu insanlara itibar ederek seviyelerini düşürüyorlar. Biz, çalışmalarımızla insanlara umut oluyoruz ve kaotik zamanlar için çözüm gösteriyoruz. Art niyetli kişiler ne yapıyor? Yapılan güzel işleri baltalıyorlar.
Tarih boyunca "büyük alimlerin" hiçbirisi art niyetli insanlardan insaf görmedi. Kötü ruhlu insanlar sürekli saldırdılar ve kötülediler. İyi niyetli, çalışkan ve üretken insanların kaderi bu.. Sorsan; doğru düzgün inanç sahibi değiller, bilimden anlamazlar, cahildirler, kafaları ciddi konulara basmaz, dini kaynakları umursamazlar, Türklüğe dair somut emareler taşımazlar ama şekilcilikle işlerini götürmeye çalışırlar.
Aşağılık insanlar seviliyor ve el üstünde tutuluyor ama kıymetli insanlar aşağılanıyor, kötüleniyor, hor görülüyor. Başımıza onca bela ve müsibet geldiğinde de bütün suçu küreselcilere atıyorlar. Zannedersiniz ki kendileri evliya! Neyi hak ediyorsan başına o geliyor aslında.. Zaten Allah'ın vaadi de bu yönde. Ne din, ne Töre, ne akıl, ne ahlak, ne şuur bilmez de önüne geleni devirmeye ve yok etmeye çalışırsan başına bin türlü bela da gelir. Ve sen onu hak etmiş olursun.. Sen kötü gözle bakıyorsun diye de kıymetli insanlara bir şey olmaz. Hz.Yusuf (as) gençliğini hapishanede geçirdi. Hz.Eyyub (as) ömrünü hastalıklara sabretmekle geçirdi. Hz.İbrahim (as) baş düşmanı Nemrut tarafından ateşe mancınıkla atıldı. Hz.Muhammed'e (ASM) kendi insanları tarafından çocuklara taş attırıldı. İmam-ı Azam'a etmedikleri küfür kalmadı ve sonunda öldürüldü. Hz.Ali (ra) öldürüldü. Hz.Hasan (ra) ve Hz.Hüseyin (ra) öldürüldü. Hoca Ahmet Yesevi (ks) türlü iftiralara ve kötülemelere uğradı, insanlardan eziyet gördü. Ahi Evran Hoca Nasreddin, Mevlana'nın baş düşmanı olarak yıllarca ölümle tehdit edildi.
“Ümmetimi öldürecek kavgalardan, helak edecek düşmandan korkmuyorum. Fakat sapık devlet başkanlarının getirecekleri felaketlerden korkuyorum. Zira ona itaat etmiş olsalar fitneye maruz kalırlar, karşı gelirlerse onlar ümmetimi katlederler." – Camiu’s-sağir.c.1,hds:467
“İnsanlar bir zalimi görürler, ona mani olmazlar. Bu sebeple hemen hepsi cezalandırılır.” – Tirmizi
“Ahir zamanda devlet başkanlarının yanlarında, devletin disiplin işlerini yürütmekle görevli öyle memurlar geleceklerdir ki: Allah’ın gazabı ile kalkar yine gazabı ile yatarlar. Böyle kimselerle dost olmaktan kaçınınız.” – Camiu’s-sağir. c.1,hds:463
“Müslümanların başına idareci olarak geçen kimse, kendi için istediği şeyleri Müslümanlar için istemez, onlara şefkat duygusu taşımazsa, cennetin kokusunu koklayamaz.” – Camiu’s-sağir. c.1,hds:496
“Her milletin başına münafıklar geçmedikçe kıyamet kopmaz.” – Mecmau’z-Zevâid
“Kim bu ümmetin başına amir olarak geçtikten sonra adaletten şaşarsa, Hazreti Allah onu yüzüstü cehenneme atacaktır.” – Camiu’s-sağir.c.1,hds:479
“Siz ne halde iseniz, başınıza o halde idareciler gelir.” – Deylemi
“Benden sonra, ileride yalan söyleyip zulmeden emirler türeyecektir. Onların yalanlarını tasdik edip zulümlerinde onlara yardımcı olanlar, benden değil ve ben de onlardan değilim. (Kıyamet günü) Havzıma uğrayamazlar.” – Camiu’s-sağir.c.1,hds:452
“Zâlim bir kavmin karaltısını çoğaltan (yani zâlimler arasına karışan) kimse onlardandır,” – Camiu’s sağir.c.1,hds:464
“Benden sonra idarenizin başına öyle adamlar gelecekler ki, dininizin ve sizin kötü kabul ettiği şeyleri onlar iyi kabullenecekler, sizin iyi ve güzel kabul ettiğiniz davranışları da kötü sayacaklardır. Böyle bir kötü devre sizden hanginiz erişirse, Allah’a isyan edene itaatin olmayacağını bilsin.” – Camiu’s sağir.c.1,hds:471
“Onları inkâr edip onlarla mücadele eden kurtulur. Onlardan uzaklaşan selâmet bulur veya selâmete yaklaşır. Dünyalıkların da onların arasına katılıp, onlarla düşüp kalkanlar da onlardandır.” – Camiu’s-sağir. c.1,hds:452
“Vergi toplamak için gönderdiğimiz tahsildarlara ne oluyor? Vergileri topladıktan sonra yanıma gelerek şöyle diyorlar: “Şunlar devlet için topladığım vergiler, şunlar da bana verilen hediyeler.” Sorarım size, bu adam anasının veya babasının evinde otursa idi ve bekleseydi ona hediye veren olur muydu? Olmaz mıydı? Nefsim yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki: Böyle devlet hesabına vergi topladığı zaman kendisine hediye ismi altında gayri meşru menfaat temin eden kimse yarın kıyamet gününde o mal sırtında ortaya çıkacak ve bunun hesabını verecektir. Hediye ismi altındaki bu mal deve ise deve sesi çıkararak, sığır ise, sığır gibi böğürerek, koyun ise koyun sesi çıkararak o hayvan sırtında mahşer halkına bunun hesabını verecektir.” – Camiu’s-sağir.c.1,hds:432
“En çok korktuğum ümmetimin başına gelecek sapık devlet reisleridir.” – Camiu’s-sağir.c.1,hds:449)
“Benim ümmetimi zalimden korkar gördüğün zaman, ona “sen de zalimsin” demelisin. Onlar artık dirileri yanından ayrılmış, çöllerin ortasında kalmış manevi olan bir ölü gibidirler.” – Camiu’s-sağir. c.1,hds:429
“Hangi idareci, idaresi altında bulunanlara ihanet ederse cehennemdedir.” – Camiu’s-sağir.c.1,hds:497
“Benden sonra öyle devlet adamları gelecek ki, dininizin ve sizin güzel gördüğünüz şeyleri çirkin, çirkin gördüğünüz şeyleri güzel göreceklerdir. Yani onlar kendilerine göre iyilikleri ve kötülükleri tayin edeceklerdir. Kim bunların isteklerine karşı gelerek onlara uymazsa iki cihanda kurtulmuş olur. Bunları terkeden selamete ermiş olur, kim de bunların (günah kervanına) karışırsa felakete sürüklenir.” – Camiu’s-sağir.c.1,hds:469
“Allah’a itaat etmeyene itaat olmaz.” – Camiu’s-sağir.c.1,hds:493
“Şüphesiz Allah’u Teâlâ, idare mevkiinde bulunan herkesten hesap soracaktır. İdaresi altındakilerin haklarını gözetip gözetmediğini, yoksa zayi mi ettiğini muhasebe edecektir. Hatta kişiyi, ev halkı hakkında muhasebe ve gerekirse muaheze edecektir.” – Camiu’s-sağir.c.1,hds:434
“Benden hemen sonra başınıza öyle devlet başkanları geçecek ki, bunlar sizin ve dininizin iyi görmediği bir takım işlerin yapılmasını emredecekler ve (sizin ve dininizin) çirkin gördüğünüz ahlak dışı bir takım ameller işleyeceklerdir. Bunlar sizin başınızda bulunması lazım gelen devlet ricali değildirler.” – Camiu’s-sağir.c.1,hds:456
“Yağmurun çoğalıp bitkinin az olması, Kur’an okuyanların çok fakihlerin az olması, idarecilerin çok, güvenilir olanlarının ise az olması kıyametin yaklaştığının delillerindendir.” – Câmiu’s-sağîr: 8234
“Devlet malı belirli çevrelerin menfaati yapıldığı, emanet kelepir ve zekât angarya sayıldığı, ilim dinden başka gaye için tahsil edildiği, kişi karısına itaat edip annesine âsi olduğu ve dostunu kendisine yaklaştırıp babasını uzaklaştırdığı, mescitlerde gürültüler baş gösterdiği, fâsık kimsenin kabilenin başına geçtiği ve aşağılık adamın milletin lideri olduğu, şerrinden korkulduğu için kişiye ikramda bulunulduğu, şarkıcı kadınlar ve çalgı âletleri türediği, şaraplar içildiği ve bu ümmetin sonunda gelenler evvel gelenleri lânetlediği zaman; işte o zaman kızıl bir rüzgâr, zelzele, yere batma, şekil değiştirme, taşlanma ve ipi kopan bir kolyenin tanelerinin birbiri ardı sıra gitmesi gibi birbirini takip eden alâmetler beklesinler.” – Tirmizi: 2308
“Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, imamınızı öldürmedikçe, kılıçlarınızı birbirinize karşı kullanmadıkça, dünyanıza şerlileriniz vâris olmadıkça kıyamet kopmaz.” – Tirmizi
“Her şeyi ifsat edecek bir bela vardır, bu dinin afeti de kötü idarecilerdir.” – Camiu’s-sağir.c.1,hds:475
“Ahir zamanda zalim amirler/yöneticiler, fasık vezirler, hain hâkimler ve yalancı âlimler olur. Her kim o zamana yetişirse sakın onlar için ne vergi memuru-haznedarı, ne yetki sahibi bir yönetici-yardımcı, ne de güvenlik-emniyet memuru olmasın.” – es-Sağir, el-Evsat
Bizim milletimizin bir bölümü; kendisine düşman olanları dost ediniyor ve onları bağrına basıyor. Bunu bilerek veya bilmeyerek, direkt olarak veya dolaylı olarak ama her zaman kendi nefsini öne çıkararak, kişisel çıkarlarını öne koyarak, şeytani dürtülerle, art niyetli şekilde, yobazca fikirlerle yapıyor. Başka düşman aramalarına gerek yok.. Kendileri zaten geçmişlerine, bugünlerine ve geleceklerine yeterinden fazla düşmanlık ediyorlar. Kendilerini aşağı çektikleri gibi başkalarını da yerin dibine geçirmek için her şeyi yapıyorlar. Onlar için ne yaparsanız yapın, illa ki kötü nazarlarını gösterecekler ve fitne ateşini yakacaklar. Bilmedikleri, anlamadıkları, akıl yetiremedikleri her konuya illa ki bir kulp takacaklar. Böylelerine inanan, güvenen, destek veren de anca onların seviyesine düşüyor, yaşamlarına olumlu hiçbir şey katmıyorlar. Bilimsel literatürde buna "Stockholm Sendromu" diyorlar ama bizdeki ifadesi "celladına aşık olmak" olarak anlam buluyor. Her alanda insanlar; kendilerini istismar eden, kötü niyetli, faydasız, fitne saçan, gerçek yüzünü saklayan insanlara karşı bir sevgi ve ilgi besliyor. Bu durum insanları asabi, kavgacı, düşüncesiz, gelecek görüşü olmayan bir hale sokuyor. Zaten insanların patır patır döküldüğü bir zamandayız. Ülkenin % 85'i ciddi tehlike altında. Hala birbirimize sataşacağımıza ve birbirimizin ayağını kaydırmaya uğraşacağımıza bu haller nedir? Yurtdışından nemalanıp ülkemin gariban insanını manipüle etmeye çalışanlar kime ve neye hizmet ediyor? Aman milletin elinde hiçbir umut ve çözüm yolu kalmasın, kaotik zaman geldiğinde bir hareket planı bile olmasın, aklı başında ve danışabileceği insan olmasın.. Onların derdi bu.. Kendileri küfretmekten ve fitne saçmaktan başka ne yapıyor? 2019 yılında ilk Sivil İnisiyatif Platformu'nu ben kurdum ve insanları hukuki mücadeleye çağırdım. Kim geldi? Sözde internet fenomeni olanların hiçbiri gelmedi ve kendi platformlarını kurdular. İlk işleri de beni kötülemek oldu. Ben onlara ne yaptım? Bilimsel ve dini kanıtlarını ortaya koyarak anlattığım bilgiler doğrultusunda yaptığım çalışmalar mı onlara battı? Onlar istiyor ki; takipçi sayıları sürekli artsın.. Bir Twitter hesabım 52000+ ve diğer bir tanesi ise 30000+ takipçi barındırıyorken ikisini de kapattım. Neden? Benim amacım bildiklerimi paylaşmak, takipçi kazanmak değil. Bilgiye gerçekten önem veren kişiler zaten her halükarda benimle aynı ortadam bulunuyor. İşi kişisel çıkar kovalamak, kendi rahatı bozulmasın diye uğraşmak, profilini gizleyerek ona buna vurmak, vs. olan insanlar ise anca dedikodu ve gıybet ediyorlar. Siz de ne olduğunuza ve ne olacağınıza karar verin. İnsan-ı Kamil olma yolunda ilerleyecek misiniz yoksa Nefs-i Emmare'nin bataklığında derinlere mi saplanacaksınız?
İnsanın insana yaptığı zulmü başka canlılar birbirlerine yapmaz. Türklerin birbirlerine yaptığı zulmü de ne iç düşmanlar ve ne de dış düşmanlar Türklere yapmaz. Türkler, kendi düşmanlarına karşı birleşeceklerine, birbirlerinin kuyusunu kazmaya uğraşırlar. Onun için de düşmanlarının işini kolaylaştırırlar. Üstelik "kula kulluk etme", "bilinçsizce hareket eteme", "kraldan çok kralcı kesilme", "güçlü olana biat ve itaat etme", "sorgulamadan fikirleri alma" konusunda da marifetliler. Bizim bu tür zihniyetlerden uyanmamız lazım. Kötü ruhlu insanları, ahlaksız insanları, bilinçsiz insanları, değerlerimize önem vermeyen insanları, tek derdi popüler olmak olan insanları, yalanı ve iftirayı kendine iş edinen insanları, edepsiz insanları dışlamamız gerekiyor. Aksi halde koca bir milletin yok olması işten bile değildir. Türkler birbirlerini beğenmiyor ama yabancılara hayranlıkta yarışıyor. Bu kafa olduğu müddetçe millet olarak ve dindarlar olarak hiçbir şey yapamayız. Böyle gittiği sürece de "helak olmak" bize vacip ve müstehak olur. Kötünün yanında iyiler de gider..
Celladına aşık olmuşsa bir millet
İster ezan, ister çan dinlet
İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet
Müstehaktır ona her türlü zillet.
Dünya üç beş bilgisizin elinde
Sanırlar ki tüm ilim kendilerinde
Üzülme, eşeği eşek beğenir
Bir hayır var sana bana kötü demelerinde.
Felek ne cömerttir aşağılık insanlara
Han, hamam, dolap, değirmen hep onlara
Kendini satmayan adama ekmek yok
Sen gel de yuh çekme böylesi dünyaya.
Her gün biri çıkar, başlar ben, ben demeye
Altınlarıyla gümüşleriyle övünmeye
Tam işleri dilediği düzene sokar
Ecel çıkıverir pusudan: Benim, ben diye.
Ömer HAYYAM
Vefakar, cefakar, özverili olan biziz.. Kötü niyetli olanlar ise ancak fitnelerinde boğuluyorlar.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
De ki: ben, karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran Rabbe sığınırım,
Yarattığı şeylerin şerrinden,
Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden,
Düğümlere üfleyenlerin şerrinden,
Ve hased ettiği zaman hasedçinin şerrinden. (Allah’a sığınırım). Felak Suresi
Commenti